HABER MERKEZİ– Aysel Tuğluk’u ziyaret eden kadın avukatlar, hastalığının daha da ilerlediğini belirtti. Avukatlar, Tuğluk’un sağlığının kötüye gitmesinde başta Adalet Bakanlığı olmak üzere adli ve idari makamların sorumlu olduğunu belirtti. Avukatlar, Aysel Tuğluk’un bağlı olduğu İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nin sessizliğini de eleştirerek “Temel görevlerinden biri insan haklarının korunmasını sağlamak ve denetlemek olan Baroların, son dönemde sıkça gündeme gelen hasta mahpuslar ve hapishanelerdeki ölümler konusunda sessiz kalmalarını kabul etmiyoruz” dedi.
Kadın hukukçular, Kandıra Hapishanesi’nde tutulan ve demans teşhisi konulan hasta tutuklu Aysel Tuğluk’u ziyaret etti. Avukatlar ziyaret sonrası hapishane önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün yanı sıra çok sayıda avukat katıldı.
Tuğluk’un sağlık durumuna ilişkin açıklama yapan avukat Leyla Han Tüzel, hastalığının eskiye göre daha çok ilerlediğini ancak kadınların kendisi için verdikleri mücadeleden dolayı moralinin yüksek olduğunu söyledi.
“RAPORLAR GÖRMEZDEN GELİNİYOR”
Tüzel’in konuşmasının ardından açıklama metnini Eylem Arzu Kayaoğlu okudu. Tuğluk’un Aralık 2016’dan bu yana tutuklu bulunduğunu hatırlatan Kayaoğlu, “Tuğluk’un, emeği, mücadelesi, ödediği bedel, siyasetçi ve insan hakları savunucusu olarak yaşamdaki duruşu, yakın dönem siyasi tarihimizde derin izler bırakmıştır.” dedi. Kayaoğlu, Tuğluk’un demans hastalığı nedeniyle gözetim altında tutulduğu Kocaeli Seka Devlet Hastanesi ve Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nın hazırladığı “hastalığının yaşamını tek başına sürdürmesini engellediğini ve infazının ertelenmesi gerektiğine” dair raporları hatırlattı. İnfaz erteleme için onay mercii olarak gösterilen ATK’nin raporları görmezden geldiğini ifade eden Kayaoğlu, “ATK, 2021 Eylül ayında hazırladığı raporda, hiçbir şekilde muayene ve gözlem yapmadan Tuğluk’un cezaevinde kalabileceğini belirtmiştir.” ifadelerini kullandı.
ATK’NİN TUTUMU
Kayaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlık sorunları nedeniyle bugüne kadar mahkemede beyanda bulunmaması ve mahkemenin ısrarla sorgu yapmak istemesi üzerine, avukatlarının da talebi ile mahkeme tarafından ‘savunma yapıp yapamayacağının tespiti’ için ATK’ye sevk edilmiştir. Bu karar doğrultusunda Tuğluk, 1- 4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş, gözlem sonucunda hazırlanan rapor, 15 Şubat 2022 tarihinde mahkemeye gönderilmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır. Mahkemenin ATK’ye sevk kararında, Aysel Tuğluk’un savunma yapıp yapamayacağının tespiti istenmesine rağmen; ATK kendisinden talep edilen hususta değerlendirme yapmak yerine, Tuğluk’a suç atfı yapılan 2014 yılında ‘cezai sorumluluğunun tam olduğu’ şeklinde rapor düzenlemiştir.”
Avukatları tarafından talep edilen, mahkemenin ara kararında istenen ve ATK’nin değerlendirme konusu yapması gereken hususa işaret eden Kayaoğlu, Tuğluk’un mevcut sağlık durumu itibariyle savunma yapıp yapamayacağı ve cezaevinde kalıp kalamayacağı üzerine talepte bulunduğunu söyledi. 25 sayfalık raporun 16 sayfasının Aysel Tuğluk hakkında bugüne kadar yürütülen soruşturma ve yargılamaların özetini içerdiğini kaydeden Kayaoğlu, “Sadece 2 sayfasında ATK’nin tıbbi tespitlerine yer verilmiş, ancak hastalığın seyri, geldiği aşamanın tespiti için en önemli hekim olan nörolog görüşü de alınmamıştır. ATK raporunda, Cumhuriyet Savcıları gibi suçlamalara genişçe yer vermesinin tek amacının kamuoyunun dikkatini suç iddialarıyla meşgul ederek Aysel Tuğluk’un gerçek sağlık durumunun gizlenmesi olduğunun farkındayız. Söz konusu rapor, ATK’nin mevcut taraflı siyasi yapısını göstermesi açısından da çarpıcıdır” ifadelerini kullandı.
“ADLİ VE İDARİ MAKAMLAR SORUMLUDUR”
Tuğluk’un sağlık durumunun geldiği aşamanın, insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin yapılabilmesinden uzak olduğunu vurgulayan Kayakoğlu, “Tuğluk’un sağlık durumu ortadayken ısrarla gereğini yerine getirmeyen, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bu durumu görmezden gelen tüm idari ve adli makamlar sorumludur. Aysel Tuğluk’un hastalığı karşısında bağlı olduğu İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği büyük bir sessizlik içinde. Temel görevlerinden biri insan haklarının korunmasını sağlamak ve denetlemek olan Baroların, son dönemde sıkça gündeme gelen hasta mahpuslar ve hapishanelerdeki ölümler konusunda sessiz kalmalarını kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.
TBB’YE ÇAĞRI
5 Nisan Avukatlar Günü vesilesiyle, Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu’nun süslü kelimelerle avukatlar gününü kutlama mesajlarıyla yetinmesini kabul etmediklerinin altını çizen Kayaoğlu, dünyanın en büyük barosu olarak övünen İstanbul Barosu’nun, kendi üyelerinden biri olan Aysel Tuğluk için bugüne kadar sessiz kalmasını, Tuğluk’u görmezden gelmesini kabul etmediklerini dile getirdi. Kayaoğlu, “İstanbul Barosu başta olmak üzere 82 il barosunu ve Türkiye Barolar Birliği’ni, Aysel Tuğluk ve onun nezdinde tüm hasta mahpusların yaşam hakkını savunmaya davet ediyoruz.” diye konuştu.
“HUKUKA UYGUN DAVRANMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Kayaoğlu, Tuğluk’a yaşatılanların kabul edilemez olduğunu sözlerine ekleyerek şunları söyledi: “Aysel Tuğluk’a yaşatılan bu hukuksuz süreçte imzası olan tüm yetkilileri bir kez daha hukuka, bilime ve vicdana uygun davranmaya çağırıyoruz. Tuğluk’un tedavisinin insanlık onuruna yaraşır bir şekilde sürdürülebilmesi için bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Bu anlamda tüm kesimlerden dayanışma bekliyoruz.” (İstanbul/MA)