HABER MERKEZİ- Engelli çocuğun istismara maruz bırakılmasının ardından açılan dava devam ederken, tanıkların da sanık ve sanık aileleri tarafından tehdit edildiği belirtildi.
İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Ovakent Mahallesi’nde yaşayan yüzde 50 zihinsel engelli Ş.M. isimli erkek çocuğun, 10 yıl boyunca 8 kişinin sistematik cinsel istismarına maruz kaldığının ortaya çıkmasının ardından açılan dava sürüyor. Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2 duruşmada da 8 sanık hakkında tutuklama kararı verilmemesi tepkilere neden oldu.
HASTANEYE SEVK EDİLEN SANIK İÇİN ‘CEZAİ EHLİYETİ VAR’ RAPORU
Kasım ayında dosyaya eklenen Adli Tıp Raporu ile birlikte zihinsel engelli mağdur Ş.M.’nin beyanlarına itibar edilebileceği netleşirken dün davada yeni bir gelişme yaşandı. Son duruşmada mahkeme, sanıklardan C.İ.’nin Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevki ile cezai sorumluluğuna ilişkin rapor alınmasını istemişti. Yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda sanık C.İ.’nin akli dengesinin yerinde olduğu ve cezai ehliyetinin bulunduğu belirtildi.
‘GİZLİLİK KARARI’ OLDUĞU İDDİA EDİLDİ
Gazete Duvar’dan Cihan Başakçıoğlu’nun haberine göre son duruşmanın ardından dosyada “gizlilik” kararı olduğu yönünde iddialar kulaktan kulağa yayıldı. Ancak dosyada herhangi bir gizlilik kararı bulunmadığı öğrenildi.
DAVA AVUKATINDAN AÇIKLAMA
Davanın avukatları ise İstanbul Barosu’na kayıtlı İslam Gezer ve Elif Büşra Berber. Yargılama sürecini değerlendiren Avukat Gezer, ailenin kendilerine ulaştığını ifade ederek “Tire’ye bir duruşma için gittiğimizde mağdurun ailesi tarafımızla görüşme yapmak, davayı tarafımızın üstlenmesini istediklerini bildirdiler. Yapılan görüşme neticesinde olayın mağduru ve suçun niteliğinden dolayı dosyayı üstlenmeye karar verdik. Hem ortağım Elif Berber hem de ben edindiğimiz düsturdan asla vazgeçmedik; memlekette hiçbir kadın ve hiçbir çocuk yalnız yürümeyecek. Bu düsturumuz ve mağdur ailenin anlattıkları karşısında dosyayı üstlenmek ve dezavantajlı mağdur bir çocuğun sesi olmak görevimizdi.” dedi.
‘MAHKEME BAŞKANI BASINA İZİN VERDİ’
Dosyada gizlilik kararı olduğuna dair söylentilerin son duruşmadan sonra ortaya çıktığını belirten Gezer, bu söylentinin aksine duruşmaların basına açık şekilde gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Gezer, “Dosyada gizlilik kararı olduğu söylentisi ne hikmettir ki basının da yer aldığı duruşma sonrası çıktı. Basın mensubu arkadaşlarımızın da bizzat yer aldığı, mahkeme başkanının basına izlemesi için izin verdiği bir duruşma sonrası dosyada “gizlilik kararı var” denmesi akıl tutulmasından başka bir şey olamaz. Zira bu konu hakkında mahalli basın mensubu arkadaşlarımızca da açıklamalarımız duyuruldu.” dedi.
‘ATILI SUÇUN İŞLENDİĞİ ORTADADIR’
Kasım ayında dosyaya eklenen Adli Tıp Raporu’na değinen Gezer, bu raporun önemli olduğunu ve raporda çocuğun beyanlarına itibar edilebileceğine yer verildiğini söyledi. Yargılamanın tutuklama kararları ile devam etmesi gerektiğini ifade eden Gezer, “Son Adli Tıp raporunda mağdur çocuğun beyanlarına itibar edilebileceği Adli Tıp Kurumu’nca açıkça bildirildi. Yani bir takım kişi ve kişilerin ‘Raporda bir şey yok’ diyerek ve kurumun bu beyanına dikkat etmeyerek içlerini rahatlatmaları geçici bir rahatlamadan başka bir şey değildir. Alınan rapor, mağdur çocuğun beyanları, hatta o beyanlardaki detaylar, tanıkların beyanları ve dosya kapsamı bir bütün halinde incelendiğinde atılı suçun işlendiği ortadadır. Bu aşamadan sonra dosyanın tutuklama kararları ile yargılamaya devam edilmesi temennimizdir.” dedi.
TANIKLAR TEHDİT EDİLDİ
Dosyada yer alan bazı tanıkların tehdit edildiğine de dikkat çeken Gezer, “Dosyada yer alan bazı sanık ve sanıkların aileleri, tanıklar üzerinde baskı kurup tehditlerde de bulunmuşlardır. Tanıklar bu konuda şikâyette bulundular. Şikâyet ifade tutanakları da tarafımızca mahkemeye sunulacak. Kimsenin baskı ve tehdit ile tanıkları sindirmeye çalışmasına, asılsız ve hukuki izahtan yoksun beyanlar ile dosyayı etkilemesine müsaade etmeyeceğiz.” dedi.
KAMUOYUNA ÇAĞRI
Son olarak kamuoyuna mağdur ailenin yanında olma çağrısında bulunan Gezer, “Bir yerde bir kadının bir çocuğun sesi olmak hepimizin görevidir. Bu bir seçenek değil zorunluluktur. Eğer mağdur aile ses çıkarmak için adım atmasaydı belki de bu istismar devam eder ya da üstü kapatılırdı. Hiçbir baskı altında kalmadan mağdur, dezavantajlı bir çocuğun sesi olmanın zamanıdır. Olayın yaşandığı yer sakinlerinin seslerini yükseltme zamanıdır. Şüphesiz ki hukuk kötü niyeti asla himaye etmez. Şunu ısrarla belirtmek isteriz ki memlekette hiçbir kadın ve hiçbir çocuk yalnız yürümeyecek.” diye belirtti.
Kaynak: Gazete Duvar