HABER MERKEZİ- Burjuva-feodal medya aracılığıyla Ankara’daki cemevi saldırıları üzerinden Devrimci Gençlik Dernekleri (DGD) hedef gösterildi. Devrimci Gençlik Dernekleri bir açıklama yayımladı.
Dün akşam saatlerinden itibaren burjuva-feodal medyada cemevlerine dönük saldırıların devrimcilerin komplosu olduğu propaganda ediliyor. Devrimci Gençlik Dernekleri yaptığı açıklamayla bu saldırı ve hedef göstermelere yanıt verdi.
“Alçakça yalanları boşa çıkaracağız: AKP, suçlarını devrimcilere yıkmanın peşinde!” başlıklı açıklamanın tamamı şöyle:
“30 Temmuz günü Ankara’da 3 tanesi Cemevi olmak üzere 6 ayrı Alevi kurumuna 45 dakika içerisinde, neredeyse eş zamanlı denilebilecek saldırılar düzenlendi. Saldırılardan sonra ise AKP medyası saldırıyı hiçbir delile dayanmadan derneğimizle ilişkilendirmeye çalışıyor.
“Açıkça söylüyoruz: AKP medyasının yazdığı hikaye baştan aşağı yalandır, tutarsızlıklarla doludur ve “saldırgan” olduğu iddia edilen bahse konu şahısların da derneğimizle herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.
“Polisin ve AKP medyasının ürettiği yalanlarla derneğimizi hedef alması bizzat saldırının faillerinin hedef şaşırtma girişimidir ve saldırının ardından kamuoyunda AKP iktidarına karşı büyüyen tepkiyi boşa çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu açıdan derneğimize yönelik yalanlara karşı hukuki süreç başlatacağımız bilinmelidir.
“Aleviler yüzyıllardır baskı görmekte, inançlarını özgürce yaşayamamaktadır. Eşit yurttaşlık ve adalet talepleri bilinçli şekilde görmezden gelinmekte; yıllardır devlet tarafından sistemli bir asimilasyon politikasıyla sünnileştirilmeye çalışılmaktadır. Bu ülkede halka karşı işlenen bütün suçlarda olduğu gibi Alevilere yönelik baskı, saldırı ve katliamlarda her zaman devletin parmağı olmuştur. Maraş’ta, Çorum’da, Malatya’da, Gazi Mahallesi’nde ve Sivas’ta; Alevilere yönelik gerçekleşen her saldırı egemen güçler tarafından organize edilmiş ve hayata geçirilmiştir.
“Biz bu yalanlarla ilk kez karşılaşmıyoruz. 1955 6-7 Eylül saldırıları sırasında Demokrat Parti iktidarı tarafından organize edilen çeteler Rumları hedef almış ancak saldırının ardından iktidar basınında çıkan “Komünistler yaptı” haberlerinin ardından gerçek suçlular değil ilerici ve devrimci aydınlar tutuklanmıştı. Maraş ve Çorum katliamlarının ardından saldırılara karşı direnen devrimci güçler, Sivas Katliamı’nın arkasından Aziz Nesin, Gazi ve Ümraniye Katliamı’nın arkasından ise saldırılara karşı direnen mahalle halkı suçlu ilan edilmiş, 2011 yılında Balyoz kumpas davasında yargılanan korgeneral Ziya Güler’in THKP-C üyesi olduğu bile iddia edilmişti. Kirli tarihleri gösteriyor; suçlular da hedef şaşırtanlar da her zaman aynıdır.
“Halkımız devrimci gençleri tanımaktadır!
“Halka karşı işlenen suçları devrimcilerin üzerine atmak bir devlet geleneğidir. Devrimci Gençlik Dernekleri’ni bütün ülke tanımaktadır. Biz Alevilere yeni bir Maraş Katliamı yaşatmaya çalışanlar karşısında Çorum barikatlarında direnenlerin yoldaşlarıyız. Biz eşitlik ve özgürlük için her bedeli göze alıp mücadele eden, emekçileri dinleri, dilleri ve kimliklerini kullanarak birbirlerine düşman edenlere karşı “birleşmeye çağıran devrimcileriz. Bizim tarihimiz tertemizdir, hedef gösterenlerin tarihi ise kan kokmaktadır. Sivas Katliamı’nın faillerini milletvekilliğiyle ödüllendiren, Alevi katillerinin avukatlarını bakan yapan bir iktidarın bu kez Ankara’da suçüstü yakalanıp hedef şaşırtmaya çalışması bu açıdan bizleri şaşırtmamıştır. Yalanlarla ve komplolarla ilk kez karşı karşıya kalmıyoruz. Bizlere bu yalanları atanlarla bir mücadelenin içindeyiz; bu mücadelenin adı sınıf mücadelesidir. Üretilen yalanlara bakıldığı zaman görülecektir ki bu mücadelede sadece güçlerimiz değil değerlerimiz de karşı karşıya gelmektedir. Halkımıza güveniyor, mücadelemize inanıyoruz. Faşist rejimin provokasyonlarını ve yalanlarını boşa çıkaracak; yalanların gerçekler karşısında galip gelmesine engel olacağız.
“Son olarak devrimci, demokrat, yurtsever ve ilerici kamuoyunu uyarmak istiyoruz. Devrimci bir örgütlenmenin bu şekilde hedef alınması tesadüf değildir. Yakın gelecekte AKP eliyle organize edilecek daha geniş çaplı saldırı ve provokasyonlar için bir ön alma ve hedef şaşırtma hamlesi ve olası bir seçim sürecinde bu türden saldırıların 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 sürecinde olduğu gibi artarak devam edeceğinin göstergesidir. Bu nedenle bu ve benzeri girişimlere karşı ciddiyetle yaklaşılmalıdır.
“Yoldaşlarımıza çağrımızdır!
Yalanların ve saldırıların hedefi olmamız hiçbir zaman tesadüf olmadı. Mücadele ettiğimiz güçler biz büyüdükçe karşımıza daha büyük yalanlar, provokasyonlar ve saldırılarla çıkacak. Bu gibi saldırılarla 53 yıllık tarihimiz içinde çok karşılaştık, bu karanlığı memleketten silip atana kadar da karşılaşmaya devam edeceğiz. Bu açıdan Mahir’in 1971’de Mülkiye’de Dev-Genç’lilere söyledikleri bugün de geçerli olmaya devam ediyor:
“Önümüzdeki günlerde Dev-Genç üzerinde önemli oyunlar dönecektir. Bir yanda pusuda bekleyen oportünizm, öte yanda da karşı-devrimin yoğunlaşan saldırısı. Ne var ki, bütün bunlar, eğer üstümüze düşen görevleri yerine getirirsek bertaraf edilemeyecek şeyler değildir. Varsın, saldırılar üstümüzde yoğunlaşsın. Doğru devrimci çizgide gelişen hangi hareket, dünyanın neresinde serbest bırakılmıştı ki”.
Mahir’den bu yana bu durum değişmemiştir: Biz doğru işler yaptıkça daha çok büyüyecek ve büyüdükçe de daha alçak yalanlarla muhatap olacağız. Bunlara hazır olmalıyız.
“Yine de herkes bilsin ki bu saatten sonra hiçbir provokasyon AKP’nin halkı mahkum ettiği yoksulluğun ve işlediği suçların üzerini örtemez. Gençlik artık değişim istiyor. Devrimci Gençlik Dernekleri de bu süreçte üzerine düşeni yapacak; gençliğin eşitlik ve özgürlük mücadelesini sokaklarda ve üniversitelerde büyütmeye devam edecek!”