Bir kişiyi öldürmeden, ellerini açtığında duvarlara değecek kadar dar bir alanda yaşatmanın, diri diri mezara koymanın karşılığıdır Y tipi hapishaneler. Yüksek güvenlikli veya F tipi hapishanelerin kapasitesinin artırılmış hali olan bu hapishane modeli, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen tutsaklar, TMK suçları ve 5275 sayılı yasanın 9-3 maddesi uyarınca “tehlikeli” statüsünde olanlar yani özü itibariyle devrimci-yurtsever tutsakların toplumsal izolasyonu için inşa edildi.
Mimari olarak Y tiplerini F ve S tiplerinden ayıran özelliklerden biri F ve S tipi yüksek güvenlikli hapishaneler 2 katlıyken Y tipleri 3 katlı olarak inşa edilerek yer altı modül sistemi olarak gerçekleşmektedir. 12 metre kare civarında, kapıları gardiyanların inisiyatifi dışında merkezi kontrol ile açılan, tutukluların birbiriyle temasının engellenmesinin hedeflendiği ancak daha da ötesi güneş ve havayla temasın bile olmadığı bir tecrit yöntemi Y tipi hapishaneler. Özüyle de hapsettikleri siyasi tutsakların tüm yaşamdan ve siyasi mücadeleden tecrit edilmesi hedeflenmektedir. Örneğin Y tipi hapishanelerde havalandırmalar odaların önünde değildir. 3 katlı olan bu hapishanelerin ikinci katında havalandırma bölümü bulunmaktadır ve tutsaklar günün sadece 1 saati buraya götürülmektedir.
Çağdaş Hukukçular Derneği’nin hazırladığı raporda Y tipi hapishanelerden “tutsaklar hücre cezasında” iken bile kanuni düzenlemeye göre havalandırma hakkından 1 saat süre ile yararlandırılmalı ancak Y tipi hapishanelerde tutulan tutsaklar sürekli olarak disiplin cezası altındaymış gibi tutulmaktadır. Y tipi bu yönüyle kanuna aykırı olarak tutsakların havalandırma, hava alma hakkını kısıtlamaktadır. Ayrıca havalandırma mekanları sağlıksız şekilde tasarlanmıştır. Görüşme yapılan Antalya Y Tipi Hapishanesinde tutsaklar havalandırma alanını “Hitler’in Fırını” gibi diyerek tarif etmektedir. Havalandırma alanının hücreyle doğrudan bağı olmadığı için yağmurdan, güneşten korunacak herhangi bir yer bulunmamaktadır. Örneğin, tutsak havalandırma süresi içinde tuvalet ihtiyacı için hücreye geri dönmek isterse tekrar havalandırmaya çıkarılmamaktadır” diye geçmektedir. Ve rapor içeriği de dahil bu izolasyon için tutsakların direncini kırmak adına gardiyanların tutsaklara “artık teksiniz” şeklinde fiziksel şiddet dışında sık sık psikolojik şiddet uygulandığı da bilinmektedir.
Adalet Bakanlığının sitesinde yer alan verilere göre, 14 adet Y tipi hapishane ile 22 adet “yüksek güvenlikli” adında hapishane bulunmaktadır. Yüksek güvenlikli ismi altında yapılan hapishanelerin de Y tipi mimarisinde olduğu düşünüldüğünde son dönemde 36 adet Y tipi hapishane açıldığı görülmektedir. 2019’da 26, 2020’de 23, 2021’de 32 ve 2023’te 19 hapishane inşa edilirken 2025 yılı tahmini bütçe planında da 8 tane daha inşa edilmesi beklenmektedir. Bugün bu hücrelerdeki ısrarın nedeni siyasi tutsakların örgütlülüklerini parçalamak, dirençlerini kırmak, iradelerini zayıflatmak ve böylece teslim almaya çalışmak olduğunu biliyoruz. Dünden bugüne; cunta hapishanelerinden Ulucanlar’a varıncaya dek disiplin ve hücre cezaları, baskı ve yasaklar, işkence ve katliamlar, tecrit genelgeleri, sağlığın bile tehdit aracı yapıldığı uygulamalar yaşanmıştır ancak buna rağmen siyasi tutsaklar teslim alınamamıştır.
F ardından S ve Y tipi hapishanelerle örgütsüzleştirilmeye çalışılan tutsaklarla yoksul emekçi halk da hedeflenmektedir. Dolaysız olarak toplumsal muhalefetin ve bunun içinden yeşerecek devrimci iradenin gözdağı halindedir. Ve kapitalist emperyalist tekellerin uşağı egemenler sefalete mahkûm ettiği halk kitlelerini şoven ve dinci politikalarıyla birleştirmeyi istemekte bu tecritin insanlık onuruna yakışır olduğunu sindirtmekte, kimi kesimlerce “devlet az bile yapıyor” zeminiyle faşist saldırılarını normalleştirmektedir. Ve toplumdan izole ettiği devrimci-yurtsever tutsakların aileleri de bu çemberin içerisindedir. “Örgüte finans desteği” adı altında yaşlı ve hasta tutsak ailelerini zindanlarına hapsetmekte, iç içe geçmiş direniş halkalarını kırabileceğini zannetmektedir ki infaz yakmalar da buna dahildir.
30 yılı aşkın süreyle hapsettiği devrimci- yurtsever tutsakların infazını yakarak daha fazla hapsederse iradesini kıracağını düşünen AKP-MHP tarafından Meclis’e getirilip, her iki partili vekillerin oylarıyla kabul edilen yönetmelikle infazını tamamlamış hükümlülerin “iyi halli olup, olmadıklarını” değerlendirmek üzere hapishanelerde İdare ve Gözlem Kurulu oluşturulmuştu. Bu kurullar ise 1 Ocak 2021’den itibaren koşullu salıverme şartları oluşmuş hükümlüleri “iyi halli” olup olmadıkları hususunda değerlendirmeye tabi tutmaya başladı. Kendilerini doğrudan mahkeme yerine koyan bu kurullar, aldıkları kararlarda birçok tutsağın tahliyesini engellemeye devam ediyor ki bunlar içerisinde verilecek örneklerde “iyi görünmüyor” ifadesi bile gerekçe gösterilebiliyor.
Egemenlerin krizleri derinleştikçe devrimci tutsaklar saldırıların hedefi oluyor. Emperyalist politikalarla teslim alınamayan devrimci tutsaklar yeni saldırı yöntemleriyle tecrit edilmek isteniyor. Üretimden ve devrimci yaşamdan, yani komple yaşamdan koparılmak istenen devrimci tutsaklar dört duvar arasında yaşamı ilmek ilmek örmeye devam edecektir. Biz devrimciler, demokratlar, tutsak aileleri ve insanlık onurunu savunan herkes bu tecrit politikalarına karşı birleşmeli ve mücadele etmeliyiz. Devrimci tutsakların baş eğmeyen, teslim alınamayan iradelerini sahiplenmeli, seslerine ses katmalıyız!