Tekirdağ Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan B/S/H, Arçelik gibi beyaz eşya tekellerine üretim yapan Pas South fabrikasında sendikalaşma mücadelesi veren işçilerin 19’u işten çıkarıldı. Petrol-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçilerin direnişi fabrika önünde 30 günü aşkın süredir devam ediyor. İşçilerle çalışma koşullarını, sendikalaşma ve işten atma saldırısı sürecini konuştuk.
Yeni Demokrasi: İş yerinde yaşadıklarınızı ve sendikal sürecinizi anlatır mısınız?
Arzu: “Daralmaya gidiyoruz” dediler, bizi işten attılar. Kışın doğalgazı kapattılar ve bizi soğuklarda titreyerek çalıştırdılar. İş olmadığında bizi izne gönderdiler. Ancak izni biz istediğimiz için yapıyormuşuz gibi gösterdiler. Bize kâğıt imzalattırdıkları için bunu da ispatlayamıyoruz.
Ödediklerim dışında benim şu an içeriye 150 saat borcum var. İçeride çalışan ve dışarıda bizlerle beraber direnişte olan çoğu arkadaşım da bu durumda. Borçlandırmadan ötürü pazar mesailerine mecbur bırakılıyorduk. Yasal olmadığı halde yaptıkları bu borçlandırmadan kaynaklı izin alma gibi bir lüksümüz de yoktu.
Yönetim değişti biz de bunu fırsata çevirerek sendikal çalışma başlattık. Bir önceki yönetimde e-devlet şifrelerimiz alınarak sendikalı olup olmadığımız kontrol edilmişti. Yönetim değişir değişmez arkadaşlarımız sendika çalışmasını başlattılar.
YD: Sizi borçlandırdıklarından bahsediyorsunuz. Bu kısmı biraz açabilir misin? Nasıl yapıyorlar?
Arzu: Biz Arçelik ve Beysaş’a çalışıyoruz. Bu firmalardan iş az geldiğinde işçilerin çok az bir kısmını çalıştırıyorlar, diğerlerini de izne gönderiyorlar. Yaptığımız izinlerde biz iş yerine borçlanmış oluyoruz. İznimiz bitip de tekrar iş başı yaptığımızda mesailer ücretsiz oluyor. Mesai saatlerini bizi zorla gönderdiği “izin”den düşüyor. Maaşlarımız yatıyor ancak mesailerimizi asla alamıyoruz. Zorla gönderildiğimiz izinlerin borçları asla bitmiyor. Çoğu kişinin ödemesine rağmen 200 saatin üzerinde borcu var. Borç meselesi böyle.
YD: Sizi işten atma “gerekçeleri” neydi peki?
Arzu: Bizi “daralmaya gidiyoruz” diyerek çıkardılar işten. 20 işçiyi bu bahaneyle çıkarttılar, 50 yeni işçiyi iş başı yaptırdılar. Toplantı yapmışlar içeride ve “Dışarıdaki arkadaşlarınıza destek verebilirsiniz. Biz sendika karşıtı değiliz.” demişler. Bunun üzerine molalarda ve işe geliş gidişlerde el sallayan, slogan atan beş işçi arkadaşımızı da 25/2’den yani “yüz kızartıcı suçlardan” çıkarttılar. İçeride işçiyle oynuyorlar. Ancak biz bütün haklarımızı alacağımızdan eminiz. Çünkü haklı olan biziz.
YD: Sendika ismi duyulduğunda iş yerindeki yönetmelikte bir değişiklik oldu mu?
Arzu: Sendikanın adının duyulmasıyla bile içeride çoğu şey değişti. Primler yüzde 100 oldu. Kışın hiç açmadıkları doğalgaz şu an içeride sonuna kadar yanıyor. İşçilere polar diktirildi. Dört, beş senedir 130 TL olan erzak yardımı şu an 300 TL oldu. Bu bile sadaka niteliğinde. Asla emeğimizin karşılığı değil.
YD: Çocukla beraber direniş çadırında bekliyorsunuz. Anne, kadın ve işçi olmanın getirdiği zorluklar nelerdir?
Arzu: Kadın olmak elbette ki başlı başına zor ama burada direnen kadınların aileleri destek veriyor. Ailelerimiz arkamızda. Kızım da arada geliyor böyle. En azından haklarını öğreniyor. İlerde neler yapması gerektiğini öğreniyor. Kız kardeşim de burada çalışıyor. O da 25/2’den kovuldu. Biz burada omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz.
YD: Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Arzu: Kimse hakkını aramaktan korkmasın; çünkü korkacağımız ve kaybedeceğimiz hiçbir şey yok. Haklı olduğumuz için sonunda biz kazanacağız. Her şeyi başaran kadın iş yerinde hakkını aramayı ve almayı da başarır. Karda kışta buradayız. Yılmak yok. Çadırı da yıksalar, fırtına da kopsa buradayız. Bizim direnişimiz mücadele etmek isteyenlere ilham kaynağı olsun.
YD: Arkadaşlarınıza destek verdiğiniz için yüz kızartıcı suçlardan işten atılan işçiler arasındasınız. İşten atılma ve direniş sürecinize dair neler söylemek istersiniz?
Zeynep İrem: Kapıda direnen arkadaşlarımıza destek verdiğimiz için 25/2’den işten çıkartıldım. “Değişik hareketler yapıyor” şeklinde yazmışlar kâğıda. 22 Şubat’ta işten çıkartıldım ve o günden bu yana da, burada çadır direnişindeyim. Bizler sendikalı olma hakkımızı kullandık. Burada yüz kızartıcı suç işleyen birisi varsa o da bizleri işimizden edenlerdir.
Çadırımız rüzgâra dayanmıyor bazen yıkılıyor ama inancımız ve irademiz sağlam. Hakkını aramak, mücadele etmek çok güzel. Hakkımız olanı alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.