İSTANBUL- Cumartesi Anneleri eylemlerinin 696. haftasın 12 Eylül AFC’si döneminde gözaltına alınan ve işkencehanelerde kızıl direniş çizgisini yükselterek ölümsüzleşen TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi Marksist Leninist) 2. Genel Sekreteri Süleyman Cihan’ın akıbetini sordu.
Saat 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda başlayan eylemde ilk olarak Av. Sezgin Tanrıkulu konuştu. 37 yıldır adalet arayışının sürdüğünü belirterek, aradan geçen sürede ÖYM, OHAL ve sıkıyönetim gördüklerini, bugün de OHAL’in olağanlaştığını, yargının sözde ve talimatla çalıştığını belirten Tanrıkulu, “Umudumuzu parlamentoda değil ama bu meydanlarda çoğaltacağız” ifadelerini kullandı.
Tanrıkulu’dan sonra sözü yine 12 Eylül AFC’si tarafından gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren aldı. Eren yaptığı konuşmada tarih boyunca katledilenlere sahip çıkılması durumunda bu kadar bedel ödenmeyebileceğini ifade etti. 12 Eylül’den bugüne faşizmin giderek arttığını, bugünün 12 Eylül karanlığından beter olduğunu söyleyen Eren, kayıplar için adalet aramaya devam edeceklerini kaydetti ve destek çağrısını yineledi.
FAİLLER BİLİNİYOR, ANCAK YARGILANMIYOR
Cihan ailesi adına Ahmet Cihan söz alarak 12 Eylül kayıplarından Süleyman Cihan’ın bir mezarı olduğuna ancak birçok kişinin hâlâ kayıp olduğuna dikkat çeken Cihan, faillerin bilindiğini ancak yargılanmadıklarını ifade etti. Bu kişilerin korunduklarını vurgulayan Cihan yargı sürecini anlattı. Bu süreçte dosyaya bakan savcıların sürekli değiştiği, dosyada genellikle hiçbir işlem yapılmadığı, son savcınınsa Cihan’ın işkenceyle katledildiğini kabul etmesine karşın zaman aşımı kararı verdiğini hatırlattı.
Konuşmaların ardından basın açıklaması Av. Gülseren Yoleri tarafından okundu. Açıklamada Süleyman Cihan’ın gözaltına alınıp kaybedilmesi şöyle anlatıldı:
“31 yaşındaki 2 çocuk babası Süleyman Cihan İstanbul’da yaşıyordu. Sosyalist kimliği nedeniyle 12 Eylül Askeri darbesinin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı. 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne’den İstanbul’a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul’a yaklaştığı sırada sivil bir ekip tarafından durduruldu. Otobüsten indirilerek gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.”
SAHTE BELGELERLE KATLİAMIN ÜSTÜ ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILDI
Durumdan haberdar olan ailesinin polis ve askeri savcılığa yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığı ve 23 kişinin poliste işkencede gördüğüne dair tanıklığına karşın Cihan’ın gözaltına alındığının reddedildiği belirtilen açıklamada, 85 gün süren ısrarlı arayışın sonunda Süleyman Cihan’ın ağır işkence sonucunda öldürüldüğü ve kimliği bilinmesine rağmen Zindanarkası Mezarlığı’na “meçhul kişi” olarak defnedildiği gerçeğine ulaşıldığı söylendi. Bunun üzerine gözaltına alındığının kabul edildiği ifade edildi. Buna göre düzenlenen sahte belgede, gözaltına alınan Cihan’ın yer göstermek için götürüldüğü bir apartmanın 6. katından atlayarak intihar ettiği iddia edilirken, tanık beyanlarına göre işkencede öldürülen Cihan’ın kapısı kırılarak girilen metruk bir binadan atılarak intihar süsü verildiği belirtildi. “Bu gerçekler Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın, olaydan 21 yıl sonra dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı raporla da kanıtlandı” ifadeleriyle süren açıklamada, 2012 yılında tekrar savcılığa başvuran ailenin Cihan’ın katledilmesinden sorumlu olanların isimlerini vermesine karşın dosya üzerinde bir gelişme yaşanmadığı kaydedildi. Açıklama, katillerin yargılanması talebiyle sona erdi.
Son olarak Cizre ve Yüksekova’daki kayıp yakınlarının hâlâ eylem yapamadığına dikkat çekildi ve kayıp yakınlarının avukatı Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden 138 hafta geçtiği hatırlatıldı.