Her yoldaş gibi Taylan yoldaşın da eksik yanları vardı. Ama bu eksiklerin, zaafların üstüne gider, onlardan kurtulmaya çalışırdı. Sinirlendiği zaman hemen anlardınız, bu anlar nadiren de olsa hemen fark edilir. Yaşama duyarlı bir yoldaştı ama gözlem yeteneği pek iyi değildi, tekmillerde konular tartışıldığı zaman şaşırır, ben böyle düşünmemiştim der, genelde ilişkilenmelere dair olan tartışmalarda bu refleksi verirdi. Hiç unutmam eylem çalışması için göreve gitmişti, epey bir süre uğraştı, her seferinde farklı bir fikirle geliyor, tekrar tekrar gidiyordu. Yorulmak bilmez bir azmi vardı ama biraz gerçeklikten kopuktu, olayları somut durumdan ayırdığı zaman, başarılı olamıyordu, yani önce hedefi vurmak yerine kenarına dokunmak gibi oluyordu ve istediği sonucu alamıyordu.
Emekçi bir yoldaştı. Emek harcamaktan kaçınmaz, bu görevlere de yansırdı, yoldaşlarla ilişkilenmelerine de yansırdı. Bildiği her şeyi öğretmeye çalışır, aynı zamanda öğrenmeye çalışırdı. Taylan yoldaşın mekanik bir yanı da vardı. Yaptığı kürek, kazma saplarıyla bayağa konuşulurdu. Aryo-dinamik bunlar yoldaş der ve bu saplar diğer saplara göre daha hafif ve bel ağrıtmayan cinsten diye propaganda yapardı. Biz biraz dalga geçer, ne zaman yamuk bir sap görsek Taylan’ın işidir derdik. Bir keresinde köylü yaptığı kürek sapını görmüş “Düz ağaç mı yoktu?” demişti. Taylan yoldaş da hemen açıklamasını yapmıştı. Bir noktayı olabildiği en kamufleli şekilde ve gelen birinin ilk ihtiyaçlarını karşılayacağı şekilde bırakırdı. Ne zaman öyle bir noktada kalsam, bilirdim buradan geçmiş, su bırakır, odun bırakır ve yanındakilerin hepsine de böyle yapmalarını söylerdi. Epey sene olmuştu gerilla olalı, birçok şeye tanık olmuş, yaşamış, yüzünde tebessüm, literatüründe hep “yapabiliriz” vardı. Köpeklerden çok korkardı. Büyük, küçük olması bir şey ifade etmezdi. Gittiğimiz yerde köpek varsa yanımızdan ayrılmaz, “beni sakın yalnız bırakmayın” derdi. Küçük köpeklerle karşılaştığımızda “bak küçüktür bir şey yapmaz, sev belki korkun biraz da olsa geçer” derdik. O dokunmaz, küçücük köpekten de hemen uzaklaşırdı.
Taylan yoldaş farklıydı. Gerek kişisel özellikleri anlamında gerek yoldaşlık anlamında. Onun ne istediği ne amaçla yapmak istediğini, bildiğiniz sürece size tuhaf gelmez ama onu tanımıyorsanız size tuhaf gelebilir. İlk gördüğüm zamanlar bana biraz tuhaf gelmişti. Sonra beraber faaliyet yürüttükçe anlamaya başladım. Taylan yoldaş sigara ve çayı çok severdi, Yusuf yoldaş gibi. Yusuf yoldaşı ilk Bakış yoldaştan duymuş, ondan dinlemiştim. Bakış yoldaş da bir fotoğrafı vardı, “bu Josef” deyip anlatmaya başlamıştı. Yusuf yoldaş da Bakış yoldaşa, Bakış yoldaşın Yusuf yoldaşa düşkün olduğu kadar düşkündü. O da Bakış yoldaşı anlatırdı.
Yusuf yoldaş askeri meselelerde çokça anılıp, espri konusu yapılırdı. Zamanla ben de görünce ne demek istenildiğini anladım. Yusuf yoldaş biraz rahattı askeri meselelerde, “bir şey olmaz” mantığı ağır basıyordu. İlk beraber çıktığımız faaliyette beni şaşırtmış, araziyi tarif etmesiyle, köyde köylülerle olan diyaloğuyla, halkla rahat ilişkilenebiliyor ve seviliyordu. O akşam gittiğimiz köyde, köylülerle tartışmış, sohbet etmiş, köyden çıkmıştık. Beş dakika yürüdük yürümedik farklı bir yerden gittiğimizi fark ettik. Öncü grubu kaybetmiştik. Patikayı bulmaya çalıştıkça epey karıştırmıştık, epey süre sonra öncü grupla birleşebildik. Tabii bu konu sabah noktada espri konusu olmuş, Yusuf yoldaş nasibini almıştı. Bu onun için ilk değildi, arazi bilgisi iyi değildi ama gitmek istediği yere gidiyordu, herkesin gittiği gibi olmasa da. Yusuf yoldaş emekçi bir yoldaştı, kaç yıl boyunca aynı alanda faaliyet yürütmüş, ne kadar başka alanlarda yürütmek istese de örgütün ihtiyacına göre konumlanmasını bilmiş, yapabileceği her şeyi yapmaya çalışmıştı. Kulakları çok iyi duymazdı ama buna rağmen ses nöbetlerine çıkmak ister, “ben kendime güveniyorum” derdi. Ses nöbetlerine yazılmazdı, bu duruma üzülür, o zaman da diğer görevlere yoğunlaşır, yapılacak ne varsa onu yapardı. Kulakları iyi değildi ama gözleri iyiydi, arazideki hareketi fark eder, keşif sesi var denildiği zaman görüş alanımızdaysa hemen görürdü. Yusuf yoldaş pratikte de kışın da çok kitap okurdu, sohbet ederdi okuduğu kitaplara dair. İlk süreçlerinde belli bir dönem beraber kaldık Yusuf yoldaşla. Hem pratik işlerde hem de günlük yaşamda yeni olduğum için benimle ilgilenirdi. Her yoldaş ayrı bir renktir. Yusuf yoldaş da ayrı bir renkti. Tipi, tipik bir Dersimliydi. Bazen içinden küçük bir çocuk çıkardı, neşeli bir yoldaştı. Yusuf yoldaşı karaçor oynarken görmeniz gerekirdi, çok güzel oynardı. Hiç unutmuyorum “illegal fotoğrafınla silahını paylaşmak” söylediği zamanı, o zaman epey gülmüş şimdi yine senin sesinden dinlerken yüzümde bir tebessüm oluşuyor.
Yusuf yoldaş zamanla birçok eksikliği için çaba harcamış, belli oranda ilerleme kaydetmişti. Komutanlığa hazırlandığı süre zarfında askeri anlamda belli bir yoğunlaşma içerisine girmiş ve belli sonuçlar almıştı. Düşmanın saldırılarının yoğunlaştığı bu süreçte görevlerine sıkıca sarılmıştı. Taylan yoldaşla birlikte aldıkları görevi yerine getirmek için yoğun bir çaba harcamışlardı. Örgütün bu süreci en az zararla atlatması için ve görevlerini en iyi şekilde yapmak için, birçok fedakarlık yapmış, emek harcamışlardı. Gerilla alanında aldığımız kayıplardan sonra tereddütsüz görevlerine sarılmış, şehitlerin yarattıkları boşlukları doldurmak için mücadeleye sıkıca sarılmışlardı. Sürecin zorluğunu görüyorlardı. Zorluklara boyun eğmek yerine zorlukların üstesinden gelmeyi tercih etmişlerdi. Düşmanın halka saldırıları diğer devrimci örgütlere saldırılarına karşı bu cephede kalıp, düşmanın saldırılarına en iyi cevabı verdiler. Onlar yarattıkları değerlerle bir miras bırakıp ölümsüzlüğe uğurlandılar. Yarattıkları değerler ve pratikleri bize bıraktıklarıdır.
(Bitti)