İstanbul: Her hafta Cumartesi günleri bir araya gelen Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen evlatlarının akıbetini 685’inci kez sordu.
“Failleri belli kayıplarımız nerede” pankartı açılan eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu hafta ilk olarak gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren‘in ablası İlkbal Eren, “Kayıplarımızın akıbetini sormaktan asla vaz geçmeyeceğiz” dedi.
Devamında Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız anne ise, “Benim gibi çok ana var. Seçimler vesilesi ile her kes anneler gününü kutluyor. Demek ki bizden haberleri yok. Yürekleri yanmayanlar anneler günü ağızlarına almasınlar” diyerek bu durumun kendilerine bir hakaret olduğunu vurguladı. Ardından 24 Eylül’de aramızdan ayrılan Cumartesi Anneleri’nden Güzel anne anılarak mücadelesinin sürdürücüsü olacaklarını vurguladılar.
“ACI ÇEKEN BİZİZ, MUTLAKA AMA MUTLAKA HESAP SORANDA BİZ OLACAĞIZ”
Hanife anneden sonra gözaltın da kaybedilen Hüseyin Tosun‘un eşi Hanım Tosun ilk olarak Kürtçe ardından Türkçe konuştu ve; “Hangi annelerin doğum günü kutlu olsun? Çocuklarını gözaltında kaybedenlerin mi?, cansız bedeni günlerce sokak ortasında bekleyen Taybet ananın mı?, çocuğunun cansız bedenini günlerce bozulmasın diye buzdolabında bekleten anaların mı?” diyerek anaların göz yaşının dinmediği ve çocukların özgürce sokaklarda dolaşmadığı bir ülkede anneler gününün kutlanamayacağının altını çizdi. Tosun devamında, “Acı çeken biziz, yoksulluk çeken biziz mutlaka ama mutlaka hesap soranda biz olacağız” diyerek mücadele de kararlılık mesajları verdi. Husamettin Yaman‘ın abisi Feyyaz Yaman ise “Ben kardeşimin kemiklerinin peşinde değilim” diyerek sözde “adalet”in özde olmasının peşinde olduğunu belirtti. Son olarak söz alan HDP Milletvekili Hüda Kaya da adalet olmayan bir ülkede adalet arayışından vaz geçmeyeceklerini belirtti.
Bu haftanın basın açıklamasını Cumartesi Anneleri adına okuyan Maside Ocak, çocuklarını ararken yaşamını yitiren anneleri anarak, devletin muhaliflere yönelik gözaltında kaybetme politikasını teşhir etmeye devam edeceklerini ekledi.
“Anneler Günü vesilesiyle bir kez daha kamuoyuna sesleniyoruz: Bizi mezarsız bırakanlara, taleplerimizi görmezden gelenlere karşı sessiz kalmayın” ifadeleriyle süren açıklamada herkes için adalet, özgürlük, eşitlik talepleri dile getirildi.
Ardından, 2 Mayıs 1992 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül‘ün akıbetleri ele alındı. İkisinin de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi olduğu ve gençlik hareketi içinde mücadele yürüttüğü belirtilen açıklamada, 2 Mayıs’ta evden çıkan Hüsamettin Yaman’ın abisini 4 Mayıs’ta arayan bir kişinin Soner Gül ile Fındıkzade karakolunda gözaltında tutulduğunu söylediği aktarıldı. Ancak ailenin bütün çabalarına karşın gözaltının reddedildiği belirtildi. Daha sonra Ayhan Çarkın’ın itiraflarında, Yaman ve Gül’ü gözaltından sonra ormanlık bir alanda sorgulayarak infaz ettiklerini anlattığı söylendi. Bu itiraf üzerine dosyanın yeniden açılması için ailenin başvuru yaptığı ama yine de hiçbir adım atılmadığı belirtildi. Açıklama “Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” sözleriyle sona erdi.