DDSB asgari ücretle ilgili bir açıklama yayımlayarak işçi ve emekçileri sömürü düzenine karşı mücadele etmeye çağırıyor.
Devrimci Demokratik Sendikal Birlik (DDSB) İstanbul’un birçok semtinde çalışmalarını sürdürürken asgari ücretin işçi ve emekçilerin lehine belirlenmediğini anlatıyor. DDSB tarafında yayımlanan ve dağıtımı yapılan açıklamanın tam hali şu şekilde:
NORMALLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILAN ASGARİ ÜCRET ADINDAKİ SEFALET ÜCRETİNE KARŞI, İNSANCA YAŞAM ÜCRETİ İÇİN; BİRLEŞELİM, ÖRGÜTLENELİM, MÜCADELE EDELİM!
Türkiye genelinde asgari ücretin tespitine ilişkin “pazarlıklar” sürüyor. Asgari ücreti belirleme tiyatrosunun oyuncularının göstermelik söylemleri her gün yaygın medyada karşılık buluyor ancak, yıllardır deneyimlediğimiz gibi oyun, aynı oyun. Asgari ücret, Anayasa ile tanımlanmış, iş kanunu ve bu kanun gereği uygulama yönetmeliği çerçevesinde yasal altyapısı tamamlanmış bir niteliğe sahiptir. Özetle ülke genelinde çalışanlara verilecek en düşük ücreti tanımlamaktadır. Yasa gereği Asgari Ücret Tespit Komisyonunda belirlenmekte ve ilan edilmektedir. Komisyonun oyuncuları ise 5’i Çalışma Bakanlığı bürokratları, 5’i patron temsilcisi (Türkiye İşverenler Sendikası, TİSK) ve 5’i de işçi temsilcilerinden (en çok üyeye sahip TÜRK-İŞ) oluşan 15 kişidir.
Güncel asgari ücret enflasyon, dolar, altın, temel gıda ve yoksulluk sınırı gibi ekonomik göstergeler ile kıyaslandığında halen sefalet ücretinden öteye gidememektedir. Rakamlarla aldatmayı, yandaş basın ile kitleleri manipüle etmeyi iyi bilen hükümetler, işçilere yoksulluk ve sefaletten başka bir şey vaat etmiyor. Daha dün yaşanan Tokat’taki seyyar bir satıcının zabıtalarca seyyar el aracının zorla el konulması sonucu emekçi bir kardeşimiz kendini yakmak zorunda bırakıldı. Öte yandan Urfa’da bulunan Özak Tekstil işçilerine içinde diyanetin de taraf olduğu işçilere karşı gösterilen baskı, yıldırma işçilerin durumunu açıkça anlatıyor. İşçilerin haklarına yönelik sınırsız gasp valilik, kolluk gücü vb. eliyle yürütülüyor. Bunların tek nedeni var o da başta asgari ücretin ve kötü ekonominin doğurduğu yoksulluk koşulları ve de işçilerin bu koşullarla artık yaşayamadıkları ve tüm bu duruma karşı insanca yaşam ve hakları için mücadeleyi tercih etmesidir.
● Türkiye Avrupa’da en düşük asgari ücretin uygulandığı 5’inci ülkedir.
● Bugün en büyük işçi kenti İstanbul’da ekmek 8-10, simit 12-15 TL bandında satılmaktadır. Kasım ayı araştırmalarına göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani AÇLIK sınırı 14.025 TL.!Asgari Ücret neden önemli?
Asgari ücret işçilerin alacağı en düşük ücret olması bir yana, ücretli çalışan tüm işçilerin ücretlerinin belirlenmesinde temel gösterge olması noktasında önemlidir. Yani emekçilerin tüm ücret belirlenmesinde bu ücret esas alınmaktadır. Yani bizlerin tüm yaşam kalitesini-çalışma koşullarını en dip fiyattan belirleyen temel ücretin dayanağıdır. Asgari ücret ne kadar düşük tutulursa patronlar o kadar fazla kazanır. İşçiler ancak ayakta kalıp ertesi ay işe gidebilecekleri kadar karın tokluğu ücreti verilir. Bizi layık gördükleri yer tam da budur.Peki biz işçiler ne yapmalıyız? Eğer işçiler örgütlü değilse işçiyle patron arasındaki mücadelede patronlar ve onlara göre şekillenen hükümetlerin istediği oranda asgari ücret tespit edilir. İşçi sınıfı ve sendikaların bu tabloyu değiştirmesinin yolu örgütlenmekten geçmektedir. Bu bağlamda insanca yaşama yetecek asgari ücret masada değil; fiili meşru mücadele ile belirlenir. Eğer işçiler-emekçiler, işsizler, kayıt dışı çalışanlar, göçmen işçiler dayanışma içinde olmaz ise ve birlikte hareket etmez ise hakları için fabrikada, sokakta, mahallesinde örgütlenmez ise bu SÖMÜRÜ ÇARKI devam edecektir. Kendini yakan seyyar satıcı kardeşimiz gibi olmamak için direnişi seçip bize bu yaşamı layık görenlere, sömürenlere, emeğimizi gasp edenlere karşı MÜCADELE yolu tek aydınlık ve adil yoldur.
Bu sebeple birleş, örgütlen, asgari yaşama diren!