İSTANBUL- 1 yılı aşkındır ev hapsinde bulunan Ayten Öztürk için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesinde basın açıklaması gerçekleştirildi. “Ayten Öztürk’e Uygulanan Adaletsizlikler” konu başlıklı gerçekleştirilen basın açıklamasında Ayten Öztürk’ün 8 Mart 2018’de Lübnan Havalimanı’nda gözaltına alınıp, 13 Mart 2018’de Türkiye’ye teslim edildi. Teslim edilmesinin ardından 6 boyunca işkence gördü. 31 Ağustos 2018 tarihinde çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Ayten Öztürk’ün 3.5 yıl tutsaklığının ardından 10 Haziran 2021 tarihinde 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi ve ev hapsiyle tahliye. Ayten Öztürk 412 gündür ev hapsinde tutuluyor.
“Yapılan mücadelenin yanındayız”
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, hukuka aykırı kararların alınmasına karşı yapılan mücadelenin İHD olarak yanında olduğunu belirterek açıklamasına şöyle devam etti, “Başından bu yana bu ciddi hak ihlallerine ilişkin kamuoyuna yönelik çeşitli çalışmalar yapılmasına, ciddi bir hukuk mücadelesi verilmesine rağmen hukuka aykırılıklar giderilemediği gibi adil yargılanma hakkı ihlal edilerek ağır bir cezadan da söz ediyoruz. Buradaki talep başında beri yaşanan hukuksuzlukların kaldırılmasına yöneliktir tabiiki. Buradaki açıklamasına sadece Ayten Öztürk’le sınırlı kalmadığının altını çizebiliriz. İnsan Hakları Derneği olarak biz de bu tür hak ihlallerin, bu tür vakaları yakından takip ediyoruz ve bu hak ihlallerine önlenmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Ayten Öztürk’ün güvenliğine, yaşamına yönelik ve adil yargılanmayarak verilen haksız cezalarla tüm geleceğini gasp etmeye yönelik bu hukuksuzlukların son bulması için de yapılan mücadelenin yanındayız.” dedi.
“Ayten Öztürk’ün diri diri mezara gömülmesine sessiz kalmayacağız”
Ortak açıklamayı imzacı kurumlar adına Nagehan Kurt okudu. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Siyasal iktidar, özellikle son yıllarda içeride ve dışarıda yaşadığı krizlerin sonucu olarak baskılarını daha da artırmış; bu baskılar da esas olarak halkın en dinamik kesimi olan devrimcilere yönelmiştir. Devrimcilere yönelik olarak işkence, kaçırma ve katletme gibi birçok pratik yaşanmış; bu şekilde halk teslim alınmak istenmiştir. 2018 yılında, Lübnan’da Refik Hariri Havalimanı’nda Lübnan polisi tarafından gözaltına alınıp resmi olmayan bir şekilde Türkiye’ye teslim edilen Ayten Öztürk de sosyalisttir, devrimcidir.
Ayten Öztürk, 3.5 yılında sonunda 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilerek ev hapsiyle tahliye edilmiştir. Bu karar, istinaf mahkemesince onaylanmış ve Yargıtay’a gönderilmiştir. Yargıtay bu kararı onarsa, Ayten Öztürk tutuklanarak tek kişilik bir hücrede tutulacak.
Ayten Öztürk’e ceza verilmesine gerekçe olarak, tüm dosya kapsamında sadece bir itirafçı sanığın soruşturma aşamasındaki beyanları gösterilmektedir.” diyerek Ayten Öztürk’ün tutsaklık sürecinin sadece “gizli tanık” ifadelerini içerdiği ve hukuki bir açıklamasının olmadığı belirtildi. Açıklamanın devamında “Ayten Öztürk, bir devrimci, olduğu için cezalandırılmak istenmekte ve bu yolla da esas olarak halka gözdağı vermek, halkı sindirmek amaçlanmaktadır. Biz bu toprakların devrimcileri / demokratları olarak; Ayten Öztürk’ün diri diri mezara gömülmesine sessiz kalmayacağız. Herkes bilsin ki, bu toprakların en soylu damarı olan devrimciler; halklara korku nesnesi değil, umut olacaktır.” dedi.
Ayten Öztürk’ten mesaj
Açıklamanın ardından söz alan Avukat Doğa İncesu, “Ayten Öztürk, Ankara’nın göbeğinde en ağır işkenceleri gördü. Önüne konan kağıtları imzalamadığı ve kimseye iftira atmadığı için 3,5 yıl cezaevinde kaldı.” diyerek Ayten Öztürk’ün mesajını okudu:
“Merhaba,
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada ülkemizdeki işkence gerçeğini teşhir etmek ve buna karşı birlikte mücadeleyi büyütmek için bir aradayız.
İşkence gördüğüm altı ay boyunca işkenceciler bana sesini kimse duymayacak dediler, ama ben hiç umutsuzluğa kapılmadım. Bedenimde 898 yara açtılar. Kör-karanlık bir hücrede havasız, güneşsiz, insansız bıraktılar. İşkencelerle dolu geçen o altı ay boyunca yanımda hep halkım, yoldaşlarım, dostlarım vardı.
Siz de biliyorsunuz ki, bana yapılan işkenceler ve adaletsizliklere direnen, mücadele eden tüm devrimci, demokrat kesimleri, ezilen-sömürülen halkı susturmak, sindirmek ve gözdağı vermek içindir. Kaçırma, kaybetme ve işkence politikası direnme hakkımızı da elimizden almayı ve dayanışma kültürünü yok etmeyi amaçlıyor. Bugün burada yaptığımız basın toplantısı dayanışmayı engelleyemediklerinin göstergesidir.”
Pınar Aydınlar: “Bize düşen devrimci dayanışması büyütmektir”
Basın açıklamasına katılan Pınar Aydınlar, Ayten Öztürk’ün sonuna kadar yanında olduğu dile getirerek şöyle dedi: “Biz işkenceleri İbrahim Kaypakkaya’nın parça parça edilmiş bedeninden biliyoruz. Amed Zindanlarında bedeninin parça parça edilip babasına verildiğini bildiğimiz gibi. Biz çok iyi biliyoruz ki Ayten’i kurtaracak olan hep beraber göstereceğimiz devrimci dayanışmadır. Ayten’in 410 günü geçmiş ev hapsinin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Ve biz bugün burada sesimiz ne kadar yükseltebilirsek faşizme karşı o kadar güçlü bir duruş sergileyeceğiz bunu biliyoruz.
Bizi korkutarak, sindirerek yok etmeye çalışıyorlar. Ama bizler çok iyi biliyoruz ki bugün ülkenin dört bir yanında direniş var. Bugün işçi arkadaşlarımız, proletarya hâlâ direniyorsa Ayten tek başına ömür boyu o hücrede kalmayı bile bile davasından, ilkelerinden vazgeçmiyorsa, Kürdistan’da yakılan ateşe karşı hala direniş büyütülüyorsa, bize düşende devrimci dayanışmayı büyütmektedir.”
“Ayten Öztürk bu ülkenin işkence karnesi gibidir”
İnsan Hakları Derneği, İstanbul Temsilcisi Ümit Efe söz alarak şunları kaydetti:
“Ayten Öztürk’ü insan hakları örgütleri olarak başından beri takip ediyoruz. Öztürk, bu ülkenin işkence karnesinin göstergesidir. İşkence, insan hakları ihlalleri, gözaltında kaybedilme, tecrit edilme ve şu anda da ev hapsi, ayak kelepçesi ve ağırlaştırılmış müebbet tehdidi altındadır. Çoğumuz hikayesini okuduğunda tüylerimiz diken diken oluyor. Genç bir kadın, tek başına 6 ay boyunca kaybediliyor ve akıl almaz işkencelerden geçiriliyor. Şu an sadece ev hapsi uygulanmıyor Ayten’e, ayak kelepçesi de uygulanıyor. Bütün bu yaşadıkları sonucunda sağlık sorunları için sağlığa erişim hakkı da engelleniyor.”