Bingöl’ün Genç ilçesi Sağgöze köyünün kırsalındaki ormanlık alanda yeni bir kalekol üssü inşa ediliyor.
Kalekol üssünün inşası için ormanlık alan ve bu alana giden yol kapatıldı. Ancak tel örgü çekileceği ve ışıklandırma yapılacağı söylenerek kapanan yol ve ormanlık alan köylülerin hayvanlarını otlatma bölgesi.
1990’larda yakılan ve boşaltılan köylerine 2000’lerde yeniden dönen köylüler kalekol yapımına tepkili. Bianet’ten Zeynep Akat’a konuşan köylüler, “Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Burada yaşıyorsak hayvanlarımızı otlatmak zorundayız. Akşamları hayvanların her biri bir yere dağılıyor, onları toplamak gerekiyor. Bize hayvanlarınızı buraya getirmeyin, otlatmayın diyorlar. Biz burada böyle nasıl yaşayalım?” dedi.
‘ASKERLER SUİKASTTAN KORKUYOR’
Kalekolun yapılacağı alanın kendilerine ait olduğunu söyleyen köy muhtarı Nevzat Akay, üssün yapılacağını öğrenince alay komutanıyla ve binbaşıyla konuşup itiraz ettiğini ancak Orman Genel Müdürlüğü’nden izinleri olduğunu görünce çaresiz kaldığını belirtti:
“Tepeye giden yolu komple kapattılar. O yola tel çekilecekmiş ve ışıklandırma yapılacakmış. Bizim köyde keçiler var o bölge onların merası. Keçiler için defalarca gidip konuştum ama ‘onları bu alana yaklaştırmayın’ dediler. Suikast girişimden korkuyorlarmış. Tel çektikten sonra keçilerin dolaşmasının serbest olacağını söylediler, şimdi tel çekilmesini bekliyoruz.”
‘AĞAÇSIZ ALAN VARKEN ORMANA YÖNELDİLER’
Sırım Havzası Derneği Başkanı Emin Turhallı ise; üssün yapımına başlarken kendilerine ağaçsız, boş bir bölgeye yapılacağı söylendiğini, ormana sonradan yöneldiklerini söyledi.
“Ağaçsız bir alan varken ormana yöneldiler, bu ormanları yok etme hakkını nereden alıyorlar” diye soran Turhallı şunları kaydetti:
“O bölgeyi yasakladılar, insanlar kendi köylerinde dışarı çıkamaz oldu. İnsanlar kendi köyünde dışarı çıkamıyorlar, hayvanlarını otlatmaya götüremiyorlar. Kalekolu insanların güvenliği için yaptıklarını iddia ediyorlar, güvenlik bunun neresinde? İnsanların yaşam hakkını ellerinden al, buna da güvenlik de. O bölgede arıcılık yapılıyordu, arıların bal getireceği zamanda bu tahribat yapıldığı için arıcıların aldığı verim yarıya düştü.
“Hepsi 1-2 ay içerisinde oldu zaten, 10 gün kadar o bölgede gidiş gelişlere yasak konuldu. Aşağıdan başlayarak tepeye kadar olan kısmı tel örgülerle kapattılar yol ve ışıklandırma çalışması için. Sonradan öğrendik ki ağaçları kesmişler. 20 dönüm kadar bir alanı yok etmişler. Binlerce ağaç demek bu.
“Bunlar ilk geldiğinde köylü niye geldiklerini soruyor, meğer yedi yıl önce burada maden olduğu tespiti yapmışlar. Bir süre sonra da muhtemelen maden çıkaracaklar. Zaten böyle oluyor bu işler, önce gelip bir kalekol yapılıyor, ağaçlar kesiliyor, o bölge ele geçiriliyor. Sonra şirket gelip maden çalışması yapıyor, doğayı talan ediyor.”
‘BÜTÜN KAYNAKLAR TAHRİP EDİLİYOR’
Kalekolların yapımında yaşananlara dikkat çeken Mezopotamya Ekoloji Hareketi Eş Sözcüsü Murat Bilgiç yaşananları şöyle yorumladı:
“Kalekollar artık doğa kırımının yeni ismi oldu. Kalekol yapılacak yer güvenlik gerekçesi ile özellikle ormanlık alanda seçiliyor. Önce ormansızlaştırma sonra insansızlaştırma gerçekleştiriliyor. Hektarlarca alan insansızlaştırılıyor, ormansızlaştırılıyor, yani eko-kırım suçu işleniyor. Bütün kaynaklar tahrip ediliyor. Yani kalekollar Kürdistan’da güvenlik sağlayıcı değil, güvenlik problemi haline geldi.
“Bu kalekollar kimin için yapılıyor, ne için yapılıyor bunları sormak lazım. Güvenlik ihtiyacı deniyor ancak insanların böyle bir talebi var mı, halkın bu yönde bir isteği var mı? Oradaki doğal alanın güvenlik bölgesi ilan edilmesi ve kalekol yapımı işin ilk adımı. Sonraki adım bu alanın ekolojik tahribata uğratılması, insansızlaştırılması ve ardından ranta açılması.”
(Bianet)