Evvel Temmuz, Arap-Alevi halkının tarihi 4000 yıl öncesine kadar dayanan bir hasat bayramıdır. Miladi Takvim’e göre Temmuz ayının 14’ü, Rumi Takvim’e göre ayın 1’i oluyor. “Bir” Arapça’da “evvel” diye ifade ediliyor. Bu nedenle 14 Temmuz, Türkiye’de yaşayan Arap Aleviliğindeki inanışa göre “Evvel Temmuz” olarak kabul ediliyor. Bu dönemde inanışa göre kurbanlar adanır ve hasat döneminin bereketli geçmesi istenirdi. Geleneksel hale gelerek günümüze kadar uzanan bu bayram, Antakya’nın Samandağ (Sveydi) ilçesinde 11-14 Temmuz tarihleri arasında festival biçiminde kutlanıyor.
12 Eylül AFC’sinin karabasan gibi coğrafyamıza çöktüğü koyu karanlık dönemde Evvel Temmuz’da nasibini almış ve 2000’li yılların başına kadar kutlamalar gerçekleştirilememiş. Samandağ halkının sisteme karşı barındırdığı derin çelişkiler devrimci mücadelenin bu bölgede gelişmesine ve devrimci öznelerin sahiplenilmesine ön ayak olmuş festivalin içeriğini de etkileyen bu durum Evvel Temmuz’un ruhunu muhalif ve sistem karşıtı bir kulvara çekmiştir. Festivalin bu niteliği egemenleri buraya yöneltmiş ve uzunca bir süredir festival çeşitli gerekçelerle yasaklanmaya çalışılmıştır. Arap-Alevi halkının yoğun olduğu Samandağ’da Suriye savaşının etkileri yoğun bir şekilde hissediliyor. IŞİD’in Türkiye’de peş peşe katliamlar yaptığı süreçte halkta da Evvel Temmuz’a dönük saldırı olacağı kaygısını kaldıraç haline getiren devlet, festivali bu gerekçeyle yasaklamak istemiş fakat istediği sonucu alamamış.
DEVLETİN FESTİVALİN İÇERİĞİNİN BOŞALTILMASINA DÖNÜK HAMLELERİ VE DEVRİMCİ DURUŞ
Bizler de YDG’liler olarak her yıl olduğu gibi festival kapsamında çalışmalara ve etkinliklere dahil olup bu kolektif çalışmanın içerisinde yer aldık. Evvel Temmuz festivali bu yıl devletin fiili olarak içeriğini devrimci öznelerden koparmaya dönük hamlelerine sahne oldu. Bu hamlelerden ilki festivalin başladığı gün olan 11 Temmuz’da gerçekleşti. Devrimci-demokrat yapıların her yıl festival alanının girişinde açtıkları yayın stantlarının etrafını yüzlerce çevik ve sivil polisle kuşatan devlet, Grup Yorum’un açlık grevlerine destek amacıyla açtığı standı gerekçe göstererek saldırı gerçekleştirdi. Saldırının ilk anında gösterilen duruş festival boyunca devrimci güçlerin izlediği rota oldu. Devrimci dayanışma temelinde geliştirilen bu karşı koyuş sonucu biri Partizan okuru olmak üzere toplam 6 devrimci gözaltına alındı. Düşmana karşı geliştirilen bu tutum festivalin devrimci özünü sahiplenmenin somut ifadesiydi.
“HALK SİZİ İSTEMİYOR ASIL SİZ GİDİN BURADAN!”
Gözaltıların serbest bırakılmasının ardından bir araya gelen devrimci yapılar stantlardan başlayarak festivale yönelen bu saldırıları boşa çıkartacak bir politika izlemeyi önlerine koydular. İlk olarak 12 Temmuz’da Antakya Devrimci Güç Birliği’nin çağrısıyla stantların bulunduğu alanda gözaltı saldırılarına karşı refleksif bir basın açıklaması örgütlendi. “Festival Halkındır, Halkın Kalacak!” şiarıyla başlayan basın açıklamasına saldıran polis devrimci dayanışma temelinde bir karşı koyuşla karşılaştı. Devrimci öznelerin sineceği ve bunun festival boyunca süreceğini düşünen polisin bu saldırısına karşı gösterilen tutum ve “kenetlenme” önemli oranda devletin hesaplarını boşa düşürdü. Gerçekleşen bu saldırıda da 3’ü Partizan okuru olmak üzere toplamda 13 devrimci gözaltına alındı. Saldırı öncesi polisin “dağılın” anonsuna kitlenin “asıl siz dağılın halk sizi istemiyor” sözü alkışlarla karşılandı. Yine saldırı sırasında kitlenin kol kola “Faşizme karşı omuz omuza” haykırışları “kimseyi vermeyeceğiz” denilerek kenetlenme tavrı kitlesel gözaltına barikat oldu.
KİTLELERLE YÜRÜYÜP KİTLELERLE KAZANACAĞIZ!
Festivalin ikinci gününde de süren saldırı sonrası kitlelere gidilecek ve festivale yönelen bu saldırının bir sonraki dönemde yasaklara varacağı teşhir edilecek ve kitlelerle birlikte festivalin sahiplenilmesi hedeflenmişti. Bunun yanı sıra festival tertip komitesine basınç yapılarak bu saldırıların sahneden sürekli bir biçimde teşhir edilmesi sağlanacaktı. Festivalin 3. gününde, polis tacizlerinin devam ettiği stantların önünde kitleyi bir araya getirecek alternatif bir müzik etkinliği örgütlendi. Bu müzik etkinliği son yıllarda festival programında giderek artan “piyasa müziği”ne karşı devrimci sanat vurgusunu barındırıyordu. Devrimci Güç Birliği’nin bu etkinliğine de saldırı hazırlığı yapan polis, kitlenin alana birikmesi ve alkışlarla etkinliğe katılması üzerine geri çekildi. Bu durum ısrarla üzerinde durduğumuz “kitlelerle festivali sahiplenme” vurgusunu güçlendiren muhtevadaydı.
Festivalin kitlelerce sahiplenilmesine dönük çalışmalar, üçüncü gününde çocuk istismarına karşı gerçekleştirilecek eylemin bildiri çalışması ile birleştirilerek yaygın kitle çalışmasına dönüştürüldü. Partizan’ın da içerisinde yer aldığı Antakya Devrimci Güç Birliği’nin örgütleyicisi olduğu eylem öncesi Deniz, Kurtderesi, Çarşı ve Mağaracık mahallerinde gerçekleştirilen kitle çalışması ile festivalin içeriğinin boşaltıldığı ve yozlaştırılmaya çalışıldığı ifade edildi. Festivalin kitlelerin kolektif emeği olduğunun altı çizilerek kitlelerle yüründüğü taktirde kazanılabileceğinin vurgusu yapıldı. Halkın festivale dönük saldırılara tepkilerinin ve devrimcileri sahiplenmelerinin dikkat çektiği çalışmada ayrıca çocuk istismarına dönük eyleme katılım çağrısı yapıldı. Çocuk istismarını ve artan taciz, tecavüz olaylarının tekil olarak değil sistemin politikalarının sonucu olduğu belirtildi.
ŞİL YEDDEK MİN VELEDİ!* (ELİNİ ÇOCUĞUMUN ÜZERİNDEN ÇEK!)
Festivalin 4. gününde çocuk istismarına karşı gerçekleştirilecek eylem öncesi eylemin başlangıç alanına onlarca polis, TOMA ve zırhlı araç yığan devlet, mahkemeleri ile koruduğu çocuk istismarcılarını bu kez eylemi engellemeye çalışarak bu konudaki tarafını net bir biçimde ortaya koydu. Çocuk istismarı eylemine dönük bu engelleme girişime halk tarafından sık sık tepki gösterildi. Polisin engelleme girişimine devrimci yaratıcılık ile boşa düşürülerek yürüyüşe geçildi. “Çocuk İstismarına Karşı Sesimizi Yükseltelim!” şiarlı pankartın arkasında yürüyen kitle, “Samandağ Sokağa Hesap Sormaya”, “Devlet Gizler, Halk Hesap Sorar”, “Devletin Değil, Halkın Adaleti”, “Şil Yeddek Min Veledi!”, “Çocuk Susar Sen Susma, Suça Ortak Olma” sloganlarını haykırdı. Yürüyüşte halka yapılan ajitasyonlarla “çürümüş düzenin bekçileri ve onların adaleti istismarı meşrulaştırmaktadır” denilerek sistem teşhiri yapıldı. Buna karşı ses yükseltme ve mücadele etme çağrıları yinelendi.
“GRUP YORUM’U ARATMADINIZ”
Evvel Temmuz festivali kapsamında sahneye çıkan sanatçı Pınar Aydınlar’ın Grup Yorum’a dönük yasağı protesto etmesi kitle tarafından alkışlarla desteklendi. Aydınlar festivale dönük saldırıları güçlü bir biçimde sahneden teşhir ederek “Festival Halkındır Halkın Kalacak” dedi. Aydınlar seslendirdiği ezgileri Grup Yorum’dan seçerek dayanışmayı fiili olarak da sürdürmüş oldu. Aydınlar’ın komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı andığı sırada kitle “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” sloganını haykırdı. Konser sonrası halk, Pınar Aydınlar’ın yanına gelerek “Grup Yorum’u aratmadınız” diyerek teşekkür etti.
Grup Yorum’un 16 Temmuz’da gerçekleştireceği konser öncesi de alanı ablukaya alan polis burada da 12 kişiyi gözaltına aldı. Buna karşı Antakya Devrimci Güç Birliği dayanışma amacıyla müzik dinletisi yaparak yasakları teşhir etti.
Evvel Temmuz Festivali bu yıl devletin bir dizi saldırı ile özünden koparılmaya çalışıldığı ve buna karşı devrimci öznelerin karşı hamle ile bu politikayı boşa düşürmeye dönük çalışmalarına sahne oldu. Burjuva-feodal kültüre karşı halkın ileri kültürünün sahiplenilmesi ve geliştirilmesini hedefleyen bizler, festivali savunmaya devam ederken “Festivaller Halkındır, Halkın Kalacak” şiarını büyüteceğiz.
(Bir YDG okuru)
*Bu izlenim yazısı Yeni Demokrasi gazetesinin 40. sayısından alınmıştır.