ÇKP 20. Kongresi: Sosyal Emperyalizme Gerilen Sosyalizm Perdesi

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle “]

Geçtiğimiz günlerde sosyal emperyalist Çin’i kumanda eden revizyonist geleneğin temsilcisi olan bugünkü ÇKP’de 20. Kongre gerçekleştirildi. Bu kongre ile bir kez daha Deng Şiaoping çizgisi tescillendi. Şi Cinping önderliğinde revizyonist fikirlerin kapsamlı bir şekilde geliştirildiği iddiasıyla ve bunun hayata geçirilmesine yönelik yeni bir rota oluşturuldu.

Mao önderliğinde gerçekleşen Demokratik Halk Devriminin devamında Parti içerisinde yuvalanmış komünizm düşmanı burjuva kliklerin ve bunların fikirlerinin açığa çıkarılarak bunlarla mücadeleyi de kapsayan iki çizgi mücadelesinin sıkı ve bilinçli bir şekilde işletildiği bir süreç yaşanmıştır. Bu fikirleri taşıyan, uygun koşullarda devrime ve Parti’ye saldırıya girişecekleri bilinen “kapitalist yolcular” ile mücadele, sınıf mücadelesinin devrim sonrası aldığı esaslı biçim olarak nitelendirilmiş, Büyük Proleter Kültür Devrimi gibi nitel açıdan MLM’yi ileriye taşıyacak yeni süreçler örgütlenmiştir. Mao’nun ölümünden hemen sonra gerçekleşen bir darbeyle Çin’de sınıf mücadelesinin yönü burjuvazi lehine dönmüş, Komünist Parti içerisinde çöreklenmiş bulunan revizyonist burjuva sınıf temsilcileri tarafından komünist hareket yolundan çıkarılmış ve geri dönüş süreci başlatılmıştır. Hızlı biçimde emperyalist kapitalist kutba entegre olma adımları atılmış, Çin devrimini gerçekleştirerek zincirlerini parçalama yolunda dev adımlar atan Çin işçi ve emekçileri burjuvazi için hızlı bir şekilde ucuz işgücü kaynağına dönüştürülmüş, ülke kaynakları barbarca talana açılmıştır. Bu kapitalist restorasyon sürecine Deng Şiaoping liderlik etmişti. Deng revizyonizmi bugün dahi Çin sosyal emperyalizminin temel politik ideolojik yönelimini temsil etmektedir.

Çin, 2000’li yıllar ile birlikte emperyalist pazar çekişmesinde ciddi bir alan tutmaya başlayan, tedarik zincirinin en önemli halkalarını elinde tutan, sermaye yoğunlaşması ile birlikte ihracatında da Batılı emperyalistler seviyelerinde yer tutmaya başlayan bir emperyalist ülke olmuştur. Bugün de emperyalist çekişmenin başat aktörlerinden biri olma hattında ilerlemektedir. Son yıllarda verdiği cari fazla ile Almanya’yı dahi geride bırakan Çin, ABD’den sonra en çok cari fazla veren ülke konumundadır. Bu ekonomi ve sermaye yoğunlaşması ile dünya pazarında daha fazla yer edinmeye çalışmakta, böylece başta ABD olmak üzere emperyalist rakipleri ile daha sert bir mücadele dönemine girmektedir. Aynı zamanda MLM’ye saldırılarını da artırmakta, açık bir revizyonist burjuva çizgisi olan, komünist harekete düşman Deng çizgisi sosyal emperyalist Çin’in şimdiki gerici liderliği tarafından da boyutlandırılarak takip edilmektedir.

Son olarak 16-22 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen ÇKP 20. Kongresinde bu, bir kez daha en güçlü biçimde ortaya serilmiştir. Emperyalist çekişmenin gittikçe sertleştiği bir zeminde ve koşullarda gerçekleşen bu kongrede, alınan kararlar gerilimin artarak ilerleyeceğine işaret etmektedir. Yakınlarda gerçekleşen bir NATO zirvesinde NATO’nun Çin’i “tehdit” olarak görüldüğünün resmi ilanı, Çin sosyal emperyalizminin de eşdeğer bir ton tutturmasına olanak vermiştir. Onlar gibi açıktan bir tehditten söz edilmese de geçmişte Hong Kong ve Makao gibi bölgelerin kaderi için dile getirilen “bir ülke iki sistem” politikasının, Tayvan gibi tarihsel ihtilafın sürdüğü alanlar için benimsenmiş temel yönelimin devam ettirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu kararlarla sergilenen tutum Asya-Pasifik’te emperyalist çekişmenin ileri süreçte derinleşerek devam edeceğini göstermektedir. Şu an dünya çapında sürmekte olan krizin ve Ukrayna’nın işgali sebebiyle Rusya ile yaşanan gerilimin ağır faturası şimdilik bu alanda kaçınılmaz olarak geniş çaplı olacak bir gerilimin göze alınamamasına neden olmaktadır. Ancak emperyalistler arası çelişkilerin keskinleşiyor oluşu, bu alanda da patlamaya her an açık bir dinamit olduğunu göstermektedir. Burada güçlü bir gerilim potansiyeli söz konusudur. Keza gerçekleşen kongrede de güvenlik ve savunma başlığının geniş bir yer tutması Çin sosyal emperyalizminin, diğer emperyalistlerle daha sert bir çekişmeye hazırlandığını göstermektedir. Ayrıca kongrede Deng dönemindeki kapitalist restorasyon sürecinin “reform ve dışa açılma” sloganı 20. Kongre vesilesi ile yeniden vurgulanmış, ilk dönemlerde kapitalist restorasyona ve Demokratik Halk Devriminden geri dönüşe işaret eden bu slogan bugün yine gerici politikaların ilanı olmaktadır. Dışa açıklık politikası Çin sosyal emperyalizminin pazar alanlarına daha geniş bir biçimde nüfuz etmesini, sermaye ihracı yolu ile daha fazla uşak yaratılmasını, diğer emperyalistlerle daha etkin pazar ve çıkar mücadelesi yürütülmesini ifade etmektedir. Reformdan kastedilen ise tüm politik, askeri, ekonomik sistemiyle Çin’in emperyalist pazar çekişmesine daha elverişli şekillendirilmesini ve işçi emekçilere yönelik daha fazla baskıyı ifade etmektedir. ÇKP 20. Kongresi bu şekillenişin resmi bir programa dönüştürülmesini temsil etmektedir.

Ailesinin Kültür Devrimi esnasında karşı devrimci faaliyetlerde bulunduğu bilinen Şi Cinping bir revizyonist kliğin temsilcisi olarak, 2012 itibari ile ÇKP içindeki diğer revizyonist klikler ile etkili ve sert bir mücadele yürütmüştü. Bu durum son olarak 20. Kongre’de de sürmüştür. Önceki ÇKP sekreteri Hu Jintao’nun etkili bir figür olduğu bir başka revizyonist grup olan Komünist Gençlik Ligi kliğinin yönetimde neredeyse hiçbir etkisi kalmamıştır. Hu Jintao’nun 20. Kongre’den zorla çıkarıldığı görüntüleri uluslararası basına yansıtılırken bunun söz konusu çekişmenin bir yansıması olduğuna dikkat çekilmiştir. Kongreden çıkarılan Hu Jintao’nun kongreyi başka ama kapalı bir yerden izlediği görüntüleri yayımlandı. Böylece ÇKP yönetimi iddialara yanıt vermiş oldu.

Bir diğer dikkat çekici husus ise, Şi Cinping tarafından son yıllarda Marksizm ve sosyalizm vurgularının artırılmış olmasıdır. Yoğunluğu artan bu söylemler ve Deng Şiaoping döneminde getirilen yönetim ve siyasal yapıya dair kimi teamüllerin ortadan kaldırılmış olması Şi liderliğinin kimi Batılı burjuva çevrelerden bilinçli bir biçimde Mao ile kıyaslanmasına neden olmaktadır. Ayrıca kendisinin ve çevresinin de bu konuda özel bir çabası olduğu gözlenmektedir. Buna karşın o gerçekte Çin emekçi halkının yeniden devrimci komünist fikirler etrafında örgütlenmesini engellemek adına halk düşmanı ve gerici fikirlerini detaylı bir programa dönüştürme çalışmalarını temsil etmektedir.

Aynı zamanda ÇKP içinde 20. Kongre ile birlikte “Şi Cinping Düşüncesi” kavramı oluşturulmakta revizyonist öğretiler bu ad altında pazarlanmaktadır. “Çin tipi modern sosyalizmin inşası” şeklindeki bir kılıf ile pazarlanan bu “düşünceler” eski revizyonist fikirlerin tekrarından fazla bir şey içermemektedir. Ancak kastedilen Çin sosyal emperyalizminin tüm siyasal, sosyal ve kültürel yapısını, emperyalist karakterine adapte edebilmektir. Yani Şi tarafından MLM’ye yapılan her vurgu ve komünizmin ustalarından Mao ile kıyaslanması bir revizyonist saldırı içeriğindedir. Buna istinaden yine geçtiğimiz aylarda Çin’de ÇKP önderliğinde Dünya Marksist Siyasi Partiler Forumu düzenlenmiş, bu forumda konuşan Şi, “Marksizm 21.yüzyılda yeniden diriliştedir, o sebeple bu teoriyi zamana uygun hale getirmeliyiz” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Burada sosyal emperyalizmin liderliğinin vurguladığı aslında kendileri açısından bir tehlikenin yeniden vuku bulmaya başladığıdır. Dünya çapında tüm sınıfsal çelişkilerin derinleşme eğiliminde oluşu, emperyalist kapitalist sistem tarafından, her ne kadar şu anda geri düzeyde olsa da halkların MLM etrafında örgütlenerek mücadeleyi yükseltme eğilimi olarak da algılanmakta ve kendileri açısından önlem alma ihtiyacı duymaktadırlar. Şi’nin açıklamalarında bu vurgu temeldir. Güncel koşullara ayak uydurmakla kastedilen MLM’nin daha fazla tahrif edilmesi, Çin halkı ve dünya halkları üzerindeki Mao etkisinin kırılmak istenmesidir.

Şi Cinping ve sosyal emperyalist Çin’in dümeninde bulunan revizyonist ÇKP tarafından revizyonizme yeni bir biçim kazandırılmaktadır. Bu biçim esasta Deng geleneğinden bariz bir farkı olmamasına rağmen, aldığı yeni biçim ile MLM’ye karşı daha cüretkâr bir biçimde sahneye sürülmektedir. Mao Zedung’un başta dünya işçi sınıfı olmak üzere dayanağı devrimci kitleler iken Şi Cinping ve avenesinin dayanağı Çin’in bilumum gerici ve yozlaşmış burjuvalarıdır. Mao Zedung’un ışığı doğudan yükselmiştir, Şi Cinping’in güneşi batıda batan güneştir. 20. Kongresinde ÇKP Maoizmi çiğneyen yeni kararlar almıştır. Böylece onlar devrimci kitlelerin ayakları altında ezilmeye de karar vermişlerdir…