Ülke somutunda üretim ilişkilerinin ağırlıklı küçük-burjuva niteliği, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerde buna göre ve buna uygun bir şekilleniş yaratmaktadır. Küçük-burjuva üretim parçalıdır, istikrarsızdır ve dardır. Bu nesnelliğe, işçi ve emekçilerin buna uyumlu şekillenişi eşlik etmektedir. Böylesi geri düzeyde üretim ve ortaya çıkardığı toplumsal-siyasal ilişkiler, sınıf bilincine erişmede, sınıf mücadelesine girişmede en büyük engellerden biridir. Üretimdeki parçalı hal, istikrarsızlık ve darlık, işçinin-emekçinin yaşamında da tutarsızlıklara ve ufku dar “bakış açısı”na; bu dar “bakış açısı”nın yol verdiği sosyal-siyasal geriliklere götürmektedir. İşçi-emekçi, iş yaşamında olduğu gibi sosyal ve siyasal yaşamda da tutarsızdır ve dar bir çemberin içine hapsolmuştur. Sınıf bilinci gibi mücadele ve örgütlenme bilinci de enternasyonal duyguları da dardır, gelgitlidir ve kütleşmiştir. Pratik eylemi de bunu yakından seyreder.
Geri üretim tarzıyla güçlü bir şekilde bağlı olarak başka bir nesnel durum daha ortaya çıkmaktadır. Sınıf (ya da halk) hareketi olduğu iddialı küçük-burjuva hareketlerin çok çeşitliliği ve bunların da kendi içinde çok renkliliği; bu tür bir üretim düzeyinin sosyal-siyasal sonuçlarıdır. Bu tür hareketlerin nesnel zemini, toplumsal yapının kendisinden başka bir şey değildir. Bu hareketler, işçi sınıfı ve emekçilerin belirli bir kitlesine reformist, revizyonist, oportünist ve bütün burjuva ideolojik yanılsamaları taşıyabilmektedir. İşçi sınıfı ve emekçilerin, sınıf bilincine, proleter mücadele ve proleter örgütlenmesiyle erişimin de geçici ama geciktirici bir engel olmaktadırlar. Bu mahiyetleri nedeniyle, işçi sınıfı ve emekçiler içerisine doğru salınan bu tür burjuva sızmalar, ülkedeki geri üretimle birlikte, işçilerin ve emekçi kitlelerin proleter devrimci mücadelelerinde önemli ayak bağlarından birisini oluşturmaktadır.
Komünist partiler bu toplumsal yapıdan tümüyle izole değildir. Komünist partiler ve örgütsel yapıları, mücadele yürüttükleri ülkelerdeki işçi sınıfının, köylülüğün ve diğer küçük-burjuva toplumsal yapılarla ilişki ve etkileşim halindedir. Aynı zamanda komünist partiler, ülkenin bütün bir sınıfsal-siyasal şekillenişinin, ideolojik-politik eğilimlerinin uzağında değildir; tam da onların içerisinde yaşamaktadır. Dolayısıyla komünist partiler, kendi ideolojisiyle buluşan işçi sınıfını olduğu gibi, küçük-burjuva sınıf ve akımları da ülkenin bütün bir yaşayan gerçeğini de ideolojik-politik olarak etkileme ve aynı anda onlardan etkilenme alanı içerisindedir. Komünist Partisi’nin saflarında da bu yapılardan et, kemik, kan ve “ruh” vardır.
Bu durumda, ülke somutundaki geri üretimden doğan, işçi sınıfına-emekçilere ve onların yaşayışına ve düşünüşüne şekil veren parçalı ve istikrarsız hâl; işçi-emekçileri dar bir “bakış açısı”na sevk eden bu hal, Komünist Partisi’nin saflarında da vücut bulur. İşçi-emekçiler, Komünist Partisi saflarına da bu istikrarsızlığı, darlığı, tutuculuğu vs. taşır. Öte yandan küçük-burjuva sınıf ve tabakalardan, bu sınıf ve tabakaların hareketlerinden gelenler, ideolojik yanılsamalarını; reformist-revizyonist-oportünist çizgiyi, beraberlerinde Komünist Partisi örgütlülüklerine de taşır. Küçük-burjuvazinin kendinde barındırdığı ve beraberinde devrimci-komünist sıralara taşıdığı burjuva lekeler, sınıf mücadelelerinin ve onun bağrındaki komünist partilerinin önünde, devrim sorunundan kopmayan bir sorun olmuştur. Komünist Partisi’nin varlığını koşullayan ve zorlayan sınıflı toplum yapısı devam ettiği sürece, proletaryanın iktidar sorunu güncelliğini koruduğu sürece, içeride de sınıf mücadelesi varlığını sürdürecektir. Dolayısıyla KP içerisinde proleter çizgiyle küçük-burjuva çizginin tüm alanlardaki kesintisiz mücadelesi güncel bir sorun olmaya devam edecektir. Bu meseleyle mücadelede MLM’nin sağlam rehberliğine ve teorik donanım, kolektif birikim, pratik-örgütsel tecrübe açısından dopdolu bir tarihsel mirasa sahibiz.
Komünist Partisi saflarında belli ölçüde bugünlerde beliren görece kimi zaaflar nelerdir? Günümüzde KP’nin varlık gösterebildiği mücadele alanlarında ve örgüt-kitle çeperinde olumlu yönde büyük bir gelişme ve genişleme yaşanmaksızın, ideolojik-politik ve örgütsel alandaki küçük-burjuva karakterde sorunlarla karşı karşıyayız. Saflarda yaşanan kimi sorunları burada derleyip toparlamaya çalışırsak; komitelerin niteliğini yeterince yükseltememe, önderlik ve kolektif gelişim düzeyini yükseltememe, karşılaşılan politik-örgütsel sorunları kavramama ve çözüm üretememe, politik-örgütsel alandaki gelişmeler-özgünlükler karşısında değişememe, yenilikleri takip edip onun gerektirdiği gibi yeniden uyarlayamama, uygulamada kararlı-inisiyatifli ol(a)mamayı ilk sıralarda sayabiliriz. Yine bu sorunlardan ayırt edilemeyecek olan teoriye, politikaya, devrim ve parti sorunlarına, yoldaşların sorunlarına, yaşamlarına ilgisizlik; riske girmeyi göze almayan bir küçük-burjuva devrimci tarz; Komünist Partisi’nin uzlaşmaz devrimci çizgisine karşı ayak direme; devrimi güçlü ve herkesten fazla istemede zayıflık; önderlikle, savaşla ve savaşın sorunlarıyla zayıf ilişkilenme… Öne çıkan bu ve başka küçük-burjuva karakterde sorunların yaşandığı yer neresi ve sahipleri kimlerdir diye bakıldığında; yönetici düzeydeki örgütlerden başlayarak alan ve yerel örgütlenmelere, partili yoldaşlardan militan yoldaşlara kadar uzandığı görülmektedir. Bu yapının başta örgüt gerçekliğinde; kitle-parti-örgüt çalışmasında, çalışma tarzında; komünist ve devrimci kişiliğinde, yaşamında, düşünsel ve pratik eyleminde; burjuva-bürokrat tarz, kendiliğindenci önderlik öne çıkmaktadır veya militan gerçekliğinde iddiasızlık, edilgenlik hayat bulmaktadır. KP’nin politik-örgütsel ya da askeri yöneliminde, somut koşulların somut tahlili üzerinden yürümeme ya da pratiğe uygulanabilir olma özelliği taşımama gibi bir sorunu yoktur. Öte yandan sistem gerçeği ve ülke somutunu dogmatizmden uzak ele alma yetkinliğine sahip bir önderlik gerçekliği de vardır.
MÜCADELE-KOPUŞ-SIÇRAMA DEVRİMCİ DİYALEKTİĞİYLE ATILIM YA DA UZLAŞMACI-BARIŞIK-REFORMCU KÜÇÜK BURJUVA YOLUYLA ADIMLAMA!
“… Eğer, proletaryanın ileri unsurları, Marksist-Leninist ideoloji ve küçük burjuvaziden gelen Parti üyelerinin orijinal ideolojisi arasında kesin ve keskin bir hat çekmezlerse ve ciddi ve sabırlı bir tutumla onları eğitip onlarla mücadele etmezlerse, onların küçük burjuva ideolojisini yenmek olanaksızlaşacak ve üstelik bu üyeler, sonunda proletaryanın öncüsünü kendi düşündükleri şekilde biçimlendirmeye çalışacaklar ve önderliği ele geçirerek Partiye ve halka zarar vereceklerdir.” (ÇKP Kısa Tarihi, Umut Yayımcılık, s. 27)
Kendisine yaşam alanı oluşturmaya çalışan, ideolojik temelli küçük-burjuva şekilleniş ve tarz; KP’nin sınıf mücadelesine ait görev ve sorumluluklarını yerine getirme yönlü güçlü istek ve adımlarının önünde durmaktadır. Bu sorun, önderliği ve önderliğin seferber edeceği proleter öğeleri, ivedilikle kesin bir mücadeleye çağırmaktadır. Bu kapsam ve merkezde bir mücadelenin yakıcılığını hissetmeyenin de bir an önce hissetmesi gerekmektedir. Yarım asırlık tarihte, her beş-on yılda bir önemle gündeme yerleşen sorunları, ne yazık ki yine aynı önem ve düzeyde gündemimize almak zorundayız. Mevcut hali kanıksamadıkça, dilimizi ağrıyan dişimizden çekmemiz de mümkün değildir. Aynı zamanda mücadelenin dümdüz hep yukarı doğru seyreden bir yol izleyeceği gibi idealist-metafizik yaklaşımlara düşerek, bu sorun karşısında bıkkınlık, yılgınlık gösterecek de değiliz. Komünist iddiada olanlar, sayısız kez düşman saldırılarına göğüs germeleri gerektiğinin bilincinde oldukları gibi, içeride de küçük-burjuva ögelere karşı sayısız kez mücadele yürütmek zorunda olduklarının, bu yolun çetin ve uzun bir yol olduğunun, bu mücadelenin yüksek ve ileri bir bilinç, dayanıklılık gerektirdiğinin bilincindedirler.
İzlenecek yol, kolektifimizin donanımında mevcuttur. Çekincesiz, kaygısız, güçlü bir cüret ve hamleyle, küçük-burjuva şekilleniş ve tarzla mücadele-netleşme ve kopuş eksenli devrimci diyalektik yola girilmelidir. Göz göre göre, yürek sızlaya sızlaya içinde bulunulan uzlaşıdan, küçük-burjuvaziye tahammül edilen sınırlardan çıkılmalıdır. Ancak böylesi çetin bir mücadeleyi bugünden yarına bütünlüklü olarak başlatmak hiç de kolay olmayacaktır. Yine tüm organların bu mücadele ekseninde harekete geçmesi hazırlık ve zaman gerektirecektir. Belli bir siyasal olgunluk veya örgütsel olgunluk olmadan da mücadele sağlıklı yürümeyecektir. Bu zorluklar görmezden gelinemez. Ne var ki işe bugünden başlanmadığında da böylesi bir yeterliliğe ulaşmak mümkün olamayacaktır. Bu mücadelenin yaklaşımı ve yöntemi, önceden de işaret edilmeye çalışıldığı gibi; zorlukları görerek, uzun soluklu olacağını göze alarak; ağırlıklı bir şekilde mücadelede sabır ve esneklik göstermeye meyilli olarak; sübjektif ya da tekdüze bir bilgilenme ve tartışmanın kırıcı-yıkıcı sekter tutumundan uzak kalarak şekillendirilmelidir.
Birlik-mücadele-daha yüksek bir birlik ilkesinden hareketle, mücadelede ikna temelinde düzelme ve kazanım sağlamanın tek amaç edilmesi gereği iyi anlaşılırsa, yaklaşım ve yöntemlerde doğru yol kolaylıkla bulunacaktır. Ancak “sabır ve esnekliğin” değişip dönüşüme istekli olanlar ve bunun için samimi çaba harcayanlar için gösterilmesi gerektiği; “işi zamana yaymanın” ancak belli bir sistemde ve disiplinde mücadele koşullarının oluşması durumunda bir anlam taşıdığı unutulmamalıdır. Sekter olmayalım diye liberal olmak, düzelteceğiz derken küçük-burjuvaziyle uzlaşmak-barışık yaşama uyum sağlamak, kazanım uğruna mücadele etmek değildir. Burada kazanan sadece küçük-burjuva çizgi olacağı açıktır. Ve en önemlisi de, önümüzdeki görev ve sorumluluklar, şekli örgütsel birliktelikler içinde; küçük-burjuvaziyle barışık-uzlaşık bir arada yaşayarak; sorunun zamanla kendiliğinden düzeleceğini umarak yerine getirilemez. Ancak bu çizgi mücadelesinden çıkan bileşenin örgütsel birliğinin yanında, ideolojik-politik birlik ve bütünlüğü ile sıkı çalışma disiplini ile görevlerimiz layıkıyla yerine getirilebilir.
Bu mücadelenin ikinci ayağını da alttan gelen yoldaşlara kapı aralanması oluşturmalıdır. Önder yoldaşın söylediği gibi, devrim için savaşacaklar her zaman için vardır ve var olacaktır! Ama bu kararlılıktaki insanlar, saflardaki küçük-burjuva yapı ve tarzın ürünü olarak asla sahneye çıkmayacaktır. Özelikle son süreçte öne çıkan politikleşmeye-askerileşmeye açık militan yoldaşların attığı adımlar cesaret vermelidir. Daha ileri ve kararlı bir mücadeleyle yoldaşların adımlarına karşılık verildiğinde, küçük-burjuva tarza karşı güçlü bir mücadele işareti verildiğinde ve bununla beraber kararlı yoldaşlara Komünist Partisinin kapıları açıldığında, teşvik edildiklerinde, ortaya çıkacak potansiyel göz önüne alınmalıdır. Kolektifin arızalı örgütlü yapısının, alttan gelen dinamizmin aşısına çok ihtiyacı vardır ve bu imkanı da vardır. Bu imkan açığa çıkarılmalı; hedefli, planlı ve sistemli olarak geliştirilip, büyütülmelidir.
Son olarak bir özet geçmek gerekirse söylenebilir ki; Komünist Partisinin ileriye doğru adımlamadaki güçlü isteğine ayak bağı olan nitelikli örgütlenmedeki bazı eksiklikler ve zaaflar, örgütlenmelerin kolektif gelişimi ve işleyişindeki bazı eksiklikler ve hatalar, proleter düzeyde önderleşmeye ve militanlaşmaya ket vuran zaaflar ve teorik-siyasal yetmezlikler ve daha önceden de sayılan bir dizi sorunlar; başta Komünist Partisinin örgütlü yapısına, kadro ve militan yapısına yönelmesi ve bu yapıdaki sorunlu yanlarla, hatalı çizgilerle mücadele-netleşme-kopuş ekseninde bir yola girmesini gerektirmektedir. Böylece hatalı anlayışlardan kendisini arındırması mümkün olabilecektir. Eksikliklerin ve yetmezliklerin doğru tespiti ve bunların giderilmesi de ancak bu mücadele içerisinde ve sonucunda mümkün olabilecektir.
Aynı şekilde, bütün yoldaşlar kendi gerçekliğinden; kendi önderlik veya kadro veya militan gerçekliğinden yola çıkarak bir mücadele içerisine girmeli ve bu mücadeleye kendisini sorgulayarak başlamalıdır. Kendindeki doğruları ve hataları, eksikleri ve olumlu yanları tespit etmeye çalışmalı; kendisinde proleter çizgiyi hakim hale getirmenin mücadelesini güçlü, sürekli ve istikrarlı bir biçimde vermelidir. Olabilecek en yüksek düzeyde ideolojik-politik-örgütsel veya askeri uyanıklığı sağlayarak; kendisinde devrimci dinamizm ve canlılık adına ne varsa ona saldıran, onu kemiren küçük-burjuva ideolojisinin ölü ruhlarına karşı her an atakta olmalıdır. Zaaf ve eksiklerimize karşı cesurca yaklaşımımız bizi kendi gerçeğimize ve genel anlamda sınıf mücadelesinin gerçeğine, onun yasalarına ve ilkelerine ve mücadele yöntemlerinin, mücadele araçlarının doğru ve etkin kullanımına hızlıca götürecektir. Bunu başarabilen bir Komünist Partisi, bu mücadeleye açık olan her bir yoldaş, bugün durduğu yere fark açabilir. Ya da bunu başarabilenler başaramayanlara fark açacaktır.
*Bu yazı Yeni Demokrasi Gazetesi’nin 26 Kasım 2020 tarihli 75. sayısından alınmıştır.