Brezilya’da faşist, ırkçı ve soykırımcı Bolsonaro hükümeti, pandemi sürecinde izlediği politikalarla birlikte ciddi siyasi kırılmalara yol açtı. Bir yandan sosyal izolasyonu reddeden hükümet sık sık sokağa çıkma çağrıları yapıp gövde gösterileri yaparken pandemiye karşı örgütlenen halka karşı baskı politikasını arttırdı, öte yandan tüm bu politikalar halkta yarılmalara yol açtığı kadar egemen sınıflar cephesinde de kopuşlara sebep oldu. Korona pandemisi sürecinin en fazla etkilediği ülkelerden biri olan Brezilya’da son yıllarda görülmemiş bir biçimde hakim sınıfların klikleri arasında çok ciddi çatışmalar meydana gelmekte. Öyle ki yakın bir zamana kadar ülkede darbe yapıldığı konuşuluyordu. Contretemps’da yayınlanan bu makaleyi, egemen sınıflar arası klik çatışmalarının niteliğini, ülkedeki siyasi durumu ve sosyal çelişkileri görmek açısından okurlarımızla paylaşıyoruz.
Brezilya’daki Siyasi Durum Üzerine 15 Tez: “Defol Bolsonaro !”
1. İçişleri Bakanı Sergio Moro’nun istifası “Bolsonaro defol!” demenin sol muhalefet için en uygun taktiksel davranış olduğunu gösteriyor. Psol (Özgürlük ve Sosyalizm Partisi) ve şimdi de PT (İşçi Partisi) bunu yapmaya karar verdiler. Bu slogan hala ajitasyon olarak kullanılıyor, eylem için değil. Bu politik kampanyanın başarısı şu taleplerle birlikte ortaya çıkar : “Hayatları kurtar, işten çıkarmaları durdur, sağlık sistemini güçlendir, zenginleri vergiye bağla, Bolsonaro defol !” Bu kampanyaya katılma kararı da beraberinde büyük bir polemik yarattı. Kimilerine göre bu çok erken alınmış bir kararken, kimileri için geç bile kalındı. İki konumlanış da anlaşılabilir durumda. Her siyasi durum değişimi sırasında taktikler üzerine tartışma yürütmeyi bekleyebiliriz. 2015’ten beri gerici bir durumun içindeyiz. 2015’ten beri sadece yenilgileri biriktiriyoruz. Bolsonaro bugün daha güçsüz ve endişelere sahip. Koşulları, ritmi ve doğru anı geliştirmeyi bilmek ne yapmak gerektiği noktasında çok önemli bir yerde duruyor. Her şeyden sonra “Kahrolsun hükümet !” demek dünyayı yeniden keşfetmemizi sağlamıyor! Artık devrimci değiliz çünkü diğerlerinden birkaç hafta ya da ay öncesinden “Bolsonaro defol !” dedik! Bugünkü gerçekliğimiz, karantina koşullarında hükümeti devirmek için etkilimi eylemlilikler gerçekleştiremediğimizdir. Hiçbir iktidar sol tarafından halk hareketleri ve sokak eylemleri olmadan devrilemez. Bu arada biz de bunu deneyecek koşullarda değiliz. Ayrıca solun bir projesi olmak zorunda. Şili’de olanlara bakalım: Pinera titredi fakat devrilmedi.
2. Son iki aydır sağlık krizi toplumsal bir afete dönüştü: 100 binden fazla insana virüs bulaştı, 9 bin kişi öldü ve bunlar düşürülmüş rakamlar. Mayıs’ın ikinci haftasından itibaren günde bin ölüye ulaşıldığını tahmin ediyoruz. Pandeminin en keskin, en kıyamet dolu anı başladı. Senaryoların en kötüsü, önümüzdeki 6 hafta içerisinde on binlerce ölüye ve milyonlarca yeni işsize ulaşacağız. Ülkede 105 milyonluk aktif ekonomik nüfusun içinde 12 milyon işsiz var ve bu durum dünyanın en eşitsiz ülkesinde yaşadığımızı gösteriyor. 38 milyon kayıt dışı işçi var. Hükümet maksimum 3 ay boyunca kişi başına aylık minimum 200 Brezilya Reali vereceğini, bu miktarın 600 Reale kadar (yaklaşık 110 euro) çıkabileceğini söyledi. Şu ana kadar bu yardımlardan 50 milyonun biraz üstünde insan faydalandı. Geçtiğimiz Aralık ayından bu yana dolar 4,10’dan 5,30’a yükseldi.
3. Mayıs ve Haziran ayları pandeminin tavan yaptığı dönemler. Dışarı çıkışların daha katı hale gelmesi gerekirken hükümet insanların işlerine dönmeleri için çağrıda bulundu. Trajedi yükselirken karantina uygulanmadı. Politik plan anlamında, 15 Mart’tan bu yana, Bolsonaro’nun kitleleri sosyal izolasyona karşı olan stratejisine destek çağrısı üzerinden güttüğü politikanın çıkmazı içerisindeyiz. Mart ayında salgının yarattığı etkinin ardından hakim sınıf, hükümetin aşırılıklarını sınırlandırmak için ordu üzerinde baskı kurdu. Fakat şu çok açık ki Bolsonaro kontrol edilemez durumda. Politik izolasyonuna ve popülaritesindeki düşüş onu engelleyemedi çünkü Bolsonaro çekirdek kitlesini koruyor: Mülk sahibi küçük burjuvazi, çok yoksul halk kesimleri, kayıt dışı çalışanlar ve evangelist kilise.
4. Politik anlamda güçler arasındaki uyum yerle bir oldu ve hükümet zayıfladı. İlk olarak hükümet milletvekillerinin yarısından fazlasını, büyük şehirlerin valilerinin ve sağlık ve adalet bakanlarının desteğini kaybetti. Şu anki aşamada Bolsonaro ne bir “öz darbe” için yeterli sosyal ve politik güce sahip ne de aniden bırakıp gidebilecek durumda. Hakim sınıfın çoğunluğu Bolsonaro ile bağları çoktan kopardı fakat pandemi koşullarında bırakıp gitmesini istemiyorlar. Siyasi durum hala belirsizliğini koruyor. Bu anlamda neo-faşist çizginin lideri Bolsonaro, kitleler üzerinde bir etkiye sahip ve daha fazla güç için mücadele ediyor: Bonapartist bir “öz darbe”yi savunuyor fakat bu adımı atacak kararlılığa ve güce şu an sahip değil. Bu yüzden ordunun desteğini bakanlıklara daha çok asker sokarak pekiştirmeye ve parlamentodaki temel gücünü merkez sağdan devşirmelerle güçlendirmeye çalışıyor. Bu plan onlarca kararla Yüksek Federal Mahkeme tarafından Mart ayından bu yana reddediliyor. Bolsonaro kendini olası yargı süreçlerinden korumaya çalışırken, sol muhalefet bölünmüş durumda. Sendikal hareketin büyük bir kesimi muhalefet pozisyonundayken, yeni kentli orta sınıf iktidarla ilişkisini pencerelerden protestolar düzenleyerek koparıyor. Psol halk yöneticilerinin inisiyatifinde bir yargılama isterken, PT arada kalmış durumda.
5. 2019’dan bu yana sürmekte olan ekonomik durgunluktan çıkmanın zorlukları, Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 1’in altına düşmesi ve Ulusal Kongre’nin çoğunluğu ile müttefiklerin bir kısmını kaybetmesinin ardından Bolsonaro, Fujimori tarzı bir darbe taktiğini savundu ve 15 Marttaki eylemler de bu saldırının bir ifadesiydi. Sağlık krizinin ilk etkileri ve buna paralel olarak ekonomik değişimle birlikte ulusal politik senaryo radikal bir şekilde değişti. Başlarda Bolsonaro ve avaneleri pandeminin etkilerini küçümsediler. 8-15 Mart arası egemen sınıflarda bölünmeler ve hükümette yarıklar başlayınca Bolsonaro savunma pozisyonunda kaldı. Sağlık Bakanlığı ve Eyalet başkanlarının çoğunluğu bu süreçte karantinayı önerdiler. Öte yandan ekonomi sektörü paralize oldu ve kullanışsız politikalar üretti.
6. Hükümet saldırı pozisyonuna geçti fakat başarısız oldu. Kongre’yi hükümeti engellemekle suçladı. Bolsonaro karantinayı reddetti ve ailesinin neo-faşist kanadının en uç kesimlerinin de desteğini alarak Kongre’nin kapatılması çağrısıyla 15 Mart eylemlerini örgütledi. Bununla birlikte 15-21 Mart arasında hükümetin çeşitli kesimleri salgına karşı alınan tavır noktasında birbirlerinden ayrıldı. Bolsonaro pandeminin etkilerini önemsemezken ve ekonomiyi birincil plana koyarken, Sağlık Bakanlığını da yöneten ve hükümet desteğinin önemli kesimlerinden DEM ve yeni merkezin güncel partileri PSDB, PMDB ve onların valileri, milletvekilleri ve PSL ile PT’nin milletvekilleri bile karantinada ısrarcı oldular. 16 Mart’ta Sao Paulo’nun belediye başkanı Bruno Covas olağanüstü hal ilan etti ve birçok üniversitede dersleri iptal etti. Bu bilek güreşi sırasında Bolsonaro, ekonomik hayatın sürmesi noktasında ısrar ederken, burjuvazinin çeşitli kesimlerinin muhalefete geçmesiyle birlikte izole olmaya başladı. Burjuvazinin ciddi bir kısmı muhalefete kaymaya başlayınca siyasi konjonktür de değişmeye başladı.
7. Bir felaketin eşiğinde olunduğuna karar verildi ve ortodoks vergilendirme ekonomik planı terk edildi: Ekonomik krize karşı ilk önlemler ilan edildi. Parada esneme sağlanırken (faiz oranları düşürüldü), 600 milyar Brezilya realine ulaşan ve GSMH’nin yüzde 8’i olan vergilendirmede de esnekliğe gidildi. Bu temelde Ekonomi Bakanı Guedes burjuva kesimleriyle anlaşırken –önce bankalar ve sonra sanayi sektörü- Ulusal Kongre ile de anlaşmış oldu. Yine 17 Mart’ta basın bu duruma tepki gösterdi: Ülkenin en büyük üç gazetesinden birisi olan Estadao, Bolsonaro’ya karşı tavır aldı, Sao Paulo’nun Folha gazetesi hükümetin azlini istedi, ulusal basının en büyük grubunun gazetesi Globo, psikolojik kapasitesizlikten dolayı hükümete müdahale istedi. O ana kadar ilki 5 Mart’ta verilmek üzere Kongre’ye ulaşan 10 kadar yargılama talebi vardı. Yine 17 Mart’ta, PT’nin (İşçi Partisi) ulusal önderliği “Bolsonaro Defol” sloganını reddetti. Yine aynı gün Sao Paulo’nun orta sınıf mahallelerinde balkonlarda tencere tava eylemleri başladı. 18 Mart’ta, General Augusto Heleno’nun koronavirüs testinin pozitif çıkmasının resmi olarak açıklanmasına rağmen, Bolsonaro 31 Mart’ta kışlaların önünde eylem yapma çağrısı yaptı. Bu çağrı Savunma Bakanlığı’nı ve askerleri endişelendirdi ve bu açıklamaların içinde bulunulan duruma yardımcı olmayacağı deklare edildi. O gün, MES/PSOL’dan Samia Bonfim PSol’un desteğini almadan yargılama sürecinin başlatılması talebinde bulundu. Aynı günün akşamı saat 20’de, ülkenin birçok şehrinde balkonlarda eylemler yapıldı. Bolsonaro da saat 21 için bir karşı eylem çağrısı yaptı fakat bu çağrı çok zayıf bir karşılık buldu.
8. 19 Mart’ta, Bolsonaro’nun federal vekil olan oğullarından biri Çin’i pandeminin sorumlusu olarak ilan edince, Çin Konsolosluğu bu tavrı Trump’a hizmet olarak suçladı. Bolsonaro ekibinin bu açıklaması burjuvaziyle, özelde de Çin’le ekonomik ilişkilerin etkileneceğinden korkan tarım sanayi sektörü ile çatıştı. El Pais gazetesinin yaptığı ankete göre Bolsonaro’nun salgın politikası nüfusun 65%’i tarafından onay görmezken, 45% azledilmesini istedi. 20 Mart günü Ulusal Öğrenciler Birliği (UNE) “Bolsonaro Defol” sloganını destekleme kararı alırken, yargılamanın karşısında durdu. Aynı gün PSol’a bağlı Ulusal Direniş Koordinasyonu “Bolsonaro ve Mourao defolun” sloganını politikasına dahil etti.
9. 22 Mart günü anket sonuçlarına göre karantinanın gerekliliğini savunanların oranı 73%’tü. Gazeteler favela halkının pandemiye karşı öz örgütlü mücadeleye giriştikleri gerçeğine yer vermeye başladı. Bu aşamada Bolsonaro’nun müttefikleri muhalefete geçmeye başladılar.
10. Geçen zamanda valiler, büyük şehir belediye başkanları ve parlamentonun önemli bir kesimi karantinayı savunmaya başladılar. Temelde hükümetten bir kopuş söz konusuydu. Neo-faşist kanadın eylemleri başarısızlıkla sonuçlandı çünkü halkın büyük bir kesimi karantinayı savunuyordu. Çeşitli valiler Bolsonaro’ya karşı videolar yayınlamaya başladılar. Yapılan kamuoyu araştırmalarında Bolsonaro’ya olan desteğin ciddi şekilde düştüğü gözlemleniyordu.
11. 23 Mart günü Merkez Bankası bankalara 1,2 trilyon civarında destek vermeye karar verdi (GSMH’nin 16,7%’si). Bu rakam 2008 ekonomik krizinde sağlanan 117 milyarın çok üstünde. 24 Mart’ta Bolsonaro geri adım attığını açıklayan bir deklerasyon yaptı. Orduya göre açıklamanın tonu valiler ve Kongre’yle çatıştığı için hatalıydı ama içerik doğruydu çünkü sosyal izolasyon ve ekonomik aktivitelere kısıtlama öngörülüyordu. Milyoner politikacı Joao Amoedo bu deklarasyona karşı olduğunu açıkladı. Belediye başkanları ve valiler Bolsonaro’nun açıklamasını krize götürdüğü şeklinde yorumladı. Twitter’daki 2 milyon takipçinin yalnızda 5%’i açıklamayı destekledi. Saat 20.00’da Sağlık Bakanı Mandetta sosyal izolasyondan bahsetti. Aynı gün Ordu Komutanı koronavirüse karşı mücadelenin tarihlerindeki en büyük görev olduğunu belirtti. Salgına karşı ülke kurumsal ayrılıklarla alev aldı.
12. Bu sırada ABD’de Trump işe dönüşleri destekledi ve Beyaz Saray’dan Bolsonaro’yu desteklediğini açıkladı. 25 Mart’ta FED, koronanın etkilerini hafifletmek için 2 trilyon dolarlık bir paket açıkladı (Sanayiye 500 milyar; küçük ve orta işletmelere 350 milyar; hastanelere 100 milyar; yerel yönetimlere 150 milyar). Brezilya’da “Povo Sem Medo” cephesi ile “Brasil Popular” cephesi 24 Mart’ta birleşip hükümete iletilecek talepler için ortak bir platform kurdular. Bu platformu Solun Birleşik Cephesi noktasında ilk adım olarak değerlendirebiliriz. Bazı valiler Bolsonaro’ya karşı eylemler örgütlerken, belediye başkanlarının marketleri tekrar açmaya dönük hamlelerini eyalet başkanları engelledi. Bolsonaro’nun oğlu Carlos Bolsonaro, başkanı Uluslararsı Kilise’nin de yöneticisi olan Cumhuriyetçi Parti’ye (PRB) katıldı. Amaç dini stratejik ortaklıkları güçlendirmekti. Egemen sınıflar arası çatlaklar derinleşirken, yönetici kademede Bolsonaro’ya karşı oluşan muhalefete karşı Bolsonaro, kendisine karşı bir darbe örgütlendiğini açıkladı. Kamuoyu araştırmaları 47%’nin yargılamayı onaylarken 45%’in reddettiğini belirtirken, askerler yargı yolunun açılması noktasında toplantılar gerçekleştirdi. Bolsonaro bu süreçte “Brezilya’ya Dönüş” adı altında tekrar sokak gösterileri yapmaya başladı. Favelalarda normalleşme başladı, işsizler ve kayıt dışı işçiler için minimum gelirin 600 Real olmasına karar verildi. Tek ebeveynli aileler için bu miktar 1200 Realdi. 50 ile 60 milyon arası insanın bu yardımdan yararlanması bekleniyordu.
13. 27 Mart’ta hükümet küçük ve orta işletmeler için 40 milyar Reallik bir yardım paketi sunarken, Bolsonaro “Brezilya duramaz” sloganını devreye soktu. Petrol fiyatlarındaki düşüş Rusya ile Suudi Arabistan arasında anlaşmazlığa sebep oldu ve bu durum zaten borçlu olunan Kuzey Amerika şist petrol sanayinin dağılması tehdidini ortaya çıkardı. Bütün bunlar en büyük ulusal petrol şirketi olan Pétrobas’ı ciddi olarak etkiledi. Bolsonaro’nun karşı atağına karşı valiler “Brezilya’ya dönüş” gösterilerini yasakladı. Yüksek Federal Mahkeme Bolsonaro’nun sosyal izolasyona karşı önlem almasını yasakladı. 28 Mart’ta ordu acil durum ilan etti ve başkanın prestijini bozdu.
14. Bolsonaro tabanının gösterilere katılımı özellikle yasaklardan sonra çok zayıfladı. Sağlık Bakanlığı okulların kapalı kalacağı süreyi uzattı. G20 ve BM Bolsonaro’ya pandeminin bir felakete dönüşme tehlikesiyle ilgili mektup yolladı. Bolsonaro’nın müttefiki yalnızca 3 vali kaldı. Parti liderleri ve siyasetçiler Bolsonaro’nun istifasını isteyen bir çağrı yaptı. 31 Mart günü ordu açıklama yaptı. 1964’te “komünizm tehdidine karşı” darbe yapan ordu, anayasanın koruma bekçiliğini yaparak “demokratik rejimin” kesintiye uğratılmaması gerekliliğini dillendirdi.
15. Hala gerici bir durumun içindeyiz. Çünkü burjuva saldırganlığı sürüyor işçi sınıfının ideolojik-politik gerilemesi ve parçalanması kadar, orta sınıfın önemli bir kesiminin aşırı sağda konumlanması sürüyor. Biz savunma aşamasındayız fakat konjonktür değişti. Bolsonaro’nun zayıflaması ile birlikte politik olarak güç ilişkilerinin hareketlendiğini söylemek mümkün. Sosyal izolasyona karşı olan soykırımcı hükümetin politikalarıyla birlikte, korona krizi boyunca yeni bir konjonktürün ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu kriz politik-kurumsal anlamda büyük bir çatışmayı tetikledi. Kısa vadede salgın ülkede daha vahim duruma gelecek, ölüm oranları artacak, birçok bölgede sağlık sisteminin çökmesine sebep olacak. Merkezi şehirlerde sistemin çoktan çökmüş durumda. 2020’de, 100 yıldan fazla bir süredir görülmeyen şekilde GSMH en düşük oranda seyrediyor. 2020’nin ilk yarısının ardından, orta ve uzun vadede büyük bir kriz bizi bekliyor.