HABER MERKEZİ- DDSB, (Devrimci Demokratik Sendikal Birlik) kölece çalışma koşullarına karşı direnişe geçen ve sonrasında tutuklanan 3. Havalimanı işçileriyle dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı. DDSB’nin çağrısı şöyle:
“Biz havalimanı değil Firavun’a piramit inşa ediyoruz.”
Kölece çalışma ve yaşam koşullarını abartıya yer bırakmayacak şekilde anlatan bu sözler 3. Havalimanı inşaatında çalışan bir işçiye ait. Devlete olan vergi borçları yüzünden Mısır’ın her yanından toplanarak piramitlerin inşasında çalışmaya zorlanan köylülerin ve yine kırbaç altında çalıştırılan esir kölelerin yaşadıklarıyla kurulan bu benzerlik boşuna değil! İnşaat işçileri de tıpkı piramitleri inşa eden işçiler ve köleler gibi inşaatın yapılacağı yerlerde toplanıyor, insanlık dışı koşulların hüküm sürdüğü şantiyelerde yaşıyor, ağır ve yoğun çalışma şartları altında sömürülüyor, iş cinayetlerinde can veriyor.
Firavun’un taş bloklar üzerinde yükselen görkemli mezarı gibi güç ve iktidar devşirmenin prestijli sembolü haline getirilen 3. Havalimanı projesi de işçilere sadece kölece çalışmayı, yaşamayı ve ölmeyi vadediyor.
İşçi sınıfına dayatılan modern kölelik koşullarının piramitlerin taş blokları altında ezilen bedenleri, kırılan kemikleri hatırlatması, ölümleri normalleştirmesi kaçınılmazdır. İşçi sınıfının sahip olduğu ağır çalışma koşulları, sömürü biçimleri, maruz kaldığı katliamlar, baskı ve devlet terörü bu hatırlatmayı haklı çıkarmaktadır. Zira yaşadığımız ülke gerçekliği madenlerde can veren işçilerin göçük altından çıkarılmadığı, katliama sesini yükselten madencinin yerlerde tekmelendiği, işçilerin asansörle birlikte 32. kattan yere çakıldığı, grevlerin, direniş ve mücadelelerin yasaklandığı, işçi ve emekçilerin baskı ve devlet terörüyle sindirilmeye, susturulmaya çalışıldığı bir tabloya sahiptir. Burjuva feodal sistemin egemenliğinde işçi ve emekçilere yöneltilen sadece aşağılanma, sınırsız sömürü, baskı ve devlet terörü olmaktadır.
Kristalize olmuş haliyle en prestijli projelerinden birisi sayılan 3. Havalimanı şantiyesinde bu gerçekliğin bir kez daha ortaya çıkmış olması önemlidir. 3. Havalimanı inşaatında çalışan işçilerin mücadelesi tam da bu kölece çalışma ve yaşam koşularının, iş cinayetlerinin vardığı dayanılmaz boyut karşısında gelişmiş, sınıfının biriken öfkesini isyana dönüştürmüştür. Çalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesini, iş cinayetlerinin önüne geçilmesini isteyen inşaat işçileri karşılarında kölelik koşullarının yaratıcılarını bulmuştur.
İşçilerin ileri sürdüğü insani talepler, sorunların çözülmesi için başlattığı direniş, egemen sınıflar cephesinde korku ve panik havasını fazlasıyla geliştirmiştir. İşçi sınıfının, tüm baskı ve sindirme politikalarına rağmen egemen sınıfların en prestijli projesinde direnişle ortaya çıkması korkuyu bir kez daha ayaklandırmıştır. İnşaat işçilerinin direnişine yönelen saldırıya bu sınıfsal korku yön vermiş, aynı zamanda projenin patronu olan devletin bütün faşist baskı ve zorbalığı devreye sokulmuştur.
Devletin faşist baskı ve zorbalığının bu düzeyde işlevlendirilmesi ekonomik kriz koşullarıyla, ekonomik yıkıma uğrayacak emekçi sınıfların gelişen mücadelesiyle yakından ilgilidir. 3. Havalimanı işçilerinin devletin faşist baskı ve terörünün hedefi olması, patronların işkenceli sorgularına maruz kalması, gözaltı ve işsizlikle tehdit edilmesi, öncü işçilerin, sendikacıların tutuklanması bir bütün işçi sınıfına gözdağı ve sindirme mesajı oluşturmaktadır. Mevcut kriz koşulları, yaşanan ekonomik “çöküş” egemen sınıfları gelişen her mücadeleyi çaresizce ezmeye zorunlu bırakmaktadır.
İNŞAAT İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİ “TUTSAK” ALINAMAZ!
İnşaat işçilerinin kölece çalışma ve yaşam koşullarına karşı başlattığı direniş aynı zamanda işçi sınıfının gelişen mücadelesinin ayak seslerini dosta, düşmana ulaştırmıştır. İnşaat işçilerinin mesajı yalın ve net olmuştur. Ulaştırılan, sömürünün en ağır biçimlerine, kölece çalışma ve yaşamaya, iş cinayetlerine karşı mücadele çağrısı, örgütlenme mesajıdır. Bu mesaj ekonomik yıkımın, yoksullugun, işsizlik ve geleceksizliğin kuşatmasına alınan işçi ve emekçilere mücadele direnci taşıyacak, fiili ve meşru direniş çizgisinin gelişip güçlenmesine esin kaynağı olacaktır.
İşçi sınıfının irili ufaklı mücadelesinin inşaat işçilerinin direnişiyle ulaştığı boyut sınıf hareketinin önümüzdeki dönem boyunca güç toplayacağına, kitle hareketlerinin gelişeceğine işarettir. Kıvılcımın ilk tutuştuğu yer olan şantiyeler, işçi sınıfının önemli bir kesimini oluşturan inşaat işçileri gelişen bu sınıf hareketinin parçası olmaya devam edecektir.
Egemen sınıfların en prestijli projesinin fazlarından başlayan direniş bu nedenledir ki faşist baskı ve zorbalıkla, gözaltı ve tutuklamalarla susturulmaya, teslim alınmaya çalışılmaktadır. İnşaat işçilerinin hapishanelerde, şantiyelerde, iskelelerde, vinçlerde sürecek mücadelesine sınıf dayanışması temelinde güç vermek faşist baskı ve zorbalık karşısında sınıfı cesaretlendirmek, yaratılmak istenen korku dağını aşmak her zamankinden önemlidir.
İşçi sınıfının en insani talepler için giriştiği mücadele faşist baskı ve zorbalıkla terbiye edilmeye, korkuyu güncel tutsun diye ülkenin her yanına inşa edilen hapishaneler tehdit olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Gezi’de yıkılan korku duvarlarının işçi sınıfının direnğenliğiyle bir kez daha yıkılması egemen sınıfların gizleyemediği tek korkusu durumundadır.
TUTSAK İNŞAAT İŞÇİLERİNİ VE MÜCADELELERİNİ SAHİPLENELİM!
“İnşaat İşçilerinin mücadelesi ‘tutsak’ alınamaz, haklı talepleri yargılanamaz” şiarını yükseltmek, tutsak inşaat işçilerine özgürlüğü için mücadele etmek işçi sınıfına yönelen saldırı dalğasını karşılamada hayati önemdedir. İşçi sınıfının direncini güçlendirecek, sınıfın dinamiklerini ve mücadele isteğini artıracak her çalışmayla birleşerek tutsak inşaat işçilerinin özgürlük talebini büyütmeliyiz. Onlar; sömürü hapishanesinin tutsakları olmadıklarını taleplerini duyurarak, direnişe geçerek göstermeye çalıştı. Bizler de çalışma hakları gaspedilerek hapishanede tutsak edilen inşaat işçilerinin özgürlüğü ve çalışma hakları üzerinden sesimizi yükseltmeli, sömürünün hapishanesinde uslanmayanların kapatıldığı duvarları yıkmak için mücadele etmeliyiz.
Tutsak inşaat işçilerinin özgürlüğünün, çalışma haklarının gaspedilmesi karşısında yükselteceğimiz şiarlar tutsak işçileri sahiplenmenin en somut göstergesi olacaktır. Tutsak inşaat işçilerinin özgürlük talebinin güçlü şekilde haykırılması, saldırının yeni gözaltı ve tutuklamalarla sürmesinin önüne geçecek, işçi sınıfının mücadele dinamiklerinin zayıflatılmasını engelleyecektir. En başta inşaat işçileri arasında yükseltilmesi gereken bu taleplerin geniş işçi ve emekçi kitlelerle buluşması, güçlü bir sese ve mücadeleye dönüşmesi sağlanmalıdır. İşçi sınıfının, emekçi yoksul kesimlerin, işsizlerin, sendikaların, meslek örgütlerinin, devrimci demokratik kesimlerin “Tutsak inşaat işçilerine özgürlük” şiarı etrafında birleşmesi, mücadeleye yönelmesi en başta tutsak işçilere moral ve direnç taşıyacak, işçi sınıfına ise güven aşılayacaktır.
3. HAVALİMANI İŞÇİLERİ YALNIZ DEĞİLDİR!
3. HAVALİMANI İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİ
MÜCADELEMİZDİR!
DEVRİMCİ DEMOKRATİK SENDİKAL BİRLİK