HABER MERKEZİ– Devrimci 78’liler Federasyonu, ölümünün 47’nci yılında devrimci lider İbrahim Kaypakkaya’yı anarak, “İbrahimlerimiz, Hakilerimiz, Dörtlerimiz olmasaydı, bugün göğsümüzü geren ve yolumuzu aydınlatan direniş mirasımız olmazdı” açıklaması yaptı.
Devrimci 78’liler Federasyonu, Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP-ML) ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu’nun (TİKKO) kurucusu olan İbrahim Kaypakkaya’nın ölümünün 47’nci yılına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Federasyonun, “Yiğit, devrimci İbrahim Kaypakkaya’yı ve onun şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinin mayıs şehitlerini selamlıyoruz” başlıklı açıklamasında, Mayıs ayında yaşamını yitiren Türkiye devrimci ve Kürt özgürlük hareketi önderleri anıldı.
Açıklamada, halklara eşit, özgür, sosyalist bir gelecek vaadi için yaşamını yitirenlere söz verildiği vurgulanarak, “İbrahim’in, Haki’nin, Dörtlerin, Nurhak şehitlerinin kardeşleri olarak bizler, devrimcilerden bize kalanı, can pahasına bırakılanı daha da yükseltebilirsek, varlığımızın gerçek anlamına ulaşacağını, onlara işte o zaman yaraşacağımızı biliyoruz. Sorgu hücrelerinde inanmanın ve haklı olmanın verdiği o büyük cesaretle, dünya kalabalığını kuşanan yalnız bir yüreğin, köhnemişliğe ve zulme karşı verdiği büyük savaşın şiddetini sadece bir anlığına hesap edin” denildi.
Açıklamanın devamında, şu ifadelere yer verildi: “İşkencenin insan bedeninde büyük yıkımlar yaratırken, azmin ve kararlılığın o işkence tezgâhında yeniden doğuşunu, insan onurunu kuşatarak en yükseklere çıkarışını sadece bir anlığına düşünün ve o yüreğin devrimci enerjisini sadece bir anlığına hissedin… İçinizde giderek kabaran büyük bir coşku dalgası hissederseniz o Kaypakkaya’dır işte. Bir halkın ayağa kalkarak önlenemez bir sele, tufana dönüştüğü bir yürüyüşte Haki’yi görürsünüz, Dörtleri görürsünüz. O azman sel, o büyük duygu durumu onlardan size geçen ve kuşaktan kuşağa akacak olan en büyük mirastır. İşte o mirasa bağlılığın derin sevgisidir bizi farklı yerlerde dursak da bugün bir araya getiren.
12 Mart ve 12 Eylül faşizminin azgın saldırıları karşısında, bütün darbelerin, diktatörlüklerin, sarayların saltanatların karşısında; ülkenin bağımsızlığı ve halkların kurtuluşu için direnen güç; İbrahimlerin, Denizlerin ve Mahirlerin devrimci duruşuyla anlamını bulan çizgidir. Faşist saldırılara karşı direnen, iyinin ve doğrunun toplumsal vicdanı olan, haksızlığa ve zulme karşı adaleti halklar için ve halkların devrimci değerleriyle birlikte arayan, haklı olan biziz demenin gereğini haykıran İbrahimlerimiz, Hakilerimiz, Dörtlerimiz olmasaydı, halklarımızın sesi boğulmuş olur ve bugün göğsümüzü geren ve yolumuzu aydınlatan direniş mirasımız olmazdı.
VAROLUŞ MÜCADELESİ
Bu gün sokaklarda, işyerlerinde, mahallelerde halklarımıza, işçi sınıfına, gençliğe ve yoksullara azgınca saldırıyorlar. Karşı devrim güçlerini böylesine ürperten ve panik haline sokan bu meydan okuma var oluş mücadelesidir. Hayatın her alanında, ideolojide, siyasette, madende, evde, okulda, hücrede, zindanda, sokakta, meydanlarda, dağlarda, bıyıkları yeni terlemiş, derin bakışlı gençlerin, devrim duruşlu genç kızların, yeni olanı kazanmak için yola koyulan bu insanların gözü karalığında cisimleşen bir meydan okumaydı bu varoluş mücadelesi.
ÇÖZÜM DİRENİŞ ÇİZGİSİNDE
Denizleri ipe götüren egemenlerin iç korkusudur. Çünkü Denizler mahkemelerde, darağaçlarında, zindan hücrelerinde hep ürperten bir fırtına gibidir. Mahirleri Kızıldere’de bir dağ evinde top tüfek kurşun yağmuru altında katleden bu ürpertinin tufanlaşmış halidir. Ve tabii ki, İbrahimleri sorgu odalarında, dörtleri Diyarbakır zindanlarında kuşatan bu yıkılası düzenin geleceğinden ürken ve şiddete dönüşen vahşi özüdür. O vahşi öz bugün çılgınlık derecesinde halklarımıza ölüm, zulüm, yağma, bomba, yoksulluk, göçük, iş cinayeti yağdırıyor. Savaş yağdırıyor, yoksulluk yağdırıyor. Adeta son nefesini veren bir sistemin hezeyanlarıyla Kürt’e, emekçiye, gençlere, devrimcilere, bütün muhaliflere azgınca saldırıyor. Çözüm ise bir kez daha emperyalizme, faşizme, şovenizme, militarizme karşı devrimci direniş ve eylem çizgisinde yatıyor. Bize gerçek çıkış yolunu gösteren önderlerimiz işte bu yüzden hiç ölmüyorlar. İlk gün sıcaklığındaki gibi önümüze düşüyorlar, mücadelemizde yaşıyorlar.
ZULÜM DÜZENİNİ YERLE BİR EDİN
Ve bize sesleniyorlar; devrimciler bu zulüm düzenini, sarayı saltanatı yerle bir edin. Diktatörleri tarihin çöp sepetine yollayın. Her şeyin çok güzel olacağı günler için, Sosyalizm için mücadele edin. Yetti diyerek ayağa kalkın. Devrim için düşenler ölümsüzdür. Yaşasın devrim ve sosyalizm. Yaşasın Kürt ve Türk halklarının özgürlük mücadelesi. Gün gelecek devran dönecek, darbeciler hesap verecek.”