HABER MERKEZİ- Lice’de 2017 yılında zırhlı aracın karıştığı iki olayda yaşamını yitiren 8 kişinin failleri hazırlanan raporlarla aklanırken, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü yaşamını yitiren Fikri Demirbaş’ın varislerine ihtarname göndererek, zırhlı araçta meydana gelen 250 bin Euro hasarın olay tarihinden itibaren işlenecek yasal faiziyle birlikte ödenmesini istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zırhlı Araç Çarpması Sonucu Meydana Gelen Yaşam Hakkı İhlalleri Araştırma Raporu”na göre, 10 yılda (2008-2018) zırhlı araçların karıştığı 63 olayda, 16’sı çocuk ve 6’sı kadın olmak üzere toplam 36 sivil yaşamını yitirdi, 85 sivil ise yaralandı. Sadece Diyarbakır’da 2016-2018 yılları arasında zırhlı araçların karıştığı 6 olayda, 2’si çocuk toplam 12 sivil yaşamını yitirdi.
Ölüm olaylarına sebebiyet veren zırhlı araçlarla ilgili ne tür bir araştırma yapıldığı ya da hangi önlemlerin alındığına dair ise kamuoyuna yansıyan ne bir rapor ya da çalışma yok. Tutuksuz yargılanan zırhlı araç sürücüleri polis ve askerlerin yargılandıkları davalarda mahkum edildikleri sembolik sayılabilecek cezalarda bir bir ertelendi.
AİLELERİN ADALET ARAYIŞI
Diyarbakır’da 19 Haziran 2017 tarihinde zırhlı aracın çarptığı otomobilde 3 kişi yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenlerin taziyesine katılanların akıbeti de yine bir zırhlı aracın çarpması sonucu aynı oldu ve araçta bulunan 5 kişi daha yaşamını yitirdi. Ancak her iki olaydan sonra yaşanan süreç de bir o kadar trajik ve düşündürücü. Zırhlı araçların karıştığı olaylarda yaşamını yitiren yakınları için adalet arayışını sürdüren Yamankılıç ve Demirbaş ailelerinin yaşadıkları, Türkiye’deki yargı sisteminin nasıl işlediğini bir kez daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
İLKOKUL ÖĞRENCİSİ ZİLAN ZIRHLI ARAÇLA KATLEDİLDİ
19 Haziran’da Lice’den Diyarbakır’a giden minibüse karşı yönden gelen zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirenlerden biri de ilkokul 4’üncü sınıf öğrencisi Zilan Yamankılıç idi. Ramazan Bayramı için alışverişe giden Zilan, annesinin gözleri önünde hayatını kaybetti. Aynı olayda minibüs sürücüsü Remzi Menteşe ve yolcu İlhan Ayaş’ta yaşamını yitirirken, Zilan’ın annesi Nesrin ve 8 yolcu ise yaralandı. Olaydan sonra Zilan’ın cenazesi morga, yaralı annesi ise hastaneye kaldırıldı.
BİLİRKİŞİ RAPORLARINDA ADALETSİZLİK DİZ BOYU!
Olay nedeni tutanaklara, zırhlı aracın ön lastiğinin patlaması ve şoförün aşırı hız yapması olarak geçerken, gözaltına alınan fail polis ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Jandarma ve trafik bilirkişi, zırhlı araç sürücüsü polis Burhan Kolbaşı’n olayda 8/8 kusurlu (tam kusurlu) olduğuna dair rapor hazırladı. Ancak Adli Tıp Kurumu (ATK) Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi, daha önce hazırlanan raporların aksine olayda aracın “patlayan lastiğinin kusurlu” olduğunu ve fail polisin herhangi bir kusurunun olmadığına dair rapor hazırladı. İstanbul Teknik Üniversitesi Bilirkişi ise hazırladığı raporda, olayda “patlayan lastiği” değil lastiğin patlamasına neden keskin ve sert cismi “kusurlu” bulup, polisin ve idarenin bir kusurunun olmadığı yönünde kanaat getirdi.
TAZMİNAT DAVASI RET EDİLDİ: YOLDAKİ DELİCİ ALET ‘KUSURLU’ BULUNDU
ATK ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı trajikomik raporları dikkate alan Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, olayda zırhlı aracın değil lastiğin patlamasına neden olan yerdeki delici veya kesici cisimlerin “kusurlu” olduğunu ileri sürerek, Zilan’ın ailesinin Diyarbakır Valiliği aleyhine açtığı manevi tazminat davasını reddetti. Bununla da yetinmeyen mahkeme, Valiliğin avukat vekâlet ücreti ve mahkeme masrafı olan 2 bin 745 TL’nin de aileden tahsil edilmesine karar verdi. Dosya, İstinaf Mahkemesi’nde karara bağlanmayı bekliyor.
SANIK POLİS 26 EYLÜL’DE HAKİM KARŞISINA ÇIKACAK
Fail polis hakkında yürütülen soruşturma kapsamında ise, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame 2 yılın ardından tamamlandı. İddianamede, zırhlı araç sürücüsü polis Burhan Kolbaşı hakkında “Taksirle birden fazla insanın ölümüne neden olmak” suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. İlk duruşma 26 Eylül’de Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Mahkeme, bilirkişiden olayla ilgili tekrar rapor istedi. Benzer bir raporun gelmesi durumunda sanık polise beraat yolu gözükecek.
YİNE ZIRHLI ARAÇ YİNE KATLİAM!
20 Haziran ise, olayda yaşamını yitirenler için Lice’de kurulan taziyeye katılan Fikri Demirbaş, annesi Zeynel Demirbaş, dayısı Mahmut Öner ve kuzenleri Mevlüt Dağtaş ile Abdulhamit Dağtaş, Diyarbakır’a dönüş yolunda yine karşı yönden Cobra tipi zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Zırhlı araç otomobili altına alarak ezerken, olay kayıtlara zırhlı araçların karıştığı olaylarda en fazla kişinin yaşamını yitirdiği vaka olarak geçti. Araçta yaşamını yitiren 5 cenaze araçtan zorlukla çıkarılırken, zırhlı araç sürücüsü ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
YİNE BİLİRKİŞİ VE KOPYALA-YAPIŞTIR RAPORLAR!
Jandarmanın hazırladığı kaza tespit tutanağında, yaşamını yitiren araç sürücüsü Fikri Demirbaş, şerit ihlali iddiasıyla “birinci derece kusurlu” bulunurken, zırhlı araç sürücüsü polis Nuh İpek ise hız nedeniyle “ikinci derece asli kusurlu” bulundu.
Ancak olay yeri incelemesinde zırhlı aracın lastik izlerinin karşı şeritte tespit edilmesi ile müşteki avukatları, delillerin eksik toplatıldığı gerekçesiyle rapora itiraz etti. Olayı bütün yönleriyle açıklığa kavuşturacak ve davanın seyrini değiştirecek zırhlı araç kameralarının “bozuk” olduğu ve kayıt yapmadığı ileri sürüldü. Tekrar burada da devreye giren ATK Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi, hazırladığı raporda Fikri Demirbaş’ın olayda “asli kusurlu” zırhlı araç sürücüsü polisin ise bir “kusuru”nun olmadığını belirtti. Mağdur avukatlarının yaptığı itiraz üzerine ise İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi de, Ankara ATK’nin hazırladığı raporun benzerini hazırladı.
TAKİPSİZLİK KARARIYLA DOSYA KAPATILDI
Raporlara rağmen Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, sanık polis hakkında “birden fazla kişiyi taksirle öldürmek” suçundan fezleke hazırlayarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Ancak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice’den gönderilen fezlekeyi iptal ederek, ATK raporunu dikkat aldı ve sanık polisin olayda bir kusurunun olmadığına kanaat getirdi. Savcılık, aynı raporda “birinci derecede kusurlu” olduğu ileri sürülen otomobil sürücüsü Fikri Demirbaş’ın yaşamını yitirmesini de gerekçe göstererek, takipsizlik kararıyla dosyayı kapattı. Avukatların karara karşı Diyarbakır Sulh Ceza Hâkimliği’ne yaptığı itirazın sonucu bekleniyor.
ZIRHLI ARACIN HASARI İÇİN AİLEDEN 250 BİN EURO İSTENDİ
Dosya kapatıldıktan sonra harekete geçen Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü olayda suçlu bulunan Fikri Demirbaş’ın varislerine ihtarname göndererek, değeri 350 bin Euro olan zırhlı araçta meydana gelen 250 bin Euro hasarın olay tarihinden itibaren işlenecek yasal faiziyle birlikte ödenmesini istedi. Tazminatın ödenmemesi durumunda ise haklarında dava açılacağı uyarısında bulunuldu. Aile, ayrıca olaydan sonra otoparka çekilen zırhlı aracın çekici ve otopark masrafları için ise 2 bin 500 TL para ödemek zorunda kaldı.
‘ZIRHLI ARAÇ SÜRÜCÜSÜ ŞERİT İHLALİ YAPMIŞTIR’
Fikri Demirbaş’ın ailesinin avukatı Velat Bozhan, ATK’nin hazırladığı rapor ve savcılığın verdiği takipsizlik kararının eksik ve yeterli bir soruşturma yapılmadan hukuka aykırı şekilde verildiğini belirterek, itiraz edeceklerini söyledi. Görgü tanığı ve olay anını gösteren kamera kayıtlarının olmayışının birçok soru işareti ve şüpheyi beraberinde getirdiğini ifade eden Velat, “Zırhlı aracın kamera kayıtları olsaydı olay net şekilde ortaya çıkacaktı. Bu nedenle olayda kusurun bu kadar net ve kesin olarak belirtilmesi neredeyse imkânsızdır. ATK’nin sadece olay yeri kaza tespit tutanağına dayandırılarak hazırlanmış olduğu raporda, diğer delilleri dikkate almamıştır. Jandarmanın hazırladığı tutanak üzerinden soruşturma yapılmış, dosyaya sunduğumuz deliller değerlendirmeye dahi alınmamıştır. Olay yeri fotoğraflarına, zırhlı aracın lastik izlerine bakıldığında aşırı hız yapan zırhlı araç sürücüsü şerit ihlali yaparak Fikri Demirbaş’ın kullandığı araca çarptığını göstermektedir. Olayın tüm bütün yönleriyle ortaya çıkarılması için olay yerinde keşif yapılarak rapor hazırlanması, kamera kayıtlarının bulunduğu zırhlı aracın hard disklerine el konularak, görüntüler silinmiş ise geri getirilmesi için ATK’ye gönderilmesi, olay yerine yakın üs bölgesindeki kamera kayıtlarının incelenmesini istiyoruz” dedi.
‘BU HANGİ VİCDANA SIĞAR?’
Zırhlı aracın ezdiği otomobilde 4 yakınıyla katledilen Fikri Demirbaş’ın ailesi, soruşturmanın kapatılması ve kendilerinden tazminat istenmesinin acılarını daha da arttırdığını belirtti. Halime Demirbaş, eşinin olayın tek sorumlusu olarak gösterilmesine ve davanın kapatılmasına tepki göstererek, “Allah hakkımızı yanlarında bırakmasın ne diyeceğimi bilemiyorum. 8 çocuğum yetim kaldı. Eşimin arabasının yoldaki tekerlek izleri de zırhlı aracın tekerlek izleri de belli. Bu olay onların hatası, ortaya çıkarmak istemiyorlar. Zırhlı aracın kamera görüntüleri ortaya çıkmayana kadar ben eşimin suçlu olduğuna inanmıyorum. Kamera kayıtları ‘yok’ diyorlar. Ben buna inanmıyorum. Burada, kamerasız zırhlı araç gördünüz mü? Sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız. Eşimi öldüren zırhlı aracın 250 bin Euro olan masrafı bizden isteniyor. Eşimi öldüren, çocuklarımı yetim bırakan zırhlı aracın parasını da bizden istiyorlar. Bu hangi vicdana sığar? Bunu kim kabul eder? Kirada oturuyoruz, evde bir tek kişi çalışıyor. Bu parayı nereden getireceğiz?” diye konuştu. (Jınnews)