HABER MERKEZİ- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü kapsamında rapor yayınladı. Elde edilen verilerde, son on yılda (2013-2022) en az 828 göçmen/mülteci işçinin hayatını kaybettiği öğrenildi.
İSİG Meclisi, 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü kapsamında 2022 FIFA Dünya Kupası’nın Katar’da yapılmasına dikkat çekti. Katar’da düzenlenen dünya kupası, futboldan çok göçmen işçi ölümleri ile gündeme gelirken statların yapım sürecinde çoğunluğu Pakistanlı, Nepalli, Sri Lankalı, Bangladeşli, Filipinli ve Kenyalı olmak üzere 6 bin 500 işçinin (bazı kaynaklar göre 15-20 bin civarı) iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği belirtildi.
İSİG Meclisi yaptığı açıklamada şunlara yer verdi: “Dünya kupasının Katar’da düzenlenmesi, bu ülkenin son on yılda Fas’tan Mısır’a, Suriye’den Afganistan’a yaptığı müdahaleler ve savaşlardaki rolü sonrası bir ‘imaj düzeltme’ çabası olarak görülüyor. Bu noktada ABD’nin ve AB’nin siyasi baskısı ve verilen ‘rüşvetler’ karşılığı dünya kupasının Katar’a verildiği gerçeği ortaya çıktı.”
“Geçen hafta Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Eva Kaili’nin de aralarında olduğu birçok kişi gözaltına aldı. Yapılan aramalarda çeşitli yerlerde ele geçirilen yaklaşık 1 milyon Euro’ya el konuldu. Rüşvetin boyutu bilinmiyor. Ancak gözaltına alınıp tutuklananlar arasında eski Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı ve şu an Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC)’un Genel Sekreteri Luca Visentini’nin olduğunu da belirtelim. Siyasi baskılar ve rüşvetler sonucu 2022 FIFA Dünya Kupası organizasyonu Katar’a verildi. İşçilerin çalışma koşulları ve ölen binlerce işçi görmezden gelindi. (ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in geçen ay “Birçok göçmen işçi dahil olmak üzere işçiler olmadan Dünya Kupası’nın mümkün olmayacağını biliyoruz. Katar, işçi haklarını ilerletmek için son yıllarda çalışma yasalarında anlamlı adımlar attı.” açıklamasıyla yaşananları nasıl örtbas etmeye çalıştığını da hatırlatalım.)”
Türkiye’de göçmen/mülteci işçilere dair satırbaşları
AKP iktidarının AB ile yaptığı anlaşmalar sonucu “açık hava hapishanesine” dönen Türkiye’de de çalışan göçmenlerin/mültecilerin sayısı hızla çoğalıyor. Bu durumun sonucunda da göçmenlerin/mültecilerin maruz kaldığı iş cinayetlerinde hızlı bir artış görülüyor.
İSİG Meclisi, 2016 yılından itibaren düzenli olarak bir raporlama faaliyeti başlattı. Geçtiğimiz yıllarda ise göçmen/mülteci işçiler konulu yedi rapor çıkardı. Bu raporlarda;
- Göçmenler/mülteciler sadece Ege sularında değil çalışırken de yaşamlarını yitirdiğine,
- Türkiye’deki göç tartışmasının uluslararası bir boyut içinde incelenmesi gerektiğine,
- Avrupa Birliği ile yapılan göçmen/mülteci pazarlığına,
- Patronlar için göçmenlerin/mültecilerin ucuz emek gücü olarak görüldüğüne,
- İktidar için ise göçmenlerin/mültecilerin oy deposu olacağı ihtimalinin göz önüne alındığına,
- Göçmen/mülteci tartışmasının güncel olarak Suriye/Suriyeliler ekseninde şekillendiğine, son dönemde bu tartışmaya Afganistanlıların eklendiğine,
- Sendikal örgütlenmenin bir ‘göçmen/mülteci işçi politikası’ olmadığına ya da zayıflığına, bu noktada konfederasyonların varolan açıklama ve pratiklerine,
- Türkiyeli emekçilerin göçmenlerin/mültecilerin işlerini ellerinden almasından cihatçı kaygısına kadar ekonomik, sosyal, kültürel nedenlerle göçmenlere mesafeli baktığına,
- İş cinayetlerinde yaşamını yitiren önemli bir bileşen olarak göçmenlerle/mültecilerle ‘ortak örgütlenme ortak mücadele’ perspektifi oluşturulmasına,
- Sanayide göçmen/mülteci çocukların çalıştırıldığına,
- Dünyadan göçmen/mülteci işçi örgütlenmesi örneklerinin incelenmesine (G. Kore ve İspanya)
kadar birçok konuya değinildi ve tartışmaya açtı.
On yılda en az 828 göçmen/mülteci iş cinayeti!
2022 yılı aralık ayı hariç olmak üzere, yüzde 84’ünü ulusal basından; yüzde 16’sını ise İSİG Meclisi gönüllülerinden, göçmen derneklerinden ve yerel basından öğrenilen bilgilere dayanarak tespit edilen kadarıyla son on yılda “en az” 828 göçmen/mülteci işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Hazılanan raporda göçmen/mülteci işçiler ile ilgili veriler şöyle sıralandı:
- Yıllara göre her yıl ortalama 83 göçmen/mülteci iş cinayeti tespit edildi. Tüm iş cinayetlerine bakıldığında ise oransal olarak ölümlerin yüzde 4,41’i. Yani yaklaşık olarak her yirmi iş cinayetinin biri göçmen/mülteci işçi…
- İş cinayetlerinde hayatını kaybeden göçmen/mülteci işçilerin geldikleri ülkelere göre yüzde 51’i Suriyeli ve yüzde 18’i Afganistanlı.
- Çalıştıkları iş kollarına göre göçmen/mülteci iş cinayetlerinin tarım (yüzde 29) ve inşaat (yüzde 25) iş kollarında yoğunlaşıyor. Patronlar tarafından “harcanabilir işçiler” olarak görülen göçmen/mülteciler hemen hemen hiçbir kural olmadan uzun çalışma saatlerinde, en düşük ücretle, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadan ‘en dipte koşullarda’ çalıştırılmakta. Keza bu iki iş koluna genel işleri (hurda ve atık kâğıt toplama, ev işçiliği vb) ekleniyor. Tabii tüm sanayi iş kollarında da (yüzde 21) ölümler oldukça fazla (özellikle tekstil, metal, gıda). Sanayide de benzer güvencesiz çalışma koşulları hâkim.
- Tarım iş kolunda uygun olmayan minibüslerde ve insan taşımacılığının yapılmaması gereken traktör römorklarında aşırı sayıda işçinin taşınması ve yollara savrulması; inşaatlarda alınmayan önlemler sonucu yüksekten düşmeler, sanayide patlamalar, yanmalar, ezilmeler ve zehirlenmeler ile göçmen/mülteci işçilere dönük şiddetler (bazen işyerlerinde göçmenler arası) başlıca ölüm nedenleri olarak sıralanıyor.
- Göçmen/mülteci işçilerde çocuk işçilerin ve kadın işçilerin ölüm oranı yüzde 9. Tüm iş cinayetleri ile karşılaştırdığımızda çocuk işçi ölümleri iki katı aşkın kadın işçi ölümleri yarım kat fazla. Yani göçmen/mülteci çocuk ve kadın işçiler güvencesiz çalışma havuzunun en önemli kaynakları ve iş cinayetlerine daha fazla maruz kalıyorlar. 51 yaş ve üstü işçi ölümlerinin oranı ise yüzde 9, yani tüm iş cinayetlerindeki oranı Türkiye ortalamasının üçte biri kadar. Yani göçmen/mülteci nüfusu genç.
- Şehirlere göre baktığımızda ise en çok ölüm sırasıyla İstanbul, Şanlıurfa, Konya, Gaziantep, Kocaeli, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya ve Mersin’de. Bu şehirler sanayinin ve tarımın merkezleri olmanın yanısıra yoğun bir yapı inşaasının olduğu yerler.
Ortak mücadele ortak örgütlenme!
Aliağa Petkim Star Rafinerisi’nde çalışan Hindistanlı işçiler verilen yemeklere tepki göstermiş ve ‘beslenme hakkı’ direnişleriyle gündeme gelmişlerdi. Yine Torbalı’da çalışan Türkiyeli ve Suriyeli tarım işçilerinin yevmiyelerin artırılması için kurdukları birlik ve iş bırakma, kısmi zam getirmişti. Adana’da saya işçilerinin ve Gaziantep’te tekstil işçilerinin ortak mücadeleleri önemli deneyimler olarak yerini aldı.
Raporun tamanını buradan okuyabilirsiniz.