Dört gün sürecek olan 22. Munzur Kültür ve Doğa Festivalinin ilk günü tamamlandı. 1999 yılından bu yana gerçekleştirilen festivalin bu yıl ki teması kayyım gaspı ve doğa talanı. Festivalin açılışı davul zurna ve Varvara halk oyunları ekibinin gösterisi ile Yeraltı Çarşısı üzerinde gerçekleştirildi. Açılışın ardından Behzat Firik Çocuk Korosu Sanat Sokağında bir dinleti gerçekleştirdi.
Çocuk korosunun ardından Selim Temo ve Yalçın Çakmak’ın sunumlarıyla bir panel gerçekleştirildi. Panelistlerin Horasan tarihine dair aktarımlarda bulunduğu “Horasan’dan Dêrsim’e, Dêrsim’den Horasana” başlıklı panelde “Resmi ideolojinin yalan yanlış tarihi çökmüştür” denildi.
GÖÇLERİ ANLATTI
İlk olarak söz alan Selim Temo, Horasan’a dair kişisel yaşamını anlattı. “Benim dikkatimi kışkırtan şey saklanan şeydir” diyen Temo, “yağmalanmış” tarihi bulmaya çalıştıklarını kaydetti. Dêrsim Horasan’dan bahsederken birkaç göçten bahsedilebileceğini belirten Temo, Horasan’da toplamda 2 milyona yakın nüfusun olduğunu kaydetti. Temo, muhtelif tarihlerde gerçekleşen bu göçlerin Çemişgezek denilen Dêrsim, Meletî, Mereş, Sêmsur bölgesinden gerçekleştiğini aktardı. Horasan’da yaşayan Kürtlerle Dêrsim Kürtleri arasında kültürel ve inançsal hemen hemen hiçbir fark olmadığını sözlerine ekleyen Temo, “Aynı aşiretlerin kolları orada da var. Diyelim ki Baxtiyar, Kureyşan, Milan aşiretlerin yerleşkeleri Horasan’da mevcut. Ayrıca sadece Alevi Kürtler Horasan’a göç etmemiş. Ben Êlih’li Sünni Kürt olarak, bu hikayelerle büyüdüm. Demem o ki Sünni Kürtler de o bölgeye göç etmiştir. Kürt aşiretleri İran, Osmanlı savaşları süreçlerinde de çok kez tampon bölgelere yerleştirilmişlerdir” aktarımlarında bulundu.
Yalçın Çakmak, Horasan’a dair çalışmalarına “Siz hiçbir Alevi kaynağında Horasan’dan toplu bir göç ile gelindiğini gördünüz mü? Anadolu’ya geldiği iddia edilen kimdi ya da kimlerdi? Geldilerse neden geldiler? Onları burada bekleyen şey neydi ya da ne maksatla geldiler?” sorularını sorarak başladığını kaydetti. Horasan’a dair tarihi aktarımlarda bulunan Çakmak, bin 600’lü yıllara kadar Çemişgezek olarak adlandırılan Dêrsim’e dair “Çemişgezek Xarpêt, Meletî, Erzincan ve Dêrsim’i kapsayan bir alan” dedi. 16’ncı yüzyıldan sonra Anadolu’da göçlerin yaşandığını sözlerine ekleyen Çakmak, bu göçlerin hem Osmanlı Devleti’nin yakın takibi içerisinde hem de İran Şah’ın takibi altında olduğunu kaydetti. İran Şahı Şah İsmail’in “Kayı” isimli bir kola “Sakın büyük parçalar halinde gelmeyin, Osmanlı’nın dikkatini çekmeyin. Ben size talimat verdiğim zaman gelin” emri verdiğini aktaran çakmak, “Çünkü Osmanlı bu nüfusun oraya geçmesini istemiyor. Bunun yanı sıra Anadolu’dan yine İran’a gitmek isteyenler var. Tarihle olan ilişkimizi hep bugün ki algımız üzerinden inşa ettiğimiz için tarihle olan ilişkimizi sanki hiç değişmemiş gibi okuyoruz. Bugün Beziki aşireti 16’ncı yüzyılda Pazukiler. Pazuki aşireti kızılbaş bir aşiret. Bunlar savaş koşullarından ötürü artık burada duramayacaklarını anlayınca İran’a doğru harekete geçiyorlar. Pazuki aşireti bir devletin kontrolü altına giriyor. Bunlar İran’a giderken yakalanıyor. O aşiretin dönüşümünden bahsediyor. Kızılbaş nitelendirilmesi erken dönem inancın kendisini tanımlayan bir kavram olmakla birlikte Sünnilerin kendisine de yakıştırılan bir kavram. Kaynakların kendisi bize bir şey anlatır. Ama bu kaynakların kendisi anlattıkları kadar anlatmadıkları da vardır” aktarımlarında bulundu.
KAYYIM GASPINA KARŞI YÜRÜYÜŞ
22. Munzur Doğa ve Kültür Festivali, Hakkari’deki kayyım gaspına karşı gerçekleştirilen yürüyüşle devam etti.
Partizan, ESP, SMF, EMEP temsilcileri ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, kent vekili Ayten Kordu, Dersim Belediye Eş Başkanları Birsen Orhan, Cevdet Konak’ın katıldığı yürüyüş, Dersim Belediye binası önünde başlayarak, Mameki Parkı’na kadar alkış ve zılgıtlarla gerçekleştirdi.
Ellerinde, “Doğamızın ve irademizin gaspına izin vermeyeceğiz” pankartı taşıyan kitle, sık sık, “Colemêrg Bizimdir, Bizim Kalacak”, “Bijî Berxwedana Zindana” sloganları atıldı.
(DERSİM)