Dersim yerel seçim süreci birçok tartışmanın gölgesi altında gerçekleşti. Maçoğlu-HDP ikilemine sıkıştırılan ve gerçekliğinden büyük anlamlar yüklenen bu tartışmalarda hemen herkes bir saf belirleyerek kendi durduğu yere ve ideolojik-politik kimliğine göre sürece dair bir şeyler söyledi. Dersim’i, Dersim’de yaşananları bilen bilmeyen, tanıyan tanımayan herkesin bir sözü oldu. Öyle ki birçokları Dersim üzerinden kendi kafasındaki kalıplarla ve gerçekle örtüşmeyen fikirler üzerinden bir hesaplaşma içerisine girdi. Bu hesaplaşmada HDP’yi ve Kürt Ulusal Hareketi’ni hedefleyenler olduğu gibi Maçoğlu-TKP-SMF’yi hedefleyenler ve tabiri caizse içindeki yanlış fikirleri kusan birçok kişi ve kesim oldu. Oysa Dersim’deki seçim süreci birtakım gerçeklerin üzerine yükseliyordu ve seçimleri aşan bir tartışmanın konusuydu.
Seçimlerin sonuçlanmasının ardından Dersim merkezde TKP-SMF ittifakı; ilçelerin tümünde ise faşist düzen partileri CHP ve AKP belediyeleri kazanmış oldu. En başta söylenmelidir ki bütünde ortaya çıkan bu sonuç olumlu değildir ve birçok bakımdan tartışılmaya, ders çıkarılmaya muhtaçtır. Bu derslerden birisi Dersim halkının seçimlere yansıyan ve tercihlerine yön veren gerçekliktir. Yıllardır baskı, katliam ve sindirme politikalarının hedefindeki Dersim halkı, bu yerel seçimlerde devrimci-demokratik güçlerin ortaklaşması beklentisi içerisinde olmuş ancak bu yeterli düzeyde sağlanamamıştır. Dersim’de son yıllarda devrimci-demokratik politik güçlere ve halka karşı yoğunlaştırılan saldırılar, Dersim’in örgütlü dinamiklerini de zayıflatmıştır. Bu gerçekliğin üzerine devrimci-demokratik güçlerin yerel seçimlerde izlediği hatalı politikalar halkın iyi ya da kötü tercihine etki etmiştir. Kuşkusuz devletin kayyım tehdidi, dolaylı ve doğrudan müdahaleleri ve manipülasyonları da süreçte etkili olmuştur.
Dersim’de faşist düzen partilerinin güçlenmesi olumlu bir tablo değildir. Yine TKP üzerinden geliştirilmek istenen sosyal-şoven etki eleştirilmeye ve tavır geliştirilmeye muhtaçtır. Devletin Dersim yerel seçimlerinde kendi çıkarları, hedefleri ve seçim gerçekliğiyle örtüştüğü oranda faşist düzen partilerini öne çıkardığı, bunun ötesinde de ehven-i şer politikalar geliştirdiği ortadadır. Bu anlamda devlet Dersim’de hem asker ve polise dayanan oy gücüyle hem de doğrudan ve dolaylı müdahaleleriyle bir rol oynamış, seçimlere etki etmiştir. Devletin seçimleri aşan bir perspektifte Dersim’de temel hedefini devrimci silahlı mücadelenin ve bunun öznesi güçlerin tasfiyesi oluşturmaktadır. Bu hedef seçimleri de aşan bir gerçeklikte, son birkaç yıldır yoğun saldırılarla hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Ancak yerel seçimlerde ortaya çıkan gerçeklik bu tasfiye saldırısının fiziki bir tasfiye olmanın ötesinde Dersim’in devrimci ve ideolojik kimliğine de bir saldırının yoğunlaştırıldığını bir kez daha açık bir biçimde göstermiştir.
Devletin sosyal ve ulusal kurtuluş mücadelelerine karşı fiziki tasfiye saldırıları her dönem farklı yoğunluklarda sürmektedir. Ancak hakim sınıflar da bilmektedir ki fiziki tasfiye saldırıları dönemsel olarak başarılı olsa bile ideolojik kimlik ve devrimci çizgi tasfiye edilemediği durumda hakim sınıflara ve devlete karşı mücadele yeniden yükselmekte ve tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle Dersim yerel seçimleri devlet bakımından bu ideolojik tasfiye saldırısının da bir aracına dönüşmüş, devrimci-demokratik güçlerin yeterli bir birliktelik sağlayamaması fırsata dönüştürülmüştür.
Dersim bugün ciddi bir ideolojik saldırının hedefindedir. Devrimci, komünist güçlere ve Kürt Ulusal Hareketi’ne yoğunlaştırılan saldırılar, devletin seçim sürecindeki “Kaypakkaya, Partizan ve Mao” tahammülsüzlüğü bu saldırının görünen örnekleridir. Ancak daha temelde Dersim’de faşist düzen partilerinin ve sosyal şovenizmin geliştirilmesine dönük saldırılar bulunmaktadır. Faşist düzen partileri ve sosyal şoven yapılar karşısında gösterilen her zafiyet, onlarla her türlü yan yana geliş bu ideolojik saldırıya zemin sağlamaktadır. SMF’nin TKP ile seçim ittifakı Dersim’de TKP’ye ve taşıdığı sosyal şoven ideolojiye zemin sağlamış, devletin Dersim’de ehven-i şer gördüğü, devrimci mücadeleden azade zararsız bir “komünistliğe” kapı aralamıştır. Benzer şekilde HDP’nin “Batı”daki CHP politikası Dersim yerel seçimlerine de belli oranda etki etmiş, faşist düzen partisi CHP’nin meşrulaştırılmasına hizmet etmiştir.
Komünistler Dersim seçim sürecinde TKP üzerinden geliştirilmek istenen sosyal şoven etkiye ve halkta CHP’yi meşrulaştırmaya yarayan yanlış politikalara karşı açık ve net tutumunu ortaya koymuş, seçimlere endeksli dar grupçu politikaların Dersim’e ve Dersim halkına olumsuz etkilerine vurgu yapmıştır. Yerel seçimlerin ardından bu vurgunun daha güçlü bir biçimde yapılması, Dersim’de devrimci mücadelenin ideolojik olarak da tasfiye edilmesini amaçlayan reformist, Kemalist ve düzeniçi eğilimlere karşı mücadelenin yükseltilmesi gerekmektedir. Bugün işimiz düne göre daha zordur ve Dersim’de devrimci-demokratik güçler ciddi bir sınavla karşı karşıyadır. Bu sınavın en başta devletin çok yönlü saldırıları karşısında halkın örgütlenmesinde, devrimci mücadeleye yaklaşımda ve sosyal şovenizme karşı duruşta gerçekleşeceği ortadadır. Komünistler yerel seçimlerin ardından da Dersim’de devletin saldırıları karşısında devrimci-demokratik güçlerin birlikteliği ve dayanışması için çaba harcayacaktır. Ancak bu birliktelik ve dayanışma devrimci ilkeler etrafında şekillendiği, Dersim’e dönük ideolojik saldırılar karşısında net tutum alınabildiği oranda amacına ulaşabilecektir. Bunun için en başta dar grupçu anlayışlarla mücadelenin yükseltilmesi, reformist, düzen içi ve sosyal şoven ideolojilerle her türlü bağın ortadan kaldırılması gerekmektedir.