[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Egemenler çıkarları doğrultusunda emekçileri kendi siyasi ve politik hegemonyası altına almaya çalışır. Bunun için her türlü propaganda aracını ivedilikle kullanarak sömürü düzenini meşrulaştırmayı amaçlar. Ezelden beri bu hegemonyasını kültürel ve toplumsal olarak halkın tüm hücrelerine kadar yaymaktadır. Bugün kullanmış olduğumuz yayın araçlarının birçoğu egemenlerin elinde şekillenmektedir. Basılı yayından, görsel ve işitsel medyaya kadar egemen sınıfların propaganda aracı olarak geniş halk kitlelerini kontrol altında tutmaktadır. Rus emperyalizminin Ukrayna işgal saldırısı ile birlikte özellikle emperyalist merkezlerde burjuva medya, işgali, halk kitlelerine kendi çıkarlarına uygun biçimde lanse etmektedir. Bunun yanı sıra emperyalist bloklar sosyal medyayı “propaganda savaşı” ile yeni rekabet alanına dönüştürmüştür.
Rusya’nın işgal saldırısının başladığı ilk günden beridir sosyal medya üzerinden birçok bilgi süratle yayılmaya başladı. Rus emperyalizminin sözcüsü olan Sputnik News, Rusya’nın işgalini meşrulaştıran haberlerinin yayılması görevini “başarıyla” sağlarken aynı zamanda manipülatif bilgileri bilinçli bir şekilde yaygınlaştırdı. ABD-NATO, AB emperyalizminin sözcüsü birçok burjuva medya ise işgal saldırısının karşısında “masum” rolünü oynayan haber paylaşımlarını yaymada bir rol üstlendi.
BİLGİ KİRLİLİĞİ BİLİNÇLİ BİR YÖNTEMDİR
Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ile birlikte kitlelerin bilgiye ulaşması hızlı ve daha kolay bir hale geldi. Bugün ki gibi savaş koşullarında ise halk kitleleri gelişmeleri, burjuva medyadan takip etmenin yanı sıra farklı kaynaklardan takip ettiği de yaygın bir durumdur. 2022 yılı itibariyle sosyal medya kullanıcı sayısı 4,62 milyardır. Bu, dünya nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 58,4’üne işaret eder. Kullanımın bu kadar fazla yaygınlaşması doğalında bilgi kirliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bilgi kirliliği; sosyal medya ağlarına bilinçli bir şekilde dezenformasyon uygulanan karşı propagandayı içerir. Bu bilgi kirliliğini yönetemeyen egemen sınıflar, bilgi kirliliğini oluşturmak gibi bir çözüm yolu bulmuştur. Emperyalizm kendi haksız savaşını “haklı” göstermek için her türlü propaganda yöntemini bilgi kirliliği oluşturarak uygular. Sosyal medya artık bunun için en uygun bir alan olmuştur zira kullanıcı sayısının bu kadar fazla olması kendi çıkarlarını meşrulaştırmada en yararlı zemindir. Rus emperyalizmi işgalini “haklı” bir savaş gibi göstermek için Sputnik News’in gibi Rus emperyalizminin medya araçları işgali meşrulaştıran paylaşımlar yapmaktadır. Onun karşısında BBC, CNN, DW, AFP gibi diğer emperyalist ülkelerin burjuva medyaları ise bir yandan emperyalistlerin “masum” olduğunu göstermeye çalışırken bir yandan da ABD-NATO, AB emperyalizminin faşist Ukrayna hükümetinin “başarılı askeri operasyonlarını” yayınlamaktadır. Emperyalizm “masum” maskesini takarken ardındaki gerçek yüzü ise silah sevkiyatıyla Ukrayna’nın uşaklığını pekiştirmeye, Rusya’yı kuşatma hamlesinde kullanma çabası içindedir. ABD-NATO, AB emperyalizmi savaşın olumsuzlamasını değil bu savaştaki payına odaklanan siyasi bir hat çizmektedir. Dolayısıyla bugün “savaş karşıtı” söylemler içeren açıklamalar yapsalar da arkasındaki amaç çıkarlarının ne olacağı üzerinedir. Bundadır ki emperyalist ülkeler Rusya’nın ticari faaliyetlerini engelleyerek pazar alanlarından “tecrit” etmeye çalışmaktadır. Savaş karşıtı gibi durarak halk kitlelerinin gözünde “masum” rolünü üstlenmektedir.
SAVAŞIN SOSYAL MEDYAYA YANSIMASI
Sosyal medya; Facebook, Twitter, Instagram gibi uygulamalar bugün milyarca kişi tarafından kullanılmaktadır. Yaşanan her toplumsal olay, gelişme hızlı bir biçimde bu mecralardan yayılmaktadır. Bugün savaş tüm çıplaklığıyla görünür bir hâl almıştır. Özellikle de belirli sosyal medya ağları üzerinden yaşanan tüm olaylar, anlık paylaşılmaktadır. Bazı burjuva medya organlarını incelediğimizde görüntüleri bu ağlardan aldığını dahi görmekteyiz. Sosyal medya bu denli yaygınlaşmadan önce ABD emperyalizminin Vietnam işgali canlı yayınlanırken 1991 yılında Irak işgalinde de özellikle CNN bu rolü üstlenmişti. Canlı yayınlarda ise öne çıkan durum şuydu: işgalin “haklı” bir savaş olarak gösterilme çabasıydı. Emperyalizminin sözcülüğü yapan burjuva medya kendi misyonunu “başarıyla” gerçekleştirmiştir. Bu canlı yayınlarda ise haksız savaşın yıkımı ve kaosunu değil ileri teknoloji silahların nasıl görsel ‘‘şölen’’ sunduğu izletilmiştir. Burjuva medyanın bu yönü aradan geçen 30 yıl gibi bir süreçte değişime, dönüşüme uğramıştır. Bu dönüşüm yukarıda da bahsettiğimiz kullanıcı sayısının fazla olması ve her bilgiye ulaşma kolaylığıdır. Bugün sosyal medyanın bu kadar yaygınlaşması halk kitleleri için haksız savaşlardaki tüm gerçekleri en net biçimde göstermektedir. Bu durum emperyalistler arasında yaşanan rekabette ezilenin yoksul halk olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
EMPERYALİSTLERİN PROPAGANDA SAVAŞI
Bilginin nasıl ve nereden paylaşıldığı önemli bir noktadır çünkü bilgi kimin elinde şekillendiği önemlidir. Bilgi, egemen sınıfların elinde kendi çıkarlarına uygun dizayn edilerek propaganda aracına dönüşmektedir. Sosyal medyada ise bu durum adeta bir rekabet halindedir. Takip edilen ağlar genellikle burjuva-feodal haber kanallarıdır. Bundan kaynaklı bilginin şekillenmesi egemen sınıfların elindedir. Emperyalist rekabet öyle bir hâl almıştır ki, Rus emperyalizminin sözcülüğünü yapan burjuva medyalar birçok ülkede sansürlenmiş, engellenmiştir. Yine Rus emperyalizmi ise karşı hamle uygulayarak Facebook, YouTube, Twitter gibi sosyal medya platformlarını ülkede yasaklamıştır. Bu durum elbette şu sonucu karşımıza çıkarıyor: Emperyalizm propagandasını kendi bahçesinde yeşillendirmek istemektedir. Dolayısıyla bu rekabet medyada doğru bilgiye ulaşmayı zor bir hale getirmektedir. Sanal ortam, emperyalist propaganda savaşının kaçınılmaz olarak yeni bir alanıdır.
GERÇEKLERİN ÜSTÜ ÖRTÜLEMEZ
“Bütün dünyada nerede kapitalist varsa orada basın özgürlüğü; gazete satın alma özgürlüğü, yazar satın alma özgürlüğü, rüşvet, halkın görüşünü satın alma ve burjuvazinin yararına saptırma özgürlüğü anlamına gelir.” (Lenin)
Emekçiler için gerçek şudur ki; emperyalistler arasındaki dalaşın altında ezilenin yine kendisi olduğudur. Emperyalizmin yaşadığı ekonomik krizin faturası bugün zamlar, yoksulluk, emek sömürüsü ile emekçi halkın sırtına yüklenmiştir. Kendi krizini aşmaya çalışan egemenler ise emperyalist savaş çığırtkanlığı ile krizini gölgelemeye çalışmaktadır. Kriz, savaş ile birlikte derinleşmeye devam etmektedir. Özellikle bizimki gibi yarı feodal, yarı sömürge ülkelerde daha can alıcı hissedilmektedir. Emperyalizme göbekten bağlı olan Türkiye, emperyalistler arasındaki uşaklığına zeval gelsin istemezken emperyalist bloklar arasında denge politikası izlemeye çalışmaktadır. Bu durum krizin Türkiye’de daha fazla hissedilmesine sebebiyet vermektedir. Enerji, gıda ve akaryakıt gibi birçok alana gelen zamlar sosyal medyada ve sokakta isyana dönüşmektedir. Faşist diktatörlük ise Ukrayna’ya pazarladığı SİHA ve İHA’ların propagandasını yapmakla meşguliyet içerisindedir. Bir televizyon kanalında savaşın etkisiyle SİHA’ların daha fazla satılacağı bahse konu olmuştur. Komprador burjuvazi ise “daha fazla kârı nasıl elde ederim”in kaygısını gütmektedir. Burjuva-feodal medya da bunun propagandasını yapmanın telaşı içerisindedir. Temel gıda ürünlerine gelen zamları haberleştiren kanallar ise faşist diktatörlük tarafından engellenmekte, “manipülatif” denilerek ekonomik kriz gölgelenmeye çalışılmaktadır.
Gerçekler burjuva-feodal medyanın hegemonyasını parçalamaktadır. Burjuva-feodal medya her ne kadar kriz ve savaşı kendi propaganda aracına dönüştürmek istese de var olan durum gerçekleri dizginlemeyi başaramamaktadır. Gerçekler sokakta, fabrikada, evde kendisini dayatmaktadır. Sanal ortam ise onun bir yansımasıdır. Her ne kadar gizlenmeye ve manipüle edilmeye çalışılsa da sokaktaki gerçeklik kaçınılmaz. Bugün komünistlerin gerçek olanı örgütlemek gibi bir görevi var. Tüm yalan, manipülatif ve burjuva-feodal propagandaya karşı devrimci propaganda araçlarını genişletmeli, her yerde yaygınlaştırmalıdır.