HABER MERKEZİ- Belediye İş İstanbul 2 Nolu Şube tarafından yapılan açıklamayı haber değeri olduğu için yayınlıyoruz.
“Genel-İş Sendikası kararlı, mücadeleci, emekten, sınıftan yana örgütlenmeyi değil kolaycı, siyasi uzantılı, dönemci, bölücü sendikalaşmayı savunmayı bir an önce terk etmelidir. Genel-İş emek ile ilgili değerleri savunması gereken ve bu konuda ilk akla gelecek kurumlardan biri olması gerekirken tam tersi rotada hızla cahil körlüğü ile ilerlemektedir. Genel-İş Sendikası’nın bağlı olduğu konfederasyonun DEVRİMCİ ifadesi adeta o değeri gerçek savunanlar için ıstırap verici hale gelmiş ve nitelikten yoksun sadece harf dizesi olarak orda durmaktadır.
Genel-İş; hiçbir çalışmasının ve üyesinin olmadığı, hatta BELEDİYE-İŞ İSTANBUL 2 NOLU ŞUBE’nin 3 yılı aşkın bir sürede sokak sokak örgütleyerek var ettiği, OHAL koşullarında 7 aya yakın direnişin sürdüğü, temizlik taşeronunu örgütleme meselesine kimse cesaret edemez iken taşın altına tüm vücudunu soktuğu bir dönemden bugünlere gelmenin sınıf sendikacılığı kimliğini ve sorumluluğunu taşımanın bir gerekliliği bu kadar açık seçik iken, zaten örgütlü ve kazanılmış bir alanda işçilere rağmen (kovulmak pahasına) girmeye zorlamak neyin nesidir? İş yerlerinde köşe kapmaca oynayarak ilişki bulmaya zorlamak, dün direnen işçilere saldıran, işe iade davalarında işçilerin aleyhine şahitlik yapanlarla çöp toplayan işçilere “hırsızlık yaptılar, ahlaksızlık yaptılar vb.” iftiraları mahkemede dillendiren aslen işçi olan ama sınıfına yabancı onbaşılarla, çavuşlarla, yöneticilerle bugün örgütlülüğü dağıtıp aynı işyerine 2 sendika sokmaya çalışmak hangi devrimciliğe, hangi sınıf dayanışmasına, hangi örgütlenme ahlakına denk düşer merak ediyoruz?
Bugün iktidar partisi üzerinden, bağlı belediyelerde örgütlenme yürüten, kendisini bir siyasetin arka bahçesi olarak lanse eden ve demokratik, ilerici kurumların mahkûm ettiği HAK-İŞ Hizmet-İş ile DİSK’e bağlı Genel-İş İstanbul 2 Nolu Şube’nin pratikleri arasındaki fark nedir? Birine sınıfa ihanet eden derken ötekini teğet mi geçeceğiz? Ki bugün en somut olarak Genel-İş’in örgütlü ve yetkili olduğu İstanbul Küçükçekmece Belediyesi’nde HAK-İŞ taşeron işçileri aynı argüman, aracı ve pratiklerle örgütledi, yetkili sendika DİSK’in tek bir beyanını, tek bir açıklamasını gördük mü, hayır? Peki DİSK İstanbul Bölge Sorumlusu, Genel-İş İstanbul 2 Nolu Şube Başkanı Adil Çiftçi’nin Avcılar’da, Bakırköy’de ne işi vardır? Öncelikli sorumluluğu yetkili olduğu alandaki işçileri örgütlemek değil midir?
Olayı sendikal rekabet gibi gösterme söylemleri güneşe balçık sürme pratiği kadar komik ve âcizane bir yaklaşımdır. Siyasal partilere sırtınızı dayayarak değil! Adınızda taşıdığınız devrimci kimliğe layık olarak ve onun kültürünü taşıyarak örgütlenme faaliyeti yürütünüz. Bu açık ve aleni olarak bir tür saldırıdır. Söylemi nasıl ve nerden beslenirse beslensin, ortaya çıkan dağ gibi pratik bunu göstermektedir. Bu saldırıların emekçilerin birlikteliğine zarar verdiğini, sermayenin istediği bir şekilde sendikalara güvensizliği büyüttüğünü, işçiler arası sınıf kardeşliğini değil, sermayenin yarattığı burjuva siyaset algısıyla kutuplaşma yarattığını, sınıf kardeşliğinin muğlaklaştırıldığı bir yaklaşımdır, düşmancadır. İşverenlerin ve sermayenin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacağını milyon kez söyledik bir kez daha söylüyoruz.
Sendikamız BELEDİYE-İŞ üye ve şubemiz İSTANBUL 2 NOLU ŞUBE’ye bağlı Avcılar taşeron işçilerinde örgütlü ve yetkili sendika olduğumuzu 7 aylık direnişimizle dünya duymuşken, DİSK Genel-İş in bu beyhude uğraşlarını hem kendi sınıf bilincimize hem de işçi sınıfının mücadele tarihine kötü cümlelerle ihanetçi, bölücü, olarak kaydettiğimizi bilmenizi isteriz. İşçi sınıfının diğer emekçi kesimlerle birliğini ve ortak mücadelesini her zaman savunduğumuz varlığımızdan bu yana sendikal faaliyetimizdeki örneklerle aşikârdır. Bu uğurda gösterdiği çabaları halen sürdürmektedir. Sınıfa karşı sorumluluğumuz gereği çatışma ve kavga ortamından uzak kalmaya çaba sarf ettik, sarf etmeye de devam edeceğiz. Ayrıca yeri geldiğinde sınıf adına hesap sorma cüretini taşıdığımızı bilmelerini isteriz. Unutulmasın asıl olan salt sendikaların değil işçilerin yani sınıfın çıkarlarıdır.
Bu emek düşmanı politikalara sessiz kalan sınıf dostu sendikalara, kurumlara ve demokratik kesimlere buradan sesleniyoruz. Bu ve benzeri saldırılara sessiz kalmak, sınıf içinde bu pratiklere cesaret vermek anlamına gelmektedir. Sendikalar, meslek örgütleri ve emekten yana siyasi partilerin, işçi ve emekçilerin birliğine ve ortak mücadelesine zarar verenleri protesto edip tecrit etme çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca bu tür saldırılara karşı üyelerimizin hak ve çıkarlarını korumaktan vazgeçmeyeceğimiz akıllara kazınmalıdır. Biz Belediye İş Sendikası olarak hiçbir siyasetin arka bahçesi değiliz, bizler her görüşten Türkiye İşçi Sınıfı’nın örgütlemeyi kendisine amaç edinmiş sınıf sendikacılığını savunan demokratik bir kurumuz, tüm işçi arkadaşları sendikamız çatısı altında örgütlenmeye ve mücadeleye davet ediyoruz.
BELEDİYE-İŞ İSTANBUL 2 NOLU ŞUBE”