2023 yılında deyim yerindeyse yerküre sarsılıp durdu. Bu sarsılma egemenlerin dünyasını belki altüst edemedi fakat korkularını büyüttü. Emperyalistlerin naralarla dünya halklarına dayattığı savaş ise her geçen gün daha fazla cana mal oldu.
Emperyalizmin krizi katlanarak artıyor. Açlık ve yoksulluk içindeki dünya halklarından yükselen sesler gök kubbeyi sarmakta. Krizin içerisindeki egemenler zorbalığı büyütüyor. Dünya halklarına dayatılan sancılı yaşam, yeni yıldaki direnişlerini habercisidir. Birkaç yıldır özellikle bu durumun varlığından bahsediyoruz ve geçen her zaman egemenlerin aleyhine işliyor.
“2023’ü nasıl tanımlamak gerek” diye sorsak, daha fazla direniş ve daha fazla mücadele diyebiliriz. Direniş ile geçen 2023 yılının önemli başlıklarını okuyucularımız için derledik.
“DEVLET NEREDE?”
6 Şubat’ta Merkez üssü Maraş’ın Pazarcık ve Maraş Ekinözü-Gözpınar ilçelerinde sabaha karşı gerçekleşen depremlerde 50 bin 500 kişi hayatını kaybetti, 100 binden fazla kişi yaralandı, 7 bin 248 bina yıkıldı. Depremler, “Türkiye’de son 100 yılın en ölümcül depremi” olarak kayda geçti. Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Antep, Maraş, Osmaniye, Hatay’da binalar yıkıldı. Deprem sonrası enkaz alanlarına en son devlet gitti. Yetersiz arama-kurtarma altyapısı bu Maraş depremleriyle açığa çıktı. Soğukta, enkazlar arasında kalan halkın yardımına koşan yine halkın kendi dayanışması oldu. O günlerden kulağımıza aşina olan soru “Devlet nerede?” idi. Depremzede halk kaderlerine terk edildi.
Depremin merkez üssü Maraş olsa da Suriye de depremden ciddi bir şekilde etkilendi. 12 yıllık savaşın yarattığı sosyal ve ekonomik yıkımın üzerine gelen deprem, Suriye kentlerinde büyük bir felakete neden oldu. En az bin 356 kişi yaşamını yitirdi, 3 bin 419’den fazla kişi yaralandı. TC, 7 ildeki enkaz ve temel ihtiyaçları karşılamakta vasat altı kalırken Rojava’dan Suriye’nin kuzeyindeki depremzedelere ulaştırmak için hazırlanan yardımları engellemekle meşguldü!
Gölcük depreminin ardından toplanan deprem vergileri bir kez daha gündeme gelirken vergi uzmanı Ozan Bingöl toplanan rakamın 88 milyar TL olduğunu belirtti. Maraş merkezli depremlerin ardından deprem bölgelerine ulaşmayan ve engellenen yardımlar, arama-kurtarma çalışmalarının yetersizliği, müteahhitlere peşkeş çekilen kentler deprem vergilerinin nereye gittiği sorusunu yeniden sorgulattı.
Depremde hayatını kaybedenlerin sayısı günbegün artarken ve beslenme, barınma, temiz suya ulaşım gibi ihtiyaçlar varken bundan nemalanmaya çalışan ve fahiş fiyat artışı yapan 353 firma teşhir edilip para cezası uygulanırken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, deprem bölgesindeki yetersizliklere tepki gösterenleri “fitne, fesatlıkla” suçladı.
ENKAZIN ÜSTÜNDE TEPİNEN FAŞİZM
Depremin büyüklüğü ve yarattığı acı toplumu derinden sarstı. Fakat kendi dayanışmasını ve örgütlenmesini hızlı gerçekleştiren halk dayanışma ağını ördü. Bu, elbette devletin sorumsuzluğunu açığa çıkardı. Deprem bölgelerinden yükselen isyan seslerini bastırmaya ve susturmaya çalıştı. Adıyaman’da sağlık çalışanının “Tüm üst düzey yöneticilerin elinde kan var” isyanını hâlâ hatırlıyoruz ve sağlık çalışanın açığa alınmasını da! Devlet kendi yetersizliğinin ve sorumsuzluğunun faturasını halka kesti. Dayanışma için deprem bölgelerine giden işçiler (moto-kurye, madenciler) işten çıkarıldı ya da deprem bölgesinde engellendiler. Şovenizm ayyuka çıktı ve devletin ihmalkarlığından kaynaklı gıda ihtiyacını karşılamaya çalışanlara “yağmacı” yaftası vuruldu. Depremin sorumlusu adeta halk oldu!
Bugün depremin ardından yaşanan sorunlar devam ediyor. Egemen sınıflar “ders” çıkarmış ki deprem sonrası enkazların ardından kalanlar için rant peşine düştü. Özellikle Hatay’da halkın kendi mülk alanları devlet tarafından gasbediliyor. Deprem halkın örgütlü gücünün gerekliliğini bir kez daha açığa çıktı.
SEÇİM RÜZGÂRIYLA ÖTELENEN UMUTLAR
2023 yılının yoğun gündemlerinden biri, hatta en uzun süre meşgul edeni 14 Mayıs seçimleriydi. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri krizi, baskıları, zorbalığı ve yoksulluğu örtbas etti. Geniş halk kitlelerine “ya karanlık ya aydınlık” denerek faşizm dayatıldı. Mevcut iktidar deprem sonrası sarsılan egemenliğini toparlamak için göstermelik iyileştirmelere gitti. Pazarlık masaları öyle kirli devam etti ki, egemen klikler oy toplamak için her türden popülizme pervasızca sarıldı. CHP etrafında kümelenen “muhalifler” halka “bahar geliyor” çağrısı yapa yapa umudu “gelmez bir bahara” bıraktı. Halkın biriken öfkesini sandıkta soğuran bu blok kitlelere zafer telaşının sonunda yenilgi hüsranını yaşattı. Bu ikilem arasından öfke ve umutsuzluk rüzgârları esti.
Tüm gerici güçler iki ittifak ve blok arasında saf tutmayı dayattılar. İlerici-demokrat halk güçleri de (reformist ve tasfiyeci anlayışlar) bu keskin saflaşma ve yarılmanın kuşatmasında siyasal bir konumlanışı tercih etti.
Seçimlerden arda kalan son anı ise kirli pazarlıkların son örneği Nazi artığı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokol oldu.
SEFALETE KARŞI DİRENİŞ
2023 yılı içerisinde birçok iş kolunda grev ve iş bırakmalar gerçekleşti. Enflasyonun hızla artması, TL’nin döviz karşısında erimesi hayat pahalılığını artırırken aynı zamanda işçi ücretlerinin erimesine de neden oldu. Açlık sınırı altında çalışmaya mahkûm edilen işçi ve emekçilerin ücret artışı talepli iş bırakma eylemleri devam etti ve 2024 yılı içinde de direnişlerin devam edeceği anlaşılıyor. Asgari ücret tartışmaları arasında gireceğimiz bu yeni yılda, yine birkaç ay içerisinde ücretlerin eridiğine şahit olacağız.
İşte 2023 yılında öne çıkan işçi direnişleri: Corning işçileri 156 gün süren bir greve çıktı. Birçok belediyede belediye işçileri greve çıktı: Kadıköy, Ataşehir, Kartal, Esenyurt, Menderes, Çaybaşı, Mamak belediyelerinde işçiler iş bıraktı. Yine birçok fabrikada ücret artışı temelli grevler düzenlendi: Vera Kâğıt Ambalaj, Şireci Coton, Özka Lastik, Gübretaş, Kartonsan, Mata Otomotiv, Scheider Enerji, Bekaert, Tezcan Galvaniz ve birçok fabrikada işçiler grevdeydi. Dersim’de FEDAŞ işçileri grev kırma saldırılarına ve engellemelere rağmen 73 günün sonunda direnişlerini kazanımla sonuçlandırdılar. Sputnik’te grev 100 günü aştı, AFP’de işçiler greve çıktı. Yıl boyunca inşaat işçileri hakları için eylem düzenledi. Ve kasım ayında patronun iş birlikçi sendika dayatmasına karşı Urfa Özak Tekstil’de yüzlerce işçi iş bıraktı. Jandarma-devlet-patron iş birliğiyle işçiler sürekli baskı altında tutuldu ve saldırılara maruz kaldı.
KAZA DEĞİL CİNAYET
2023 yılının ilk 11 ayında en az bin 772 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Güvencesiz koşullarda, düşük ücret dayatmasıyla çalışmak zorunda kalan işçilerin “Çalışırken ölmek istemiyoruz” haykırışı bir kez daha duyuldu.
GENÇLİK AYAKTAYDI
Egemenlerin ideolojik-politik saldırılarla bilinçlerini dumura uğratmaktan bir an olsun vazgeçmediği bir diğer kesim de gençlik oldu. Gençlik 2023 yılını hak gaspları, niteliksiz eğitim, kötü ve sağlıksız koşullarda geçirdi. Uzaktan eğitim sorunu, yurtlardaki sorunlar, barınma-beslenme sorunları her zaman olduğu gibi bu sene de baş gösterdi. İktidarın gençliğe sunduğu şey yine çözümsüzlüktü. Özellikle seçim sürecinde gençlere “boş” vaat sunmakta egemenlerin temsilcileri birbirleriyle yarıştılar. Gençlik düzen partileri için oy deposuydu çünkü. Ortada onca sorun varken gençlik de seçim rüzgârına takıldı. Ümit Özdağ gibi Nazi bozuntusu faşistler gençliğe rol model olarak sunuldu. Seçimden sonra ise tüm sorunlar katlanarak devam etti. Gençliğin tüm hayalleri seçim patırtısında yıkıldı. Seçim sonrası esas olarak hüsran boy gösterdi, verilen vaatlerin pratik bir karşılığının olmadığını gençler deneyimleyerek gördüler. Eğitim sisteminde yine gençliğin çıkarına olmayan birtakım değişiklikler yapıldı. ÇEDES gibi gerici bir proje gündeme getirildi. Okullara “manevi danışman” adı altında imamlar atandı. Zaten niteliksiz ve anti bilimsel olan eğitim sistemi bu politikalarla niteliksizliğin dibini gördü.
Öğrenci gençliğin pandemi sürecinden bu yana önemli sorunlarından biri olan barınma sorunu bu yıl da devam etti. Niteliksiz yurtlara mecbur bırakılan öğrenci gençliğin barınma sorunu Zeren Ertaş ile öfkeye dönüştü.
Aydın KYK yurdundan ihmal sonucu hayatını kaybeden Ertaş için ülkenin dört bir yanında binlerce öğrenci ayağa kalktı. Halk gençliğine dayatılan geleceksizlik onları sömürü sistemine mahkûm ediyor. Halk gençliğinin geleceksizlik duvarını yıkacak gücü vardır: bu güç onun örgütlü mücadelesindedir!
KADINLAR MÜCADELEYE!
2023 yılında 370’in üzerinde kadın katledildi. Kadın cinayetlerinin münferit olmadığı ülkemizde cezasızlık politikaları ve toplumsal yapının erkek egemen niteliği cinayetlerin önünü açmaya devam ediyor. Yine skandal bir karara imza atan devlet yeni yasal düzenlemeyle birlikte taciz olaylarında artık kanıt isteyecek. Kadına yönelik yoğun şiddet bu kararla artacak, kadınlar şikayetçi olurken bir kez daha düşünmek zorunda kalacaklar. Kadın düşmanı politikalar sistematik bir biçimde hayata geçirildi, geçiriliyor. Bu yılın ekim ayında gerçekleştirilen 8. Aile Şûrası’nda kadınların payına yine erken yaşta evlilik, doğurmak, evliliklerinin devamını sağlamak düştü. Bunlara yeni bir halka eklendi: “Ev hanımlığından” emeklilik! Emeklilik maaşlarında pek ketum davranan hükümet ev hanımlarını bundan azade etmek istemedi! Eğer kadın 15 yıl evli kalır ve sigortasını öderse 15 yılın sonunda en düşük emekli maaşını “kazanmaya” hak kazanacak. Tabii emeklilikten sonraki emekleri için bir formül aranmadı. Yine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın açıklamalarında kadınların eve çekilmesi için “hibrit” denilen esnek ve uzaktan çalışma modeli üzerine çalışıldığı belirtildi. Böylece kadınlar kendi evlerinde çalışmak olanağına sahip olabilecekler!
Ev kadınlığından ya da ev hizmetçiliğinden gene evde dışarıya çalışma olanağına doğru bir gelişim! Kadınları eve hapsetme çabalarının güçlü adımları olarak tarif edebileceğimiz bu hamleleri boşa düşürmek devrimci fikrin ve elbette toplumun sorumluluğundadır. Egemenler burjuva feodal düzen içinde elinden geleni ardına koymamaktadır.
TUTSAKLARA SALDIRILAR SÜRÜYOR
2016 yılından bu yana devrimci ve yurtsever tutsaklar üzerindeki baskılar devam etti. Pandemiyle birlikte hak ihlalleri artmıştı. Yayın yasakları, infaz yakmalar, hasta tutsakların tedavilerinin engellenmesi, görüşçü yasakları, iletişim yasakları dayatıldı.
TC’nin tecrit saldırılarının boyutu arttı. Yeni hapishaneler inşa edilmeye devam etti. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre 1 Ocak 2023 itibariyle Türkiye’de 279 kapalı, 89 açık, 10 kadın kapalı, 8 kadın açık, 9 çocuk kapalı, 4 çocuk eğitimevi olmak üzere toplam 399 hapishane bulunuyor. Bu kurumların toplam kapasitesi 289 bin 974 kişi olarak belirlenirken 2021 yılında 272 bin kişinin olduğu hapishanelerde bir yıl içinde tutsak, tutuklu ve hükümlü sayısı 300 bini aştı. Adalet Bakanlığı hasta, yaşlı ve engelliler için cezalarının hafifletilmesi ve kaldırılması için genelge yayımladı. Fakat bu genelgede devrimci, yurtsever tutsaklar kapsam dışı bırakıldı. Onlarca hasta tutsak hayatını kaybetti.
Tutsakları toplumdan tecrit etmeye çalışan devlet, tecrit hapishanelerini S ve Y tipi hapishanelerle genişletti. Bu yeni hapishaneler hakkında Adalet Bakanlığı kamuoyunu bilgilendirmediğinden hapishanelerin yapısı hakkında uzun süre belirsizlik yaşandı ki halen net ve doğru bilgilere ulaşmak mümkün olmadı.
İHD’ye ulaşan 2023 yılının temmuz ayında 85, ağustos ayında 987, eylül ayında bin 154 olmak üzere toplamda 2 bin 226 insan hakları ihlali başvurusu yapıldı. Basın taraması yoluyla da 265 ihlalin tespit edildiği belirtilerek toplamda 2 bin 491 ihlalin yaşandığı öğrenildi.
KÜRT ULUSUNA SALDIRILAR VE DİRENİŞ
Faşist diktatörlüğün Kürt düşmanlığındaki konumlanışı aralıksız bir saldırganlık eşliğinde devam etti. Fiili olarak Rojava ve Irak Kürdistanı’na saldıran TC, bunun yanı sıra bölgedeki gerici devletleri de bu konsepte angaje etti. Kürdistan’ın tüm parçalarında yoğun ve baş döndürücü gelişmeler yaşandı. Bölgede yaşayan çeşitli ulus ve inançtan halkın çıkarlarının değil gerici bölge devletlerinin ve egemen sınıfların çıkarları gözetildi. Mayıs ayında Irak devletinin Maxmûr Kampına yönelik saldırıları halkın kararlı duruşuyla püskürtüldü. Eylül ayında ise Deyr el Zor’da yaşanan gelişmeleri Türkiye ve ÖSO çeteleri “Arap- Kürt” çatışması olarak değerlendirirken “Arap aşiretleri Kürtlerin yönetimine karşı yetkiyi ele almak istiyor; PKK’nin dayatmalarına karşı Arap aşiretleri başkaldırıyor” söylemiyle SDG’ye karşı bölge halkı kışkırtılmak istendi.
TC, 8 yıldır aralıksız sürdürdüğü imha odaklı saldırılarında projeksiyonu 800 kilometrelik bir alana genişletmişken İçişleri Bakanlığı Emniyet Müdürlüğüne yönelik 1 Ekim’de gerçekleşen eylem kuşkusuz afallatıcıydı. “Bitirdik” hamaseti ile milliyetçi tabanın desteğini köpürten AKP-MHP bloku çareyi saldırganlığın dozunu artırmakta aradı. Benzer eylemler sonrası bilindik kodlarıyla hareket eden faşist diktatörlük, devrimci, demokratik ilerici kesimleri hedefleyen geniş bir gözaltı-tutuklama furyası başlattı. HDP binaları, gazeteler basıldı. Yüzlerce kişi gözaltına alınırken, birçok kişi tutuklandı. DKÖ temsilcileri, sendikacılar, gazeteciler gözaltına alındı. Irak Kürdistanı’ndaki gerilla alanlarına hava saldırıları düzenleyerek “güçlüyüz” mesajı verilmeye çalışıldı. Saldırılar aralıksız sürerken demokratik ulusal hareket 2 kere isim, 3 kere de kısaltmasını değiştirmek zorunda kaldı.
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlayan süreli-dönüşümlü açlık grevleri Türkiye’nin tüm hapishanelerinde sürüyor. 15 Şubat’ta bitirilecek olan eylemde Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürt sorununa çözüm isteniyor.
EGEMENLER İŞ BAŞINDA!
Emperyalist sermayenin mali krizi tüm dünyada etkisini sürdürürken egemen sınıflar da bununla orantılı olarak hak gasplarını, sömürüyü ve baskıyı artırmaya devam etti. 2008 krizinin üzerine eklenen pandemi krizi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali kriz ortamını derinleştirdi. Bankaların iflası, yarı sömürgelerde patlak veren isyanlar, Avrupa’daki işçi hareketleri ve emperyalistler arası hâkimiyet dalaşları ekonomik krizin sonuçları olarak ortaya çıkmıştır. Ağır hak gaspları, işgal ve ilhak kıskacında direnişler boy vermeye devam etti.
SİYASİ KRİZ TETİKLENDİ
2023’e, her sene olduğu gibi ekonomik-siyasi kriz damgasını vurmuştur. Emperyalizmin yaşadığı ekonomik kriz bağımlı ülkelerin ekonomisini daha fazla etkiliyor. Krizin yarı sömürgelerdeki yansıması, önlenemeyen yüksek enflasyon ve yoksullaşma oldu. Bu ekonomik kriz siyasi iktidarları da sarstı.
Latin Amerika ülkelerinde iktidar çatışmaları bunun örneklerinden oldu. 2023’ün başlarında Peru’da Castillo taraftarları sokağa dökülüp isyan etmişti. Yüksek enflasyon ve kriz içerisinde seçimlere gidilen Arjantin’de aşırı sağın temsilcisi Javier Milei seçimi kazandı. Artan yoksulluğu halkın gündeminden uzaklaştırmaya çalışan egemenler “seçimlerle” öfkeyi konsolide etmeye devam etti. Fakat ne yoksullaşma azaldı ne de öfke!
GREV, SAVAŞ, DİRENİŞ
Egemenler, iktidarlarını sürdürebilmek ve daha fazla kâr elde edebilmek adına baskı-sömürü çarkını sürekli geliştirmekte, hızlandırmaktadır. Fransa’da emeklilik yasası, AB ülkelerinde “güvenlik”e yapılan yatırımların artması, çeşitli yasalar, yargı düzeninde değişiklikler (İsrail’de) gündeme gelmiştir. Pandemiden bu yana ekonomik olarak sıkılaştırma politikalarını sık sık gündeme geldi. Avrupa’nın hemen hemen tümünde birçok grev yaşandı.
Krizin faturasının halka ödetilmeye çalışılmasıyla birçok direniş de kaçınılmaz olarak doğup büyüdü. İngiltere’de son 40 yılın en büyük grevleri meydana geldi. ABD’de otomotiv grevi ile binlerce işçi iş bıraktı. Hollywood emekçileri 118 günlük grev gerçekleştirdi. Fransa’da emeklilik yasasına karşı geniş halk kitleleri sokaklara döküldü. Fransa’da çiftçiler birçok kez eylem düzenledi. Yine Fransa’da Nahel M. için sokaklar isyanın öfkesiyle alev aldı. 2023 Fransa burjuvazisi için pek parlak geçmezken halkın direnişleri yılın simgesi oldu.
YILIN SON DİRENİŞİ: FİLİSTİN
2023 yılının sonuna yaklaşılırken Filistin davası, uzun yıllar sonra kendini dünyaya tekrardan hatırlattı. 7 Ekim’de başlatılan Aksa Tufanı ile beraber Filistin direnişi yeni bir evreye sıçradı ve bu direniş emperyalistlerin bölgedeki planlarını suya düşürdü. İsrail’le Arap ülkeleri arasında devam eden “normalleşme” görüşmelerine darbe vuruldu. Direnişle beraber ABD’nin Orta Doğu’daki ileri karakolu İsrail’le sürdürmek istediği egemenliği zedelenmiş, kendisi de İsrail’le birlikte darbe yemiştir. Siyonist İsrail aylardır neredeyse tüm askeri gücüyle Gazze’ye saldırılar düzenliyor. Bu saldırılarda on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaralandı.
İşgal altındaki bir ülkede işgalciye ve destekçilerine karşı verilen savaşın meşruluğu bir kez daha halkların bilincine kazındı. Dünya halkları birçok yerde Filistin’e destek eylemleri gerçekleştirdi. Almanya, Fransa gibi ülkelerde devletler Filistin’e verilen destek eylemlerine yasaklar getirerek yine o bilindik meşum rollerine soyundular.
Siyonist İsrail’in tüm katliamlarına, kimyasal silahlarla saldırılarına rağmen Filistin halkı işgalcisine karşı muazzam bir direniş sergilemeye devam ediyor.
GELENEĞİMİZ DİRENİŞ GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZ
Dünya halklarının 365 günü direniş ile geçti. Egemen sınıflar ise sömürü çarkını döndürebilmek için saldırılarını artırdı. Geniş halk kitlelerinin bu zorbalığa karşı mücadelesi son bulmadıkça saldırılar devam edecektir. Mücadelenin daha fazla harmanlandığı bir yeni yılı umut ile karşılıyoruz. Örgütlü zorbalığa karşı örgütlü birliğimizi büyütelim!