HABER MERKEZİ- Şakran Kadın Hapishanesi’nde bulunan ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Didem Akman, ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinin şartlarının iyileştirilmesi ve aynı hapishanede bulunan Özgür Karakaya adil yargılanma talebiyle 123 gündür ölüm orucunda. Didem Akman’ın vasisi Ali Sinan Çağlar, yaptığı açıklama ile Akman’ın sağlık durumunu aktardı:
“Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olarak kalmakta olan Didem Akman’ı, vasisi olmam sebebiyle 17 Haziran 2020 tarihinde, sürdürdüğü ölüm orucunun 120. gününde ziyaret ettim. Ziyaret bir saat kadar sürdü ve kapalı görüş şeklindeydi.
Didem Akman’ın, içinde bulunduğu ağırlaştırılmış müebbet ceza infaz koşullarının iyileştirilmesi talebiyle 19 Şubat 2020 tarihi itibariyle ölüm orucuna başladığını kendisiyle 15 günde bir yine vasisi olmam sebebiyle yapabildiğimiz telefon görüşlerinde bana anlatmasından ve kamuoyuna yansıyan haberlerden de biliyordum. Didem Akman’ı en son şubat ayı başında yaptığım açık görüşte görmüştüm ve o zaman ölüm orucunda değildi. Net olarak bir rakam verme şansım olmasa da boyu ve kilosu normal sınırlarda, yani uzun boylu ve kilolu olarak değerlendirilemeyecek biridir normalde Didem Akman. 17 Haziran 2020 günü gördüğümde ise fazla kilo kaybetmişti. Hapishane idaresi tarafından kendisine bir tartı verilmediği için tartılamadığından net kilosunu kendi de bilmiyor. Bunun için kaç kilo verdiğine ve kilosunun ne kadarını kaybettiğine dair bir bilgi verebilmem mümkün olamasa da kendisini yıllardır hapishanede ziyaret eden biri olarak ve fiziki gözlemlerime dayanarak, Didem AKMAN’ın kemikleri batacak kadar zayıflamış olduğunu gözlemledim.
Didem Akman kendi de çok hızlı kilo kaybettiğinin farkında olduğunu ve bunun nedeninin de genel olarak içinde tutulduğu ağır müebbet ceza infaz rejimi ve özel olarak da Şakran Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu idaresinin uygulamalarının bir sonucu olduğunu tarafıma aktardı. 8-10 metrekarelik bir hücrede, günde sadece bir saat havalandırmaya çıkarılmak suretiyle tutuluyor Didem Akman. Bir duş başlığı ve küçük bir lavabosuyla birlikte aynı zamanda banyo haline getirilmiş küçük bir tuvalet de bu 8-10 metrekarelik yere dahil. Hücrenin içinde bir tane yere sabit çelik yatak ve yine yere sabit çelik bir eşya dolabı var. Yatağın önüne bir küçük masa ve bir sandalyeyi ve buzdolabını da koyunca yürüyecek hiçbir yerin kalmadığını, havalandırmaya çıkarılmadığı 23 saat boyunca sandalyede oturmak ya da yatakta olmak zorunda olduğunu anlattı. Kendisinin toza karşı alerjisi var ve hücresini sık sık temizlemek ve silmek zorunda. Ölüm orucunda olduğu 120 gün boyunca, aynı koridorda, kendisiyle aynı infaz rejimine tabi diğer hükümlülerle birlikte kurum idaresinden karşılıklı talepte bulunmalarına rağmen, o hükümlülerden birinin kendi havalandırma saati esnasında Didem Akman’ın hücresini temizleme talebi kabul edilmemiş. Hücreyi temizleme işini de kendinin yapmak zorunda kalışının aşırı kilo verme olayını tetiklediğini düşünüyor bu nedenle. Didem Akman, hepi topu 8-10 metrekare hücresini 4 saat kadar bir sürede, çok yavaş yapmak ve sık sık da durup dinlenmek suretiyle bu temizliği yapabildiğini ifade etti bana.
Bunun yanı sıra, sadece 1 saatle sınırlı havalandırma saatinde yapabildiği yürüyüşün de ölüm orucundan kaynaklanan kas kayıplarının önüne geçecek denli hareket imkanını kendine tanımadığını aktardı. Ölüm orucuna başlamadan önce, televizyonlarda gördüğü, Sağlık Bakanlığının obeziteye karşı yürütmüş olduğu bir kampanyada sağlıklı bir yaşam için günlük en az on bin adım atılması gerektiği çağrısı üzerine yaptığı bir ölçümden bahsetti. Sağlıklı bir hayat için Sağlık Bakanlığının önerdiği on bin adımı atabilmesi için kendisinin en az 80 -seksen- dakikaya ihtiyaç duyduğunu söyledi. Ki bu da havalandırmaya çıktığında, havalandırmanın temizliği, güneşlenmek için sandalyede oturma vb. başkaca hiçbir şey yapmadan sadece yürümekle bile Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği 10 bin adımı atacak zaman tanınmadığı için devletin iki bakanlığının yaptıkları arasındaki bu çelişkiye, ölüm orucuna başlarken ve ara ara tekrarladığı ve taleplerini içeren dilekçelerinde de bahsetmesine rağmen herhangi bir cevap verilmemiş durumda.
Aşırı kilo kaybından dolayı yatarken kemiklerinin batmasından dolayı çok acı çektiğini ifade etti. Bundan dolayı ve artık kemiklerinin üstünde çok kas kalmadığından yatak yaralarının oluşabileceği kaygısından dolayı hapishane idaresinden havalı yatak verilmesini talep etmiş. Bu talebin uygunluğunu değerlendirmek üzere önce kampüs hastanesinden doktorlar gelmiş talebiyle ilgili rapor düzenlemek için. Daha sonra bu doktorların karar için yeterli uzmanlıkta olmadığı söylenerek tam teşekküllü hastaneden uzman doktorlar gelmiş. Uzman doktorların havalı yatak talebiyle ilgili tuttuğu raporun sonucu Didem Akman’ın kendisine bildirilmemiş. Yine, bilgi edinme kanunu kapsamında, söz konusu raporun kendisine verilmesi ile ilgili yaptığı başvuruya da herhangi bir resmi cevap verilmemiş. Zaten bu ve benzeri minvalindeki hiçbir dilekçesine ve başvurusuna öncesinde de şimdi de cevap verilmediğini de belirtti. Bu durumu gerek ölüm orucuna başlamadan önce gerekse de ölüm orucundayken Şakran Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu idaresiyle şifahen yaptığı görüşmelerde dile getirdiğinde de kendisine sözlü olarak “burada kanun biziz” diye ifade edildiğini anlattı.
Kendisi ölmek için ölüm orucu yapmadığını, talepleri olduğunu, ölüm orucuna başlamadan önce aylardır taleplerini duyurmak için gerek Adalet Bakanlığı’na gerek İnfaz Hakimliklerine gerekse de Meclis İnsan Hakları komisyonuna defalarca yazılı başvuruda bulunduğunu ancak hiçbirinde sorunlarına çözüm bulmak bir tarafa cevap bile alamadığını ifade etti. Taleplerini duyurmak için ölüm orucuna başlamasına rağmen ölmek için değil taleplerini duyurmak için ölüm orucu yaptığının altını çizdi. Taleplerinin duyulmasını sağlamak için olabildiğince uzun yaşamak için elinden geleni yaptığını ama örneğin bunu sağlamanın bir yolu olarak kantinde satılan çoğu sıvı atımını tetikleyen bitki çaylarının yanı sıra meyve çayları çeşitlerinin de satılmasını talep etmesine rağmen uzun süre sonuç alamadığını ve daha yakın zamanda sadece kantinde ek olarak böğürtlen çayı satılmaya başlandığını ifade etti. Yine sürekli aynı tür şeker tüketmesinin mide bulantısı ve dolayısıyla şeker alamaması gibi bir sonuç yaratacağından hareketle, kantinde çeşitli şekerlerin satılmasını talep etmesine rağmen bunun da ısrarla reddedildiğini anlattı. Daha bu hafta sadece bir çeşit yeni şeker satılmaya başlanmış kantinde. Sütlü şekerin mide bulantılarına çok iyi geldiğini belirtmesine ve özel olarak talep etmesine rağmen getirilmemesinin de özel bir düşmanlığın ürünü olduğunu düşündüğünü de bana ifade etti Didem AKMAN. Ve böylesi düşmanlıkların ve keyfiliklerin kendisini ölüm orucundan vazgeçirmek gibi bir sonuç yaratmak bir yana, adeta insan olmaktan kaynaklanan haklarını talep etmek için başladığı direnişinde ne kadar haklı olduğunun ispatı olduğunu ifade etti.
Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olarak tutuldukları hücrelerin, normalde şu anda tabi tutuldukları ağırlaştırılmış müebbet hükmü infaz yönetmeliğinin hazırlanması ve kanunlaşmasından önce yapılan hapishane modellerindeki disiplin cezası infaz hücreleri olduğunun da altını çizdi Didem AKMAN. Şu anda tutuldukları hücrelerin normalde bir insanın ömür boyu kalacağı ve bunun için azami ihtiyaçları düşünülerek hazırlanan hücreler olmadığını ifade etti. Hapishane disiplin yönetmeliğine göre, bir tutuklu-hükümlünün, disiplin cezası infazında bile 20 günden fazla tutulamayacağı açıkça belirtilen hücrelerde böylesi bir infaz rejiminde tutulmanın kabul edilemez olduğunu belirtti. Örneğin, 1 saat havalandırma saati dışında 23 saat tutuldukları bu mevcut hücrelerin içinde sağlıklı bir yaşam için yürüyüş ve spor yapabilmeyi bırakın adım atmanın bile mümkün olmadığını ifade etti. Üç öğün yemeği yemeye mecbur bırakıldıkları bu hücrede bulaşıkları yıkayacak bir mutfak lavabosu bulunmadığından bulaşıkları aynı zamanda banyo olarak kullandıkları tuvalette yıkamak zorunda olduklarını, örneğin mutfak malzemelerini koyabilecekleri küçük bir dolabın dahi olmadığını anlattı. Bir insanın sağlıklı olarak yaşayabileceği bilimsel ve azami ölçüleri içermeyen bu hücrelerde ömür boyu tutulmanın hükümlüleri sağlıklı yaşatıp ömür boyu hücrede tutarak ceza infaz edilmesi amacını asla taşımadığını, aksine insanın yeterli koşulda hareket etmesine, hava almasına ve kişisel hijyenini muhafaza edebilmesine asla imkân tanımayan mevcut hücre koşullarında tutulmalarıyla kendilerinin adeta öldürülmek istenmelerine karşı direndiğini ve taleplerinin kabul edilerek daha insanca koşullarda, havalandırma sürelerinin artırılarak, kişisel hijyenlerinin ve sağlık için azami hareket edebilecekleri ceza infaz koşulların sağlanması için ölüm orucu yaptığını ifade etti.
Yukarıda aktarmaya çalıştığım koşullarda yaşayan ve yine yukarda aktarmaya çalıştığım düşünceleri ve talepleri doğrultusunda kendisini gördüğüm 17 Haziran 2020 itibariyle sürdürdüğü ölüm orucunun 120. Gününde olan, vasisi olduğum hükümlü Didem AKMAN’ın talebi doğrultusunda bu açıklamayı bilginize saygıyla sunuyorum. Sorunlarının yerinde dinlenip tespit edilerek taleplerinin resmi makamlarca kabul edilmesi için talep ettiği başvuruları avukatları ile de birlikte bu minvalde yapacağımızı da belirterek, tüm kamuoyunu ve halkımızı Didem AKMAN’ın yaşaması için talepleri ve mücadelesine destek olmaya davet ediyorum.
Vasisi Ali Sinan ÇAĞLAR”