HABER MERKEZİ- Türk-İş ve Hak-İş Genel Merkezlerini ziyaret eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin yaptığı açıklada “1 Mayıs ancak özgürlüğün olduğu yerde kutlanır. Özgürlüğün olmadığı ülkelerde, kapalı toplumlarda, kapalı rejimlerde 1 Mayıs kutlanmaz. Resmi devlet törenine dönüşür. Burada sivil bir törendir” dedi.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın örgütlü iş yerlerine “mavi bayrak” verilmesi önerisini desteklediğini söyleyen Bilgin, “Örgütlenmenin özgürce gerçekleşeceği iş yerlerinde işverenlerin de işçilerin de niteliklerini ortaya koyması açısından bir çeşit ‘mavi bayrak’, ‘beyaz bayrak’ örneklerini verdi. Anlamlı bir şey olur, sembolik bir şey olur” ifadelerini kullandı.
ATALAY: SORUNLARI SAYIN BAKANIMIZA İLETTİK
Ergün Atalay ise görüşmede temel sorunları ele aldıklarını, 1 Mayıs’la ilgili taleplerini ve işçilerin isteklerini ilettiklerini söyledi. Atalay “Sorunlarımız var mı? Bir sürü sorunumuz var. KİT’lerin meselesi var, geçici işçi var, sözleşme var. Bu sorunlarla ilgili başlıklarımızı Sayın Bakanımıza ilettik. Sayın Bakanımız bizle ilgili aşağı yukarı 30 senedir bu işin içinde. Genel müdürlük yaptı, hocalığı, mesleği esas işi bu çalışma ile ilgili. Biz çalışanların sorunlarını bu dönem çözemezsek bir daha hiç çözemeyeceğimizi ifade ettim” diye konuştu.
BİLGİN HAK-İŞ’İ ZİYARET ETTİ
Daha sonra Hak-İş Genel Merkezi’ni ziyaret eden Bilgin şu açıklamaları yaptı:
“1 Mayıs demokrasiyle özdeş bir kavramdır çünkü 1 Mayıs aynı zamanda demokrasi mücadelesidir. 8 saat sınırlaması işçilerin, emekçilerin taleplerinin gerçekleştiği bir düzenlemedir. Demokrasinin olmadığı hiçbir ülkede 1 Mayıs’ın anlamı yoktur”
“Sendikalar bir anlamda demokrasinin çatısı altında varlık gösterirler. İşçi hareketleri ise demokrasinin olduğu yerde varlık gösterirler. Aynı zamanda demokrasinin inşa edilmesine katkı yaparlar. Türkiye’nin demokrasisi ancak emekle bütünleştiği zaman gelişir. Bunun bir başka yönü de toplumsal barıştır. Toplumsal barış, emekle sermaye arasında, devletle emek ve sermaye arasında kurulan bir anlayışla, mutabakatla yükselir. Bunu demokrasi içinde gerçekleştirdikçe Türkiye’nin ekonomik gelişmesi de hızlanacaktır. Ekonomik gelişme, sosyal gelişmeden ayrı düşünülemez. Ayrı düşünüldüğü zaman orası ancak bir baskı rejimine dönüşür.”