ABD emperyalizminin başını çektiği emperyalist güçlerin dayatmalarıyla Rojava’da, TC’nin PYD karşısında aldığı işgalci ve inkârcı pozisyona karşı sahada belli birlikteliklerin oluşturulmuştu. Kürtler nezdinde kurulabilecek ittifaklara meşru bir zemin oluşturmak amacıyla Suriye Ulusal Kürt Konseyi (ENKS)’nin de yer aldığı Kürt gruplarıyla (Kürt Ulusal Birliği Partileri – PYNK) belirli görüşmeler başlatılmıştı. ABD emperyalizminin dayatmalarıyla başlayan bu görüşmeler, PYD tarafından “ulusal birliğe dair bir süreç” biçiminde ifade edilmişti.
Mayıs ayında başlayan söz konusu görüşmeler ve sonrasında gelişen süreç ABD emperyalizminin Rojava’daki kazanımlara ve bölgenin geleceğine dönük bir “aşı” olarak da okumak mümkün. Birlik görüşmelerinde yer alan ENKS, TC ile daha yakın sürece kadar sıkı ilişkilere sahip bir konumlanış içinde, KDP’nin Suriye seksiyonu PDK-S ile birlikte hareket ediyordu. ENKS Rojava’da ilk günlerden itibaren sürecin karşısında yer almasıyla biliniyor. Türkiye, KDP, Amerika, AB, Rusya hattı boyunca bir dizi kirli ittifak kuran ENKS, Efrîn’e dönük TC’nin işgal saldırısına ortak olarak kazanımlara ihanet etme noktasında rüştünü ispatladı. ENKS görüşmelerin ardından, TC destekli Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) toplantılarına katılmama kararı almış olmasına rağmen her an dümeni bu yöne kırmaya da müsait. Rojava’da bugüne kadar PYD karşısında bir tutum izleyen ENKS’nin birçok üye ve yöneticisi bu yönlü faaliyetleri gerekçesiyle özerk yönetim tarafından tutuklanmıştı. ENKS’nin iltisaklı olduğu KDP’nin Irak Kürdistanı’na dönük TC’nin işgal saldırılarında hamilik rolü üstlenmesi, söz konusu görüşmelere dair soru işaretlerini büyütmektedir. Rojava’da yaşayan halk da duruma şu sözlerle tepki gösteriyor: “ENKS’nin hamilerinden KDP’nin, Türkiye’nin gerilla alanlarına işgal saldırıları ve Maxmur, Şengal’e hava saldırılarına destek sunmasına, yine bunları PKK’yle gerekçelendirmesi devam ederken ve Güney’de Kürt Özgürlük Hareketi ezilmeye çalışılırken Rojava’da nasıl ulusal birliğin temelleri atılacak?”
SÜREN GÖRÜŞMELER VE KDP’NİN KUŞATMASI
Halkın bu yönlü tepkileri ve soruları sürerken KDP, Rojava ile sınır bölgelerine karakollar kurmaya hazırlanıyor. Ağır bir ambargo ile dünyayla bağlantısı sınırlandırılan Rojava’nın dışarıya açılan kapısı Sêmelka KDP tarafından kapalı tutulurken karşısında yer alan Pêşxabur sınır sırtlarına 40’a yakın karakol ve askeri noktanın inşasına başladı. Gerici BAAS rejimi döneminde bile KDP’nin burada 1 karakolu bulunurken bu gelişmenin pek de iyi niyetli olmadığı açık. Türk devleti ve KDP arasındaki ortaklık, yine KDP ve ENKS’nin daha önceki pratikleri iyi bilindiği için Türkiye’nin KDP desteğiyle Rojava’ya yeni bir işgal saldırısının olasılıkları üzerinde duruluyor. 4 Eylül’de Irak Kürdistanı özerk yönetimi adına Neçirvan Barzani’nin KDP’li yöneticilerle Ankara’da Erdoğan ve Çavuşoğlu ile yapılan görüşme ve söz konusu görüşmeye YNK ve Goran’ın dahil edilmemesi söz konusu işgal olasılıklarını güçlendiriyor. TC’nin Kürt ulusal mücadelesine dönük saldırıları öncesi KDP ile benzer görüşmeler yaptığı biliniyor. Nitekim TC ve KDP arasında peşmergenin Zini Werte’ye güç yığmasıyla başlayan Başur’un işgal sürecinde de bu yeni gelişmelere yakın bir süreç işlemişti.
MÜCADELE VE KAZANIMLARDA “EŞİTSİZ” DURUM MASADA “EŞİT” STATÜYE DÖNÜŞTÜ!
Politik dayatmalar ve ABD emperyalizminin bastırmalarıyla ilerleyen sürecin 20 Eylül’de görülen onuncu toplantısında 40 üyeli bir “Kürt Yüksek Mercii”nin oluşturulması kararlaştırıldı. Siyasi karar mekanizması olarak ifade edilen bu yönetimin Rojava’nın geleceğine dair söz hakkı bulunuyor. Bahse konu mekanizmanın işleyişi ve dağılımı ise oldukça düşündürücü. Onca bedel ve yılları bulan mücadele ile Rojava’daki kazanımlarda en önemli payı bulunan PYD (Demokratik Birlik Partisi) ve KDP menşeli ENKS bu kurulda “eşit” temsiliyete sahip olacak. PYD Eş Başkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl PYNK ve ENKS’nin yüzde 40’ar temsiliyetle, geri kalan yüzde 20’lik kotanın ise PYNK ve ENKS dışındaki partilerden oluşması konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Yine Merci’deki toplam üye sayısı 40 olacak ve 16’şar kişi PYNK ve ENKS’den oluşacak. Kalan 8 kişinin de 4’ü PYNK, 4’ü de ENKS tarafından belirlenecek.
Bilindiği gibi Rojava yönetimi ve esasta KUH, Rojava özgülünde yer yer emperyalist blok ve güçlerle yer yer de rejim ile belirli görüşme ve ittifakları sürdürüyor. Tehlikeli sonuçlara yol açabilecek bu ittifaklar ve buralara bağlanan umutlar TC’nin işgal saldırılarıyla Rojava’nın geleceğine dair önemli kayıplarla sonuçlandı. Söz konusu ittifaklar ve ortaklıklar kimi zaman IŞİD tehdidine bağlandı kimi zaman da zorunlu diplomasi olarak adlandırıldı. Bu konuda KUH’un yaklaşımını “Herkesin bildiği gibi biz, üçüncü çizgiyi temsil ediyoruz ve bu çizgideki projelerimiz biliniyor. Yaşananlar, bütün tarafların katıldığı bir Üçüncü Dünya Savaşı’dır ve bu yüzden bütün taraflarla ilişkimiz var. Rusya’nın yanında 78 ülkenin yer aldığı Uluslararası Koalisyon ile de ilişkilerimiz var” sözleriyle ifade ediliyor. Bu görüşmeler ENKS ile kurulan masa gibi sakil sonuçlar verdiği gibi emperyalistlerin çıkarlarıyla örtüşen bir pozisyonu da beraberinde getirebilmektedir. Yine konumuz özgülünde ortaya çıkan durum ABD’nin Suriye Kürdistanı’ndaki mevcut durumu Irak Kürdistanı’nda uygun bir pozisyona çekmeye dönük stratejisinin bir adımıdır. Söz konusu gelişmeler uzun vadede Kürt ulusunun çıkarlarına ve Rojava’nın geleceğine dair önemli tehlikeler barındırmaktadır. Elbette ki bu tarz görüşmeler ve diyaloglar Rojava gibi devam eden bir süreçte gelişebilir fakat esas sorun bu diyalogların stratejik olarak ele alınması ve bu yönlü sonuçların çıkarılmasıdır. Bu anlamda KUH’un TC’nin tüm şantaj ve emperyalistler eliyle dayatmalarına temelde kendi gücüne güvenmesi ve her şart altında kazanımları koruyan şekillenişini güçlendirilmeyi esas almalıdır.