[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Ortadoğu’da suların durulmadığı Irak bir kez daha eylemler ve “siyasi kaos”la gündeme geldi. 10 Ekim 2021’de yapılan seçimlerin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen halen hükümet kurulabilmiş değil. Seçimlerde 329 vekilden 79’unu kazanan Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr parlamentonun en güçlü aktörü durumunda. Parlamentoda Halbusi (Sünni) 33-35, Dava-Maliki 21-24, Fetih 20-21, Azim (Hamis Hançer-Sünni) 18-20, El Hakim- El Abadi 11-14 sandalye kazandı. Irak Kürdistanı’ndaki seçimlerde ise KDP 32, KYB-Goran 15, Yeni Nesil 9, Kürdistan İslami Birliği-Yekgirtu 4 sandalye kazandı. Irak seçimlerinde dikkat çeken bir diğer nokta ise seçimlere katılım oranının yüzde 41 olmasıydı. Siyasi hareketlere güvenmeyen, umutsuzluk ve krizle boğuşan Irak halkının yarısından çoğu sandığa gitmedi.
Dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip ülkelerinden biri olan Irak 2003’te ABD işgali ile çöküş sürecini yaşadı. Saddam’ı idam eden ve kentleri harabeye çeviren ABD yüz binlerce Iraklıyı katletti. ABD işgaline karşı direnen Şii lider Mukteda es-Sadr bu süreçte önemli bir aktör olarak öne çıktı. İşgal karşıtı direnişte Sünni direnişe de yakın bir çizgi izleyen Sadr hem Sünnilerin hem Şiilerin “takdirini” topladı. 2006 yılında ABD desteği ile başbakan olan Nuri el-Maliki Sadr’a ve lideri olduğu anti-ABD’ci “Mehdi Ordusu”na karşı operasyonlar başlattı. Hükümetle karşı karşıya gelmeyen Mehdi Ordusu faaliyetlerini durdurdu ve Sadr İran’a gitti. Mehdi Ordusu’nun içerisinden, daha radikal Şiiler olarak tanımlanan ve anti-ABD çizgisinde yer alan, İran’a daha yakın Kays el-Hazali’nin liderliğindeki Asaib Ehlil Hak isimli örgüt kuruldu.
Asaib Ehlil Hak bugünlerde Türkiye’nin Irak Kürdistanı’ndaki askeri üslerine yönelik tehditleri ve TC’nin işgal saldırılarına yönelik açıklamalarıyla gündeme geliyor.
ABD ve İngiltere’nin 2011’de Irak’tan çekilmeye başlamasının ardından Mukteda es-Sadr tekrar ülkesine döndü. IŞİD’le savaşan milis örgütlenmeleri oluşturan Sadr, Irak siyasetindeki rolünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. 2018 seçimlerinin ardından Irak’ta yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı başlayan eylemlere destek verdi. Bu eylemlerde Tahran konsoloslukları ve İran’a ait yapıların ateşe verilmesi Mukteda es-Sadr’ın İran ile olan ilişkilerini tanımlıyordu. İran’dan uzaklaşan ve daha “Irak milliyetçisi” bir çizgi izleyen Sadr uzunca bir süredir Irak’taki siyaset sahnesinde oluşmuş büyük boşluğu doldurmayı hedefliyor.
Mukteda es-Sadr İran yayılmacılığına, ABD ve TC işgaline karşı olan çizgisiyle de ayrıca öne çıkıyor. Sene başında, parlamentoda Sünni Egemenlik Koalisyonu ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile kurduğu ittifaka “Vatan Kurtarma İttifakı” adını vermesi Sadr’ın milliyetçi çizgisine örnek verilebilir.
IRAK’TA TEAMÜLLER
Irak’ta 2003 işgalinin ardından hükümeti kuran başbakanın Şiilerden, cumhurbaşkanının Kürtlerden olması bir teamül haline geldi. Hükümet kurulamamasının yanı sıra Irak’ta Kürtler de cumhurbaşkanın kimliği konusunda anlaşmadılar. Irak Kürdistanı’nda yönetimde olan KDP artık Irak cumhurbaşkanlığını da istiyor. Tabii bu istemde TC ve ABD’nin yönlendirmesini es geçemeyiz. KDP’yi bu denli istekli hale getirmekte TC’nin rolü yadsınamaz. KDP TC ile ilişkisine bu derecede güvenmektedir. Çünkü TC’nin, “canını yakan güce” karşı kendisine sonuna kadar destek vereceğine inanıyor! Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) farklı adaylar çıkardılar ve cumhurbaşkanlığı konusu da böylece çıkmaza girdi. KYB’nin adayı mevcut Cumhurbaşkanı Berhem Salih, KDP’nin adayı ise Reber Ehmed. Irak parlamentosunda Şii tarafların, şemsiyesi altında toplandığı Koordinasyon Grubu’nun sorunu çözme girişimlerine rağmen belirsizlik sürüyor. KDP’nin ilk adayı Hoşyar Zebari’nin “iyi itibarlı” olmadığı gerekçesiyle yüksek mahkeme tarafından reddedilmesi aynı çıkmazın bir süre önceki problemi olmuştu. Çıkmazı üreten nedenlerin yoğun olduğunu buradan da anlayabiliriz.
Bu teamüller neticesinde bir başka bölünme de Şiiler arasında yaşandı. Sadr Hareketi hükümetin ve başbakanın belirlenmesi konusunda diğer Şii grupların çatı örgütü olan Koordinasyon Çerçevesi ile anlaşamadı. İran’a yakın Şii gruplarıyla Sadr Hareketi’ni, ABD tarafından öldürülen Kasım Süleymani’nin yerine getirilen İsmail Kaani dahi uzlaştıramadı. Diyaloglar, uzlaşma görüşmeleri devam ederken Mukteda es-Sadr ve 71 Sadr destekçisi milletvekili istifa etti. Sadr bu istifa sürecini “dünyada ve ahirette yolsuz politikacılara ortak olmama” olarak açıkladı. Sadr bu hamleden sonra, temmuz ayı başlarında taraftarlarına hükümet binalarının ve elçiliklerin bulunduğu “Yeşil Bölge”ye girme ve Koordinasyon Çerçevesi’ni protesto etmeye çağrısı yaptı. Sadr, taraftarlarına “ilk hedefiniz parlamento” diyerek Koordinasyon Çerçevesi’nden Maliki’ye yakın olan El Sudani’yi başbakan seçecek olan parlamentoyu işlevsiz hale getirmeyi amaçladı. Sadr Hareketi’nin bu konuda başarılı olduğu söylenebilir. 28 Temmuz’da Sadr taraftarları Yeşil Bölge’nin duvarlarının aşarak parlamentoyu işgal etti. O günden bu yana hem Yeşil Bölge’de hem Irak’ta eylemler sürüyor.
Sadr Hareketi’nin bu hamlesine karşılık Yeşil Bölge’ye yönelik eylem çağrısı yapan Koordinasyon Çerçevesi’nin çağrısına yanıt çok zayıftı ve bu eylemler çok kısa sürdü. Sadr Hareketi’ne karşı ortak tavır takınamayan Koordinasyon Çerçevesi diyalog çağrısı yaptı. Mukteda es-Sadr diyalog çağrılarına “Din adamları, aşiret reisleri ve samimi siyasetçilerden oluşan bir kurul ihtilaflı tarafların arasını bulmak için harekete geçmelidir. Kriz batağındaki Irak’ın eski görkemli günlerine kavuşması için yeni bir yol haritası çizilmelidir.” önerisiyle yanıt verdi.
BİLİNMEZ BİR SÜREÇ
Bu sürece Sadr’ın “reform yolunda ölürüm” sözleri damgasını vuruyor. Sadr yönetimi de siyasileri “yozlaşmış” olarak nitelendiriyor. Sadr anayasa değişikliği ve reform konusunda ısrar ediyor. Uzlaşının şartları arasında bunların başat olduğunu ilan etti. Irak petrol zengini olmasına rağmen halkı yoksullukla, yolsuzlukla, sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetinin işlevsizliğiyle, yetersiz, hatta çökmüş bir altyapıyla mücadele ediyor. Parlamentodan çekilen Sadr tüm bunların sorumlusunu, kendisini dışında tutarak “siyasiler” olarak gösteriyor. Siyaset sahnesinde suların durulmadığı Irak’ın kentlerinde halk elektrik kesintilerine ve yoksulluğa karşı sokakları dolduruyor. Irak’ta halkın safı ne Yeşil Bölge’yi işgal etme çağrıları yapan Mukteda es-Sadr ne bu eylemlere karşı silahla poz veren Maliki ne de bu pastadan daha fazla pay kapmaya çalışan kukla partilerdir. Egemenlerin koltuk kavgasına karşı Necef’te, Bağdat’ta, Nasıriye’de sokaklara çıkanların safı, Irak halkının kurtuluşu için savaşacakların safıdır.