Senin için yazılacak o kadar çok şey var ki, ama insan nerden başlayacağını bilemiyor. İlk olarak nasıl başlasam, nasıl bir giriş yapsam diye düşündüm. Önce “yazamam” dedim, sonra “ne yazsam ki” diye sordum kendime. Çünkü seni anlatmaya ne cümleler yeter, ne zaman, ne kitaplar… Ama yazmalıydım, çünkü bu bizim görevimizdi. Yoldaşların olarak bizler, sizleri anlatmalıyız ki, insanlar sizleri tanısın, o kısacık yaşamlarınıza nasıl da büyük ve güzel sevdalar sığdırdığınızı öğrensinler. Seninle yaşadığım, beni çok etkileyen bir anımı anlatmak istiyorum: Bir gün yoldaşlarla beraber ma-hallede gazete dağıtımına çıkmıştık. Kendi aramızda belirleyerek, binalara girip çıkmaya başladık. O zaman senle ben bir gruptuk, diğer yoldaşlar ise başka bir gruptu. Bizler binalara girip çıkmaya başladık.
Biz de Kara Kız’la başka bir binaya girdik, yanımızda bir yoldaş daha vardı. Daha sonra binadan çıktık, elimizde gazete bitmiş ama diğer binaya giren yoldaşlar daha binadan çıkmamıştı. Biraz bekle-dik, gelirler dedik. Kara Kız o sırada her zamanki gibi hemen bir sigara yaktı. Aradan bir yarım saat geçti ne gelen var ne giden… Kara Kız, o sırada oturduğu yerden bir fırladı: “Yoldaş ben merak etmeye başladım yoldaşları, bu binaya biz de girelim. Bu böyle olmayacak” dedi. “Tamam” dedik yanımdaki yoldaşla, “ama önce bir sakin ol!” Hep beraber binaya doğru yöneldik. Binanın giriş kapısına vardık zilleri çalacaktık ki binadan bir amca çıktı, “hayrola gençler, birine mi baktınız?” dedi. “Evet arkadaşlarımız bu binaya girdi, daha çıkmadılar. Biz de onlara bakacağız” dedik. Amca, “hayır giremezsiniz” dedi “siz kimsiniz?” Kara Kız gür sesiyle “biz Partizancıyız, İşçi-Köylü gazetesi dağıtıyoruz. Yoldaşlarımız da bu binaya girdi daha çıkmadılar” dedi. Amca ikna olmadı, “hayır giremezsiniz” dedi. “Benim yoldaşlarım bu binaya girdi. Ben de girip onlara bakacağım! Kimse buna engel olamaz” dedi. Tam bu sırada binadaki yoldaşlar dışarı çıktılar: “Nerdesiniz?” diye sorduk. “Sohbete dalmışız, kusura bakmayın” dediler. Tabii ki Kara Kız o tedirginliğin verdiği durumla yoldaşları epey bir fırçaladı. Ama onları kıracak bir tarzla değil ama biraz sert! O da onları düşündüğü ve onlar için telaşlandığı için…
Kara Kız, senin içindeki o bitmez tükenmez yoldaşlık sevgisi, senin için yoldaşların deyince akan suların durması, onları canından öte sayman…
Yoldaşlık çok zordur, bu yüzden senin yerin hep ayrı olacaktır! Siz rahat uyuyun Ferdi ve Çiğdem yoldaşlar! Bize bıraktığınız bayrağı size layık bir şekilde taşıyacağız. Uğruna düştüğünüz dava davamızdır.
(Bir Yoldaşı)