HABER MERKEZİ- İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyada gerçekleştirdiği 853. hafta eyleminde 12 Eylül AFC’si sonrası işkencede katledilen ve kimsesizler mezarlığına gömülen Süleyman Cihan için adalet istedi.
Saat 12.00’de paylaşılan videoda komisyon üyesi Sebla Arcan’ın sunumuyla ilk sözü Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan aldı. Ardından Süleyman Cihan’ın gözaltına alınmasına tanık olan Hasan Hüseyin Çatalkaya konuştu. Avukat Mihriban Kırdök’ün dava dosyası hakkında aktarımından sonra adli tıp uzmanı olarak TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı konuştu. Basın metnini ise Cumartesi İnsanı Yasemin Bektaş okudu.
PEK ÇOK TANIĞA RAĞMEN “MEÇHUL KİŞİ” YALANI
Kayıp davalarında zaman aşımı gerekçesiyle katillerin cezasızlık zırhıyla korunduğunu belirten Bektaş Süleyman Cihan’ın katledilmesi konusunda şunları söyledi:
“31 yaşındaki iki çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi ve İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı.
29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne’den İstanbul’a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul’a yaklaştığı sırada beş kişilik sivil bir ekip tarafından durduruldu. Yolcuların kimliklerini kontrol eden ekip, Cihan’ı gözaltına alarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Çok sayıda tanık beyanına göre Cihan burada aylarca işkence gördü.
Emniyet ve savcılığa başvuru yapan aileye oğullarının gözaltına alınmadığı söylendi. Aile ve avukatlarının ısrarlı arayışı, Cihan’ı şubede işkencede gören tanıkların çıkarıldıkları mahkemelerde ısrarla mahkeme heyetine “Süleyman Cihan’a ne oldu?” sorusunu yöneltmeleri sonucunda önce Cihan’ın çatışmada öldüğü iddia edildi. Bu iddiayı destekleyecek hiçbir veri bulunamayınca bu sefer de Cihan’ın gözaltına alındığı günün ertesi günü, yani 30 Temmuz’da yer gösterme esnasında altıncı kattaki boş bir daireden kendisini atarak intihar ettiği öne sürüldü.
Oysa Cihan’ın otopsi raporundaki veriler onun altıncı kattan atılmadan önce öldürülmüş olduğuna dair önemli veriler içeriyordu. Ayrıca olayla ilgili hazırlanan rapor 30 Temmuz 1981 tarihliydi ama Cihan’ı o tarihten sonra aylarca emniyette gören çok sayıda tanık vardı.”
Pek çok tanığa rağmen Süleyman Cihan’ın “meçhul kişi” kaydıyla kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü belirten Bektaş ısrarlı bir çabayla Cihan’ın mezarı bulundu.
KATİLLER CEZASIZLIK ZIRHIYLA KORUNDU
Bektaş, Süleyman Cihan’ın katillerinin cezasızlık zırhıyla korunduğu süreci şöyle anlattı:
“Gerçek bu kadar ortadayken İstanbul Sıkıyönetim Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada Süleyman Cihan’ın öldürülmesi, kaybedilmesi ile ilgili suçu aydınlatma ve failleri yargı önüne çıkartma hedeflenmedi. Aksine bu insanlığa karşı suçu intihar olarak göstererek failleri kurtarma amaçlandı. Dosya delilere, tanıklara rağmen takipsizlik kararı ile kapatıldı. Kapatma kararına yapılan itirazlar da reddedildi.
Dosyanın canlandırılması için çaba gösteren aile ve avukatları 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Süleyman Cihan’ın işkencede öldürülmesi ile ilgili ek deliller sunarak isimlerini verdikleri fail ve sorumlular hakkında şüpheli sıfatıyla kamu davası açılmasını talep etti. Ek delillerden biri de, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı rapor oldu. Bu raporla Cihan’ın ağır işkenceye maruz bırakıldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürüldüğü kayıt altına alınmış oldu.
Sürüncemede bırakılan dosya güvenilir kanıtlar ve tanıklar olmasına rağmen, bizzat savcılığın Cihan’ın işkence ile öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı. Bilinen fail ve sorumlular bir kez daha korundu.”
Süleyman Cihan ve tüm kayıplar için adalet istemeyi sürdüreceklerini belirten Bektaş “154 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi.