HABER MERKEZİ- KT Deri’de süren örgütlenme çalışmaları sonucunda TİS imzalayan DERİTEKS üyesi işçiler ile Yeni Demokrasi Gazetesi olarak röportaj gerçekleştirdik. Örgütlenmede ki temel başarının birlik ve mücadelede ki ısrarın sonucu olduğunu vurgulayan işçiler ayrıca gazetemizin ilk sayısını da selamladılar.
Yeni Demokrasi: Merhabalar, KT Deri işçileri olarak yürüttüğünüz örgütlenme çalışmalarının ilk adımının sonucu toplu iş sözleşmesini imzaladınız. Bize öncelikle sendikal örgütlenme çalışmalarınızın nasıl başladığı hakkında bilgi verir misiniz?
İşçiler:İlk olarak elimize sendikamızda örgütlenme çalışmaları yürüten bir arkadaşımızın telefon numarası geçti, ne yapalım ne edelim diye düşünürken artık örgütlenmenin kaçınılmaz olduğunu fark ettik ve irtibata geçtik. İrtibat sonucu ilk akşam dört arkadaş ve sendikadan arkadaşımızla bir toplantı yaptık. Başlarda cesaretimiz yoktu çünkü biz işçiler arasında kopukluk vardı. İşimizin zor olduğunu biliyorduk. Hele bir çalışmalara başlayalım gerisi gelir dedik. Çoğumuzda işten atılma korkusu vardı çünkü genelde örgütlenme çalışmaları bu şekilde son buluyordu. Ama baktığımızda çok kısa sürede örgütlenme çalışmalarımız başarı ile sonuçlandı.
Y.D:Kısa süre dediniz, ne kadar sürede yetki aldınız?
İ:İki ay sonrası biz TİS yetkisini almış bir pozisyondaydık. Ama o tarihten bugüne kadar örgütlenme çalışmalarımızın aksamadan devam ettiğini söyleyebiliriz.
Y.D: Peki daha önce işyerinde sendikal örgütlenme faaliyetleri oldu mu? Olduysa nasıl sonuçlandı?
İ:Evet geçmişte bu tarz faaliyetler iki defa olmak üzere gerçekleşmiş, yanılmıyorsam birinde 5-6 arkadaşımız sendikalı oldukları için işten atılmış, birinde ise 10 kişiye ulaşılmış ve patron yine bu arkadaşları da işten atmış.
Bu durum da işçiler üzerinde ciddi bir özgüven eksikliği ve korkulara yol açtı. Örgütlenme çalışmalarımızda en büyük sorunlarımızda biri de bu oldu. Bu işyerinde gerçek anlamda ilk kez başarıya ulaşan faaliyet bizimki oldu. Bu nedenle coşkulu ve daha özgüvenliyiz.
Y.D:Kısa bir sürede başarıyla sonuçlanan bir sendikal örgütlenme faaliyetinizin olduğunu ifade ettiniz. Bu durumun işyerinde ki çelişkiler ve yaşadığınız sorunlarla bir bağının olduğunu söyleyebilir miyiz?
İ:Bizler kalifiye işçiler olmamıza rağmen, çok düşük ücrete çalışıyorduk. Çoğu arkadaşımız yıllarını bu işe vermiş 30 yıllık işçiler var mesela aramızda ama aldığımız maaş; bu ağır çalışma koşullarına rağmen asgari ücretti. Bu konu işçilerde ciddi bir rahatsızlık yaratmıştı. Buna ilaveten kışın 30-40 günlük izine ayrılmak zorunda kalıyorduk, bu günlerin ücretleri yazın mesailerimizden kesilmeye çalışılıyordu. Bu durum da yine işçiler arasında benzer bir rahatsızlık yarattı ve bizleri örgütlenme konusunda tetikledi. . Çünkü biriken sorunlarımıza çözüm bulmak yerine daha başka sorunlarla karşımıza çıkıyorlardı. Usta başlarının hakaretleri söz konusuydu, 45-50 yaşındaki işçilere bağırıp çağırıyorlardı. Biz onlara o zaman da dedik şimdi de diyoruz biz kimsenin kölesi değiliz, biz alınteriyle çalışan ve birlikte üreten işçileriz. Bize bağırmaya hakları yok.
Bu ve bunun gibi bir sürü sorundan bahsedebiliriz. Örgütlenme çalışmalarımızda işçilere bu sorunları ancak sendikalı olduğumuzda çözebileceğimizi ifade ettiğimizde ciddi anlamda bir karşılık bulduk. Bazı arkadaşlarımıza %3 bazılarına ise %6 zam yapıyorlardı. Bunun dışında oldukça ağır bir çalışma temposu var bildiğiniz gibi deri iş kolu sektörde ki en ağır iş kollarından birisi. Otomatik bant sisteminin kendisi bu ağır iş koluyla birleşince ortaya inanılmaz bir iş yükü temposu çıkıyordu. Farklı farklı modeller oluyordu bu koşullar göz önünde bulundurulmadan “istediğim işi istediğim sürede alırım mantığıyla hareket ediliyordu. Bizde birçok şeyi göze alarak örgütlenme çalışmalarına başladık. Dedik yani gerekirse bedel öderiz. İşverenin ilk hamlesi işten atmak olsa bile bunu göze alalım ve örgütlenelim dedik. Mücadele etmekten ve örgütlenmekten başka bir çözüm yoktu bu tabloda. Gerçekten de çalışma koşulları olsun yöneticilerin bizlere yaklaşımları ve diyalogları olsun örgütlenme noktasında kısa sürede sonuç almamıza yol açtı. İşçiler arasında ki birlik ve mücadele ruhunu arttırdı diyebiliriz.
Y.D: İşyerinde çalışan tüm işçiler DERİTEKS sendikasına üye mi peki? Sendika üyesi olmayan işçilerin çalışmalarınıza yaklaşımı nasıl oldu?
İ:Evet halen işyerinde çok az sayıda arkadaş halen sendikaya üye değil ama ilk faaliyetlerimizin başladığı günden itibaren arkadaşlarımız sendikaya üye olmasalar bile faaliyetimizi açığa çıkaracak hiç bir davranışta bulunmadılar. Biz yetki alma sayısına ulaşana kadar büyük bir dikkatle çalışmalarımızı yürüttük, bu sayıyı yakaladığımızda da işveren istediği hamleleri hayata geçiremedi açıkçası.
Faaliyetimiz erken açığa çıksaydı durum bugün çok daha farklı olabilirdi. O arkadaşlarımızın bu davranışları sendikalı olmasalar bile işçi sınıfına yakışır bir davranıştı. Dediğimiz gibi geçmiş örgütlenme deneyimleri, ekonomik kaygılar, özgüvensizlik, sendikaya olan önyargılar vb. meselelerden kaynaklı sendikaya üye olmayan çok az sayıda arkadaşlarımız var. Onlara yaklaşımımız da önyargısız ve onları da sendikalı yapmak temelinde olacak. Tüm süreç boyunca sendikal örgütlenme uzmanı arkadaşımızın bize verdiği cesaret ve motivasyon bizi daha sıkı bağladı faaliyetimize. Bizleri umutlandıran ve cesaretlendiren birlikte olma ve mücadele ederek örgütlenmeye olan bağlılığımızdı. Disiplinli ve dirayetli çalışarak bu işi kısa bir sürede belli bir noktaya taşıdık.
Y.D: Toplantınızda da belirtildiği üzere bu anlaşma ve sendikal faaliyet özellikle de deri ve tekstil iş kolunda çalışan işçileri de etkiliyor. Buradan doğru işçilere bir çağrınız var mı?
İ:Firma işçilerin gücünü en başta önemsemedi. Kesinlikle birlik ve beraberliği yakalayabileceğimizi tahmin etmediler. “Uzun süre devam etmez, üç beş kişi olurlar dağılırlar” denildi. Ama bizim birlikte oluşumuz onlara iyi bir ders oldu. İlk sendika duyumlarını aldıklarında buna cesaret edemeyeceğimizi düşünerek önemsemediler. İş ilerleyince de “gerekirse kilit vururuz buraya yine de sendika sokmayız” gibi engellemelere giriştiler. İmkansız gözüyle bakılan bir işyerinde iki ay gibi kısa bir sürede disiplinli çalışarak yetkiyi aldık. Demek istediğimiz şu ki bir işyerinde örgütlenmek isteyen işçiler varsa o iş başarılır. Buradan işçilere çağrımız budur yeter ki istensin ve birlik olunarak mücadele edilsin.
Y.D: Özellikle kadın işçilere bir soru sormak istiyoruz. Örgütlenme çalışmalarında kadınlar da tüm işçiler gibi belirli engellemelerle karşılaşıyor. Kadın işçilerin yaşadığı sorunlardan örneklerle örgütlenme sürecinden bahsedebilir misiniz?
Kadın İşçiler: Kadınlar olarak çalışmalarımızın açığa çıkmaması için daha fazla dikkat etmemiz gerekiyordu bizlerde öyle yaptık. Gizli gizli bantların arkasında makinelerin arkasında konuşuyorduk. Kadınların süreci biraz daha ağır ilerledi çünkü kadınların korkuları ve kaygıları daha fazla oluyor. Eşlerinin baskıları, borçları ödeme zorunlulukları, çocuk vb. derken aslında daha fazla sorunlarla boğuşmak zorunda kaldık. Bu nedenle de ilk başta çok az sayıda kadın arkadaşımızı sendikaya üye yapabildik. Kadın işçiler olarak daha korkusuz ve kaygısız hareket etmeliyiz diye düşünüyorum. Özellikle de kadınların birlik olması gerekiyor.
Y.D: Son olarak neler söylemek istersiniz?
İ: İşçiler ile patron arasında ki güç dengesini yalnızca birlikte mücadele ederek tersine çevirebiliriz. Diğer türlü patronun insafına kalmış bir şekilde çalışırız. Bizim KT Deri işçileri olarak en büyük kazanımımız birlik olmamız ve mücadele etmemizdir. Kendi gücümüze güvenip adım attıktan sonra başarılmayacak hiçbir şey yoktur. Yeter ki gücümüze güvenelim ve birlik olalım. Son olarak yayın hayatına başlayacak olan Yeni Demokrasi Gazetesi’ne KT Deri işçileri olarak başarılar diliyor ve röportajınızla sesimizi duyurduğunuz için teşekkür ediyoruz.