Her ülkenin sınıf savaşımı tarihinde unutulmaz tarihi günler vardır. Sınıfların yaşamlarında bellek ve vicdanlarında ağırlıklı yer eden, onların bilinçlerinde iz bırakan günler vardır. Ocak ayı, Türkiye proletaryasının ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkın bilinç ve vicdan dünyasında, takvim yapraklarında yaşanan sıradan bir değişimin adı olarak anılmamaktadır. Ocak ayı, Türkiye proletaryasının yaşam ve bilinç dünyasında ağırlıklı bir iz bırakmıştır.
Ocak ayı bağımsızlık, özgürlük, halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesinde şehit düşen devrimin ve özel olarak da Proletarya Partisi’nin kadro ve militanlarının anıldığı aydır. Ocak ayının son haftası Proletarya Partisi için anlamlı ve tarihsel özgünlüğü olan bir haftadır. Ocak ayı, büyük devrim yürüyüşünde, davamızın en yürekli temsilcilerinin bedenlerini devrim yolunda basamak yapıp düşünce ve ideallerini özgürlüğün ışıklarına dönüştürdükleri bir aydır.
Şehitlerimiz, devrimimizin teori ve pratiğinin her bir kilometresindeki yapı taşlarıdır. Onlar büyük bir devrimci cüret ve inançla yaşamlarını devrime armağan ettiler. Onlar çok iyi biliyorlardı ki özgürlüğün ve bağımsızlığın doruğuna ancak bedeller ödenerek varılır. Bundandır ki, geleceği biçimlendirme sanatı uğruna yaşamlarını feda eden ustalar, yapıcılar en çok saygı ve sevgiyi hak edenlerdir.
Bugün özgürlük, bağımsızlık ve halk demokrasisi ideallerini yok etmeye ve bu uğurda yürütülen mücadeleyi kan ve ateşle boğmaya çalışan emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşımızda şehitlerimizin “mücadeleye devam edin” şiarının somutta ne anlama geldiğini, bu onurlu görev ve sorumluluğu onlara layık bir şekilde yerine getirmemiz için neler yapmamız gerektiğini daha güçlü kavramalı ve hissetmeliyiz.
Bunun günümüzde hangi görev ve sorumluluklarla ve ne düzeyde ortaya konacak çaba ve feda ruhuyla yerine getirilmesi gerektiği iyi kavranmalıdır. Onların son sözleri örsle çekiç, yivle set arasında ateşe dönüşen, geleceği biçimlendirmenin en gelişkin sanat abideleridir. Onların son sözleri biz ardıllarına mücadele ve direniş geleneğini kesintisiz sürdürmenin ve soylu devrim yürüyüşünü büyütüp geliştirmenin emanetidir. Bu emanet asla elden bırakılmayacak ve dillerden düşmeyecektir. Dünyaya, doğru pencereden bakalım!
Proleter devrimcilerin sınırlı yaşamlarını sınırsız bir davaya adamalarının nedenini anlamak için öncelikle dünyaya ve ülkemize, doğru pencereden bakmalı, yaşananları ve gelişmeleri sağlıklı biçimde algılamalıyız. Emekçileri sömürme ve ezme üzerine kurulu olan emperyalist-kapitalist sistemin dünya çapında saldırılarını yoğunlaştırdığı günümüzde, şehitlerimizin verdiği güç kendisini daha çok hissettirmektedir.
Üzerinde yaşadığımız ve sınırları egemenlerce zor ve şiddetle çizilmiş toprak parçasında; ezilenlerin, devrim ve direniş örgütlenmesinde şehitlerin her biri bir damla emek, bir kıvılcım bilinç ve bir tuğla direniş olmuş, yükselen dalgaya güç vermiştir. Onlar işçi sınıfının ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkın devrim ve sosyalizm ihtiyaçları yüce komünizm ideallerinin somut ifadesi olmuştur.
Her sınıf kavgasının sayısız şehitleri vardır. Bu toplumsal yaşamın, sınıf savaşımının değişmez temel yasasıdır. Özgürlük uğruna savaşılmadan hiçbir ideal düş olmaktan kurtulamaz. Devrim savaşının kazanımı özgürlük ise kaybı canlardır. Ödenmekten çekinilen her bedel, sömürü ve zulmün bir “kader” olarak ezilenlerin boynuna asılması demektir. Eğer yeryüzünün ilk ezilenleri özgürlüğe kavuştuysa, bunu uğruna ödemekten çekinmedikleri sayısız bedellere borçludurlar. Özgürlük ateşi; kölelerin, daha sonra toprak kölelerinin, nihayet ücretli kölelerin boynundaki zincirleri parçalayan güç olmuştur. Bu ateş sömürü ve baskının büyüyen şiddetine karşın sönmeyerek günümüze dek devam edegelmiştir.
Bundandır ki özgürlük için savaşmayan, bedel ödemekten korkanlar özgürleşemez. Özgürlük ve bağımsızlık vazgeçilmez bir düştür ve buna varmanın düşüncesi ezilenlerin, dolayısıyla bugün de işçi ve emekçilerin vazgeçilmez tutkusu olmuştur. Yitirmeden kazanmanın, yaşamın yasalarında yeri yoktur.
Parti ve devrimin militanları, savaşçıları olarak somut görevlerimizi yerine getirdiğimiz oranda, şehitlerimize verdiğimiz sözleri yerine getirmiş ve uğruna canlarını verdikleri davaya sahip çıkmış oluruz. İdealleri hedefimiz, anıları rehberimiz olur. Tutarlı bir devrimci mücadele yürütülerek ancak şehitlerin sözleri sevgiliye yazılmış söz olmaktan çıkar yoldaş vasiyeti olur. Söz ve eylem arasında ki her tutarlılık varılacak hedefin yolunu aydınlatıp, emekçiler ordusunun gücünü artıracaktır. Onlar enternasyonal proletaryanın kurtuluş bayrağını daha yükseklerde dalgalandırmak görevini yüklendiler ve “hiçbir özgürlük uğruna savaşılmaksızın kazanılmamıştır” dediler. Yanlış söylemediler. Özgürlük düşünün büyüklüğü öncülerin yürüyüş bilinciyle ve kararlılık gücüyle orantılı hale gelir, bu bilinç ve kararlılık örsle çekiç arasındaki ateşin gücüne dönüşür.
ADLARI MİLYONLARA REHBER OLANLAR ÖLÜMSÜZDÜR!
Şehitlerimiz biz ardıllarına güçlü olmayı emretmektedir. Güçlü olmak doğru bir dünya görüşüne, Marksizm-Leninizm-Maoizm ideolojisine sahip olmak demektir. Dünyayı, ülkemizi tanımak bilmek, değiştirip dönüştürmenin gücüne ve bilincine sahip olmak demektir. Devrim ve örgüt bilgisine sahip olmak demektir. Ülkemiz sorunlarına, emekçi halk gerçekliğine vakıf olmak demektir.
Ocak ayı, Parti ve devrim uğruna canlarını feda etmiş olanların saygıyla ve onurla anıldığı aydır. Parti ve devrim adı, zor koşullar altında devrimi örgütlemenin, partiyi geliştirmenin umudu büyütmenin adıdır. Partiyi ayakları üzerine dikmenin mücadelesidir. Karamsarlık içinde umudun, yıkım içinde yapılaşmanın adıdır. Savaşıp kazanmanın adıdır. Komünist yaşamın, bilme ve yapmanın, gelişim ve ilerlemenin, adım adım yükselmenin, çözüm ve irade gücünün adıdır. Sınırlı yaşamının her bir anını devrimin, partinin ve devrimci savaşın yasalarını kavrama ve uygulamasına adamanın mütevazı adıdır. Devrim ve parti şehitleri, sınıf savaşımı dalgalarına korkusuzca atılmanın, sınırsız bir fedakarlığın, sürekli ilerleyen devrimci kahramanların adıdır. Devrim istemini ve özgürlük düşünü emekçilerin ellerinde haklı davaya çevirme mücadelesinin adıdır. Bu ad biz ardıllarına şeref ve onur olacaktır.
*Bu yazı Yeni Demokrasi Gazetesi’nin 9 Ocak 2020 tarihli 52. sayısından alınmıştır.