Enternasyonal Komünist Birlik (EKB), MLM’nin büyük ustası Lenin’in ölümsüzlüğünün 100. yılı için bir açıklama yaparak “Lenin yoldaşın bize bıraktığı mirası anlamlandırmaya devam edeceğiz.” dedi.
“Enternasyonal Proletaryanın Yol Göstericisi ve Marksizm-Leninizm-Maoizm’in Büyük Ustası Lenin Yoldaş Enternasyonal Komünist Hareketin Birliği İçin Yolumuzu Aydınlatıyor” başlıklı açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Bizler, büyük stratejistin ordusuyuz, Lenin’in ordusuyuz. Bu orduya mensup olmanın onurundan daha yüce bir onur yoktur…” (Stalin)
Tarihin yaprakları 21 Ocak 1924’ü gösterdiğinde işçi sınıfı ve dünyanın ezilen halklarının büyük lideri MLM’in ikinci büyük kilometre taşı Lenin yoldaş arkasında değeri ölçülemeyecek büyük bir miras bırakarak ölümsüzleşti. Marks ve Engels tarafından temelleri döşenen “geleceğin dünyası”nı soyut bir olabilirlikten somut bir gerçekliğe dönüştüren Lenin yoldaşın öğretileri aradan geçen yüz yıllık bir zaman dilimine ve dünya üzerinde büyük altüst oluşlara rağmen hala güncelliğini korumaktadır. Sınıf mücadelesinde doğru bir konumlanış gerçekleştirmek için bu “güncelliği” özümsemek ve rehber edinmek bir zorunluluktur. Bu “güncellik” aynı zamanda, her türden egemen ideolojiye teslimiyet ve egemen ideoloji ile uzlaşmayı içeren reformist, revizyonist ve parlamenter ahmaklığa karşı bir panzehir, komünist bir dünyanın yaratılabilir olduğuna olan inanç ve kararlılığın teminatıdır.
ULUSLARARASI BURJUVAZİYE VE REVİZYONİZME KARŞI BUZU KIRIP YOLU AÇAN KOMÜNİZMİN USTASI OLARAK LENİN
Sınıflar mücadelesi tarihinde çelişkileri doğru tespit etmek, tarihsel kırılma anlarını kavramak ve bu kırılma anlarında hazır olmak Lenin yoldaşın ölümsüzleşene kadar tüm mücadele sürecinin en belirgin özelliği olmuştur. Marks ve Engels’in ölümlerinin ardından uzun bir dönem enternasyonal proletaryanın önderliği 2. Enternasyonal oportünizmi tarafından ele geçirilmiş ve Stalin yoldaşın değimiyle, “İkinci Enternasyonal partilerinin kendilerini besiye çekip semirdikleri ve devrimi, kitlelerin devrimci eğitimini ciddi olarak düşünmek istemedikleri bir dönem…” olarak devam etmekteydi. Lenin yoldaş burada da “buz kıran” rolü oynadı. Enternasyonal proletaryayı ve dünyanın ezilen halklarını bu oportünist ve sınıf uzlaşmacı sosyal demokratların etkisinden kurtarmak için teorik mücadelenin yanı sıra, Komünist Enternasyonali kurarak kapitalizmin yeni dönemindeki sınıf mücadelesinin dinamiklerine uygun olacak bir örgüt ve mücadele biçimi geliştirdi.
Lenin yoldaş Komünist Partisini ve Enternasyonal Komünist Hareketi “Devrimci bir politika yerine, zayıf ve cılız küçük-burjuva oportünizmi, parlamento diplomasisini ve parlamenter kombinezonları kollayan, siyaset esnaflığı, görünüşü kurtarmak için ‘devrimci’ kararlar ve sloganlar kabul…” eden ama bunları “büro çekmecelerinde saklayan” parlamenter ahmaklığın, legal mücadele biçimlerinin kıskacından kurtararak burjuvaziye karşı bir savaş aracı haline getirdi. “…bu sırada yeni bir dönem, emperyalist savaşlar ve proletaryanın devrimci savaşlar dönemi yaklaşıyordu. Mali sermayenin eşitsiz gücü karşısında, eski savaşım yöntemlerinin yetersiz olduğu açıkça görünüyordu. İkinci Enternasyonalin bütün etkinliğini, çalışma yöntemini gözden geçirmek, küçük-burjuva oportünist ruhu, zaafı ve dar görüşlülüğü, bayağı politikacılığı, inkar zihniyetini, sosyal şovenizmi, sosyal pasifizmi atmak gerekiyordu. İkinci Enternasyonalin bütün paslanmış eski silahlarını atmak, yeni silahlar edinmek zorunlu olmuştu. Bu hazırlığı yapmadan kapitalizmle savaşa girmek yararsızdı. Bu yapılmadıkça, yeni devrimci savaşımda, proletarya silahı ve cephanesi eksik olarak savaşa girmek tehlikesi ile karşı karşıya idi. İkinci Enternasyonali genel olarak gözden geçirmek ve Augias ahırlarının genel bir temizliğini yapmak onuru Leninizm’e düştü.” (Stalin)
Lenin yoldaş parlak dehası ile çelişkinin ana halkasını kavrayarak enternasyonal proletaryanın sırtına yüklenmiş yüklerden kurtulmadan, revizyonizme ve oportünizme karşı mücadele edilmeden, bu anlayışların gerçek niteliğini teoride ve pratikte kitlelere göstermeden, onları mümkün olduğunca tecrit etmeden burjuvaziye karşı mücadelenin yeterince etkili ve başarılı olamayacağının bilincindeydi. Bu yüzden “içerdeki mücadele” ile “dışardaki mücadele” arasında diyalektik ve zorunlu bağı kurarak ikili mücadeleyi gerçekleştirdi.
Lenin yoldaş, biz komünistlere, revizyonizme ve oportünizme karşı mücadelenin emperyalizme ve her türden egemen gericiliğe karşı mücadeleden koparmamanın, safları arındırarak ilerlemenin muazzam önemdeki derslerini bırakmıştır.
EMPERYALİST SİSTEMİN DERİNLEŞEN ÇELİŞKİLERİNE LENİNİZM İLE MÜDAHALE ETMEK
Yirminci yüzyılın başlarında Lenin yoldaş tarafından kapsamlı tahlili yapılan emperyalist sistem geçen süreç içinde kendisini yaşatmayı becermiştir fakat çelişkileri giderek daha fazla yoğunlaşmakta, gelinen aşama itibarıyla çözümsüzlük sarmalı içinde debelenmektedir. SSCB’nin dağılması ile Çin’de yaşanan kapitalist sisteme entegre olma süreci belirli bir dönem açısından çelişkilerin büyük patlamalara dönüşmesini engellemişse de kapitalizmin eşitsiz gelişim yasası hükmünü sürdürmüş ve emperyalistler arası rekabet bölgesel savaşlarla “çözülme” aşamasına evrilmiştir. Bu sistemin içinde bulunduğu kriz halinin ve şimdiye kadarki “çözümler”in de artık işe yaramadığının bir göstergesidir. Uzun bir dönemdir sistemin yükünü yarı sömürgelere taşıtarak, yarı sömürgelerin yağmasını derinleştirerek krizlerini sürdürülebilir halde tutan emperyalistler açısından burada da bir tıkanma yaşanmaktadır.
Lenin’in emperyalizm tespiti ile uyumlu bir biçimde gelişen emperyalist sistemin yapısal problemlerinin patlama noktalarından bir tanesi son yıllarda kendisini çeşitli biçimlerde gösteren emperyalistler arası mücadelenin şimdilik bölgesel savaşlarda gerçekleşiyor olmasıdır. Lenin emperyalizmin çelişkilerini sıralarken üç önemli çelişkisinden biri olarak emperyalistler arası çelişkiyi belirtmişti.
Yaşanan gelişmeler, Lenin yoldaşın emperyalizmin karakteri ve çelişkilerine yönelik ortaya koyduğu tespitlerle uyumluluk içerdiğini görmekteyiz: “İkinci çelişki, hammadde kaynaklarını, başkalarının topraklarını ele geçirmek için savaşım halinde olan çeşitli mali gruplar ve emperyalist devletler arasındaki çelişkidir. Emperyalizm, hammadde kaynaklarına sermaye ihracıdır, bu kaynakların tekeline sahip olmak için amansız savaşımdır: ‘yaşam alanı’ arayan yeni mali grupların ve devletlerin, zorla aldıkları yerlere, kene gibi yapışan eski gruplara ve devletlere karşı yürüttükleri savaşımdır. Çeşitli kapitalist gruplar arasındaki bu savaşımın dikkate değer yanı, emperyalist savaşları, başkalarının topraklarını fethetmek için yapılan savaşları, bu savaşımın kaçınılmaz bir öğesi olarak içermesidir. Bu da emperyalistlerin karşılıklı zayıflamasına, proletarya devriminin saatinin yaklaşmasına, bu devrimin zorunluluğuna neden olması bakımından dikkate değerdir.” (Stalin, Leninizm’in İlkeleri)
Emperyalist sisteme yeni pazar alanlarıyla bir süreliğine soluk aldıran eski sosyalist ülkelerden Rusya ve Çin gelinen aşamada emperyalistler arası rekabetin en önemli aktörleri olmuşlardır. Bunun anlamı, paylaşılmış alanların yeniden paylaşımı mücadelesine yeni ve güçlü aktörlerin giderek daha fazla dahil olmasıyla çelişkilerin kapsam ve niteliğinin artmasıdır. Rus emperyalizminin Ukrayna işgali ile yaşanan büyük kapışma bu arka plan üzerinden gerçekleşmiştir. Bu yönelimin daha da derinleşerek ve yaygınlaşarak devam edeceğini görmek gerekir. Emperyalistlerin doğrudan karşı karşıya geldikleri ana kadar paylaşım savaşlarının gerçekleştikleri alanlar yarı sömürge ve sömürgeler olmaktadır. Kendi aralarında doğrudan bir savaşa tutuşacakları ana kadar da yarı sömürgeler ve dünyanın ezilen halklara bu savaşların bedelinin ödettirilmeye devam edecektir. Bu ise, Lenin yoldaşın büyük bir ustalıkla ortaya koyduğu gibi, kaçınılmaz olarak bir avuç emperyalist ülke ile dünyanın geri kalanını oluşturan ezilen ulus ve halklar arasındaki çelişkinin daha da derinleşmesini, ulusal kurtuluş savaşlarının ve halk savaşlarının yaygınlaşmasını getirecektir.
Emperyalistler ile ezilen halklar ve uluslar arasındaki ve emperyalistler arası çelişkilerin derinleşmesine paralel olarak, egemen sistemin tüm parçaları, özellikle de emperyalist devletler kendilerini daha merkezi, daha militarist ve dünden daha fazla savaş gerçekliğine göre biçimlendirmektedir. Toplumları da buna uygun bir ideolojik formata büründürmek için tüm faşist zihniyetlerin önünü açmaktadırlar. Her geçen gün daha fazla gericileşerek saldırganlaşan bir sistem gerçekliği ile yüz yüze olan komünistler ve dünyanın ezilen halkları, bu gericiliğe karşı güçlü bir karşı koyuş gerçekleştirmek için öncelikle Lenin yoldaşın temel hatlarını çizdiği proletaryanın politik iktidar mücadelesini yönetecek Leninist partiye ihtiyaçları vardır. Ancak böyle bir parti, bugün Marksist-Leninist-Maoist bir parti, burjuvaziye karşı uzlaşmaz bir mücadeleye önderlik edebilir.
LENİN’İN BÜYÜK MİRASI LENİNİST PARTİ ANLAYIŞI: PROLETARYANIN SAVAŞ KURMAYI
“Devrim, bir ziyafet vermek, bir makale yazmak, bir resim çizmek veya nakış işlemek değildir. Devrim o zariflikle, o rahatlık ve nezaketle ya da o kadar tatlılık, sevecenlik, terbiye, ihtiyat, ruh cömertliği ile başarılamaz. Devrim bir ayaklanmadır, bir sınıfın bir başka sınıfı devirdiği bir şiddet hareketidir.” (Mao Zedung)
Komünistlerin var olan çelişkileri tanımlayışı ve yaşanan gelişmeler karşısında kendilerini nasıl konumlandıracakları hayati derecede önemlidir. Emperyalistler Lenin yoldaşın ölümünün üzerinden geçen yüz yıllık zaman dilimi içinde egemen yapılarını daha büyük savaş makinelerine çevirmiş durumdadırlar. Ordusu, polisi, istihbaratı vb. geçmişle kıyaslanmayacak olanaklarla donatılmıştır. Buna karşılık kendisini “komünist” veya “devrimci” olarak niteleyenlerin önemli bir bölümü bu gerçekliği yok sayarak (teorik olarak kabul ediliyor görünse de) bu gerçekliğe uygun olarak kendilerini pozisyonlandırmaktan uzak bir tutum içindedirler. Bununla birlikte de işçi sınıfı ve ezilen halk kitlelerini egemen sistem içine hapseden ideolojik ve pratik uzlaşmacı bir çizgi izleyerek kitlelerin öfkesini sönümlendirmekte, adeta dalgakıran işlevi görmektedirler. Emperyalistler ve egemen sömürücü yapılar kendilerini daha fazla şiddet aygıt ve kurumlarıyla donatırken, kendisini “devrimci” ve “komünist” olarak tanımlayanların devrimin, devrimci mücadelenin silah ve şiddete dayanacağı gerçekliğinden giderek daha fazla uzaklaşmasına karşı güçlü bir ideolojik mücadele gerçekleştirmek Lenin yoldaşın takipçisi olmanın gereğidir. Lenin yoldaşın tıpkı İkinci Enternasyonal oportünizmine karşı yürüttüğü amansızca mücadeleyi bu anlayışlara karşı rehber edinmek, Lenin yoldaşın ölümsüzlüğünün yüzüncü yılında ona layık olmanın önemli görevlerinden biridir.
Lenin yoldaş yeni tipte komünist partisini “proletaryanın savaş kurmayı” olarak tanımlamıştır. Bu emperyalist sistemin ve sınıfların karşılıklı mevzilenmesinin zorunlu kıldığı bir tanımlamadır. Gerek Ekim Devrimine giden süreç gerekse de Ekim Devrimi ile başlayarak alevlenen iç savaş Lenin yoldaşın komünist partiyi neden “proletaryanın savaş kurmayı” olarak nitelendirdiğinin somut karşılığı olmuştur. Karşı devrim kendisini tepeden tırnağa şiddet aygıt ve araçları ile donatırken ve bütün bunlarla işçi sınıfı ve ezilen halklar üzerinde korkunç kıyımlar gerçekleştirirken proletarya ve ezilen kitlelerin kurtuluşuna önderlik edecek olan komünist partisinin bu niteliğe sahip olması bir zorunluluktur. Devrimci bir savaş, bu savaşa önderlik edecek savaşçı bir partiyi gerektirir. Yalnızca burjuvaziye bel bağlayan ahmaklar ve iflah olmaz revizyonistler aksini düşünebilir.
“Bazı kimseler bizim ‘savaş her şeye kadirdir’ taraflısı olduğumuzu ileri sürerek bizimle alay ediyorlar. Evet, doğrudur, biz devrimci savaşın her şeye kadir olması taraflısıyız. Bu kötü değil, iyidir. Marksist’tir. Rus Komünist Partisi’nin tüfekleri sosyalizmi yarattı. Biz de ortaya bir demokratik cumhuriyet çıkaracağız. Emperyalizm çağında sınıf mücadelesinin tecrübesi bize işçi sınıfı ile emekçi yığınların, silahlı burjuvaziyi ve toprak ağalarını ancak tüfek gücüyle yenebileceklerini göstermiştir; bu anlamda dünyanın ancak tüfek gücüyle değiştirilebileceğini söyleyebiliriz.” (Mao Zedung)
EKB kuruluş konferansında Proleter Dünya Devrimi mücadelesinde komünist partilerin inşasını ya da yeniden inşasını önüne önemli bir görev olarak koymuştur. MLM’ler olarak, Mao Zedung yoldaş tarafından geliştirilen komünist parti anlayışı, Lenin yoldaşın temel hatlarını ortaya koyduğu ve Stalin tarafından zenginleştirilen komünist parti anlayışı ile uyum içerisindedir ve Leninist parti anlayışının MLM ideolojide anlam bulmasıdır. İçinde bulunduğumuz Emperyalizm ve Proleter Devrimler Çağında, emperyalist gericiliğin artan saldırganlığı ile baş edebilecek, proletarya ve ezilen dünya halklarını kurtuluşa götürecek olan komünist partisi “proletaryanın savaş kurmayı” niteliğinde olmak zorundadır.
Her devrimin temel sorunu siyasi iktidar sorunudur. Lenin, “burjuva devlet aygıtı şiddetle yıkılmadan ve yerine yenisi kurulmadan proleter devrimin mümkün olmadığını” ve “iktidar dışında her şeyin bir yanılsama olduğunu” göstermiştir.
Lenin’in liderliği altında, dünyanın ilk sosyalist devleti, proletarya diktatörlüğü kuruldu. Böylece proletaryanın iktidara giden yolu ve onun nasıl korunacağının ana hatları pratik olarak da ortaya konulmuş oldu. Lenin’in ölümünden sonra, Leninizm’i parlak bir şekilde tanımlayan, daha da geliştiren ve tüm uluslararası komünist hareketin temeli haline getiren halefi Stalin oldu. Başkan Mao, büyük Lenin’in omuzlarında Proleter Dünya Devrimini daha yükseklere taşımayı ve proletarya ideolojisini geliştirmeyi başardı. Günümüzde Leninizm’i savunmak için Marksizm-Leninizm-Maoizm benimsenmeli, savunulmalı ve uygulanmalıdır. EKB olarak bu görevi gerçekleştirerek Lenin yoldaşın bize bıraktığı mirası anlamlandırmaya devam edeceğiz.
Enternasyonal Proletaryanın ve MLM’in Büyük Ustası Lenin Yoldaş Dün Olduğu Gibi Bugünde Proleter Dünya Devrimi Mücadelemizde Önderlik Etmeye, Yol Göstermeye Devam Ediyor!
Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!