Onlar aynı sıra arkadaşı iki genç kadındı. Erken büyümek zorunda kalan iki çocuktu aslında. Çocuklar erken büyür bizim ülkemizde. Tıpkı kadınların çabuk büyümek zorunda kaldıkları gibi. Yaşadıkları coğrafyada daha çocukken tanıklık ettiler haksızlıklara. Daha çocukken öğrendiler şiddeti, acıyı. Daha çocukken gördüler yürünecek yolun hangisi olduğunu. Bu düzeni değiştirmeye cüret ettiklerinde Rosa 16, Asmin 15 yaşındaydı. O yaşa gelene kadar ne çok acılar yaşamış, ne çok şiddete tanıklık etmek zorunda kalmışlardı. Küçücük bedenlerine sığdırdıkları kocaman yürekleriyle eylemlerin en önünde yer aldılar. Güç aldılar birbirlerinden, haklı çığlıklarından. Yüreklerinin çığlıklarını kavga sloganlarıyla birleştirdiler. Beş kadın yoldaşın her birinin mücadele yaşamı, onların yollarını çizmelerinde kutup yıldızı oldu.
Ve karar verdiler. Madem ki bu kavgaya atılacaklardı, en ileride olmak gerekirdi. İçlerindeki sessiz çığlıkların çıkma zamanı gelmişti. Kendilerine dayatılan bütün toplumsal rollere isyan ettiler. Artık kadınların sesinin daha gür çıkması gerekirdi. Halk ordusunda savaşa politik ve askeri önderlik eden kadınların ölümsüzleşmesi, onlar için bir çağrı olması gerekirdi. O boşluk dolacak, o yol yürünecekti. Çünkü içine doğdukları bu coğrafyanın her karışı sayısız direnişlere tanıklık etmişti. O bedeller boşuna verilmemişti. Şimdi sıranın kendilerinde olduğunu düşündüler ve kararlarını verdiler. Uçurumlarda yankılanan kadınların seslerini kendi seslerine katacak, kadının özgürleşme mücadelesinde bir adım daha öne çıkacaklardı. 2013 Ağustos ayında Rosa yoldaş attı ilk adımı. Ve bu adımla başta kendi faaliyet yürüttüğü lise olmak üzere birçok genç kadına da öncülük etti. Özellikle Zilan, Asmin ve Ekin yoldaşların katılımında Rosa yoldaşın etkisi çoktur.
2014 yazı Rosa yoldaşın ilk faaliyet dönemiydi. Onun gerillaya katılımı, bölgedeki genç kadınlara ulaşmada ön açıcı olmuş ve kısa zamanda kalabalık bir grupla kadın gerillalar olarak bir toplantı organize edilmişti. Rosa yoldaş bu toplantıda arkadaşlarının karşısına gerilla olarak çıkmanın gururunu yaşıyordu. Tabii katılalı henüz bir ay olan Zilan yoldaş da benzeri bir duygu içinde bütün genç kadınlara gerillaya katılım çağrısı yapıyor, kendi özgün tarzıyla silahların gerilla için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
Grubun içinde Asmin yoldaşı görmek Rosa yoldaşı ayrıca heyecanlandırmış, aynı zamanda da gururlandırmıştı. Yanındaki yoldaşın kulağına hemen fısıldadı. “Sana bahsettiğim yoldaş bu. Adı Gökçe. O da katılmak istiyor” diye.
Genç kadınlar anlatılan her şeyi can kulağıyla dinliyor, kendilerinin neler yapabileceklerini tartışıyorlardı. Bir yandan da sistemi, kendilerini tanımaya çalışıyor, kadınların özgürleşmesi önündeki engellerin nasıl kaldırılacağını soruyorlardı kadın gerillalara. Sorumlu yoldaş bazı sorularda Rosa yoldaşa sözü veriyor, özellikle onun cevaplandırmasını istiyordu. Henüz daha çok yeni bir gerilla olmasına rağmen arkadaşlarına kadınların özgürleşmesi için mücadele etmekten başka bir seçenekleri olmadığını anlatmak, Rosa yoldaşın kendine güvenini daha da artırmıştı. Sorular artık silahın nasıl kullanıldığına gelmişti. Rosa yoldaş, komutan yoldaşın gözetiminde silah ve bomba kullanımını bütün ayrıntılarıyla anlatırken Gökçe yoldaşın hiç bir şeyi kaçırmamaya çalışması, bütün ayrıntıları sorması dikkatlerden kaçmamıştı.
Toplantının bitmesini heyecanla bekleyen Gökçe yoldaş, ilk fırsatta sorumlu yoldaşın yanına yaklaşmış; “Yoldaş alımlar devam ediyor mu? Ben bahara kadar beklemek istemiyorum. Kararımı verdim. Artık bir gerilla olarak mücadeleyi sürdürmek istiyorum” demişti. Sonbahar süreci olmasından kaynaklı bazı ayrıntıların hızlı netleşmesi gerekirdi yoksa katılımın bahara kalma durumu olabilirdi. Gökçe yoldaşla gerilla olmak ve bunun getirdiği sorumluluklar, kendisinin ve örgütün beklentisi üzerine uzun uzun konuşmalar yapıldı. O artık kararını vermişti ve hiçbir şeyin kendisini durdurmasını istemiyordu. Ekim ayının sonlarında 19 Ekim 2014’te hızlı bir adım atmış oldu gerilla yaşamına. Yeni ismini yoldaşlarıyla belirledi. Dağlara kodlanan adı artık Asmin’di. Henüz 17 yaşındaydı. Ve gerillanın en küçüğü olma ünvanını Rosa yoldaştan devraldı. Rosa yoldaş artık deneyimli bir gerilla olarak Asmin yoldaşa gerilla yaşamını anlatacaktı.
Asmin yoldaş gerilla açısından emek sürecinin en yoğun olduğu bir dönemde gelmişti. Kış hazırlıkları yapılıyordu. Yaz boyunca yürütülen faaliyetleri toparlamanın, sonuçlar çıkarıp yeniden pratiğe hazırlanmanın vaktiydi artık.
Zorlu bir yürüyüşle başladı gerilla yaşamı. Yağmur, çamur demeden düşe kalka da olsa varılacak yere varılmıştı. Yeni bir katılım, her zaman gerilla açısından bir coşku ve umut taşır. Asmin yoldaşın katılımı da öyle olmuştu. O yıl yeni katılanların hepsi faaliyete adapte olmaya başlamışlardı bile. Asmin yoldaş son anda yetişmişti kafileye. Kadın olması, 17 yaşında olması ayrı bir özgünlük katıyordu kendisine. Bu yüzden de hem yeni hem eski gerillalar merakla “17 yaşındaki genç kadın gerillayı” bekliyordu. Asmin yoldaş, incecik bir dal gibi, ilk bakışta sanki silahı kendinden büyük gibi duran bir halde şaşkın gözlerle bakıyordu herkese. Herkes sıcacık karşıladı onu. O zorlu yolculuğun yorgunluğunu, bu ilk yoldaş kucaklaşmalarında unutmuştu bile. İlk yabancılık ve meraklı bakışlar gülen kocaman gözlere bırakmıştı kendini. Kararının ne kadar da doğru olduğunu düşündü bir kez daha. Ne de olsa çocukluk arkadaşı şimdi can yoldaşı olan Rosa’sı vardı. Artık kimse onları durduramazdı. Başlarda onun yanından hiç ayrılmıyor, her şeyi ona soruyordu. Rosa yoldaş Asmin yoldaşın bir an önce gerilla yaşamına adapte olması için bildiği her şeyi büyük bir özenle anlatıyor, bir yandan da onunla birlikte öğreniyordu.
Asmin yoldaş ne kadar zorlansa da hiç pes etmedi. İncecik bileklerine rağmen sürekli kendini zorlayarak kısa zamanda doğaya uyum sağlamayı başardı.
O artık gerillanın neşe kaynağıydı. Şen kahkahası Aliboğazı’nın bütün patikalarında, su başlarında, bütün noktalarında çınlıyordu. Bir an önce her şeyi öğrenmek istiyor, herkese sorular soruyordu. Gözlerinde sürekli bir muziplik, çocuksu bir yan vardı. Yaşadığı heyecanı ve coşkuyu karşıdakine geçirmeyi hemen başarırdı. Bir şey anlatırken onunla birlikte yaşardınız o anı sanki. Yoldaşlarının sevgisinin farkındaydı. Ve o da yoldaşlarına aynı sevgiyle bağlandı. İlk kamp faaliyetinde yürüttüğü tartışmalarda gerillaya katılmakta ne kadar geç kaldığını söyleyecek kadar çabuk benimsedi gerilla yaşamını.
6 Mayıs 2016 tarihi onu bu yaşam karşısında bir kez daha büyüttü. Sinan ve Rıza yoldaşların ölümsüzleştiği nokta baskınında Çiğdem yoldaşın komutanlığında, bombaların, alevlerin içinden büyük bir soğukkanlılıkla sıyrılmışlar ve yüzlerce düşman askerinin çemberini yararak yoldaşlarının yanına varmayı başarmışlardı. Yanı başında yoldaşlarını kaybetmenin acısıyla tanıştığında bu savaşta daha da büyüdüğünü hissetti. Artık onlar için de sıkacaktı mermilerini, onlar için de yürüyecekti bu yolu.
O artık deneyimli bir gerilla olarak yeni gelenlere gerilla yaşamını öğretiyordu. 12 yoldaşın kaybının ardından aldığımız yaraların sarılmasında hiç tereddüt etmeden elini taşın altına koydu. Daha çok öğrenmeye, daha çok kendini yetkinleştirmeye çalıştı. Bu süreçte sabotajı öğrendi ve birçok pratikte görev aldı. “Yoldaşlarımızın hesabını soracak, onlardan boşalan mevzileri dolduracağız” sözleri hiç eksilmedi dilinden. Acılarımız ne kadar ağırsa sorumlulukların da o derece arttığının her yoldaş gibi o da farkındaydı. Düşmanın “bitirdik, bittiler” saldırılarının yanında karamsarlığa, yılgınlığa düşmedi bir kez bile. Gözlerindeki o çocuk gülüşlerini hiç kaybetmeden sımsıkı tutundu savaşa. Şerzan yoldaşın ölümsüzleştiği çatışmada Rosa yoldaşla birlikte çatışarak çıkmayı başarmıştı bir kez daha. Daha da büyüyerek adımladı patikaları. Ve daha önce ölümsüzleşen yoldaşlarının ardından yazdığı, “Tökezleyip kalktığımızda farklı bir şeyi anlayıp öyle doğruluruz. Her yerde bir anımız, her taşta, toprağın her karışında, ona karışan bir beden olur. Yüreğimiz bazen yangın yerine döner gidenlerin ardından. Dilimizde onları anlatan türküler, bilincimizde onların pratiği, namlularımızda sorulacak hesap“ sözlerini hatırladı. Yılgınlığın, kaçkınlığın kol gezdiği bu süreçte Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu gerillası olarak düşmana meydan okudu.
6-9 Eylül‘de Rosa ve Nubar yoldaşların ölümsüzleşmelerinin ardından aynı cüret ve aynı kararlılıkla düşmana karşı silah kuşandı komutanı Özgür yoldaşla birlikte.
“Ben sabahlara güneş olmaya gidiyorum kimse karanlığa uyanmasın diye” demiş ve dağların yolunu adımlamıştı Rosa yoldaş. Asmin yoldaş bu sözü kendisine rehber edinerek yoldaşının açtığı yoldan yürümüş, aynı yolda yürümenin onurunu birlikte yaşamışlardı.
Rosa ve Asmin yoldaşlar yaşamlarına ve ölümsüzleştikleri zamana kadar kadının gerçek kurtuluş mücadelesinin adresini göstermekle sınırlı kalmadılar. Onlar mücadelenin ortasında, gerilla savaşının içinde özgürleşerek özgürleşmenin adresini göstermiş ve kendilerini bu amansız kavganın içinde yetkinleştirerek, özgürleştirmiştir. Her birinin militan, savaşçı ve komutanlaşma süreci aynı zamanda proletarya partisinin ideolojik-politik hattını kavrayışta derinleşme ve yetkinleşmeye paralel olmuştur. Onlar, kadının gerçek kurtuluş mücadelesinin sadece savaşmakla değil, savaşın politik karakterini kavrayarak, her ikisinin ilişkisini güçlü kavramaya başladıkça yetkinleşmiş, partileşmiş ve komutanlaşmıştır. Rosa partisinin geleceğinde yapı taşı olma özelliğini tam da bu kavrayışa sahip olduğu için almıştır.
Asmin tüm yetenek ve dikkatini askeri konularda yetkinleşmeye odaklarken bunu Proletarya Partisi’nin yol göstericiliği ile yapma hedefindeydi. O da biliyordu ki partinin kumandasında tüm yetkinleşmelerin gerçek değer ve karşılığını bulacağını. Bu bilinç onu daha ileri mevzilere ve daha ileri görevlere aday olmaya itmiştir. Onları gerilla alanında görev almaya iten nedenler savaş pratiği içinde aydınlanmış ve bir bilince dönüşmüştür. Bu gerçek ve ancak bu bilinç kadının gerçek kurtuluş mücadelesini örgütleyecek ve rehber olacaktır. Kadının kurtuluş mücadelesinde kavranması gereken temel nokta da budur. Bugün yoldaşların pratiğinden ve ölümsüzleşmelerinden de anlaşılması gereken nokta sahip oldukları bu bilinç ve kavrayıştır. Onlardan boşalan mevzilerin doldurulması görevi, bu görevin yerine getirilmesi amaçlı yürüyüşümüzün merkezinde Proletarya Partisi’nin önderlik ettiği savaş gerçekliği ile daha fazla kucaklaşmak ve yetkinleşmek olmak zorundadır. Onlardan boşalan mevzilerin doldurulması ancak bu inanç ve bilinçle yol alındığında mümkün olacaktır.
Birlikte çıkılan bu yol, birlikte ölümsüzlüğe kadar sürmüş, kısacık ömürlerine kocaman bir dünya sığdırmayı başarmışlardı. Şimdi Rosa ve Asmin yoldaşlar, kimse karanlığa uyanmasın diye çıktıkları bu yolda aynı toprağa karışan bedenleriyle sabahlara güneş olarak doğacaklar.