Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube’de örgütlü Bakırköy Belediyesi işçileri toplu iş sözleşmesi müzakerelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 25 Ekim 2021 tarihinde greve çıktı. Bakırköy Belediyesi yönetiminin, işçilerin 2020-2021 tarihleri için enflasyon oranında zam talebine, 0 zam teklif etmesi ile kamuoyunda geniş yer bulan grev, son 15 yılda, ülke genelinde belediye işçilerinin en uzun süreli yasal grevi olma özelliğinde. Bakırköy Belediyesi’nde greve çıkan işçilerin somut üç talebi bulunuyor: Müzakere sürecinde Temmuz 2021 tarihinde gerekçesiz işten çıkarılan arkadaşlarının işe alınması, Tiyatro Müdürlüğü kadrosunda çalışan işçilerin sözleşme yenileme gerekçesi ile işten çıkarılmalarına karşı iş güvencesi ve sözleşmenin yürürlük süresi olan 1 Mart 2020 tarihinden geçerli ücret zammı.
Bakırköy Belediyesi’nde kadrolu olarak adlandırılan işçiler yıllardır sendikalı ve toplu iş sözleşmeli çalışıyor. 2012 yılında toplu iş sözleşmesi kapsamına tiyatro işçileri de dâhil oldu. Belediye-İş İstanbul 2 Nolu Şube’nin işyerinde taşeron şirketlerde çalışan işçileri de örgütlemek istemesi ile denkleme kafa kol ilişkileri ile DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası da girdi. Bu nedenle 2015 yılından bu yana Bakırköy Belediyesi işçilerinin hak alma süreçlerinde sendikal rekabet olgusu hâkim. İşçilerin sendikal rekabet adı altında enerjiyi içe akıttıkları süreç, patron-işçi ilişkilerinde Bakırköy Belediyesi yönetiminin elini kuvvetlendiriyor. Bakırköy Belediyesi’nde grevde olan işçilerin 2020 yılı toplu iş sözleşmesi, yetki sürecine yapılan itiraz ile müzakereler normal süresinde başlayamadı. 2021 yılı Nisan ayında başlayan süreçte ücret maddelerine gelindiğinde Bakırköy Belediyesi, sendikal rekabetten aldığı güç ile işçilerin 2020 yılı için istediği zammı veremeyeceğini, ücret artışının 2021 yılı itibariyle uygulanması gerektiğini çeşitli argümanlarla savundu. İşçilerin 0 zam dayatmasını kabul etmemesi üzerine işyerinde 360’a yakın işçi için sendika grev kararını uygulamaya koydu.
Belediyelerde üretimin parçalı durumu, grevdeki işçilerin üretimden gelen gücünü zayıflatan en önemli etken. Bakırköy Belediyesi’nde de durum aynı. İşyerlerinde grev kapsamındaki kadrolu işçiler, KHK’lı olarak adlandırılan ve üretimin ana unsuru olan şirket işçileri ile memurlar görev yapmakta. Greve katılan 290 civarındaki işçinin üretimi durdurma noktasında etkisi kısıtlı. Üçüncü ayına giren grevde üretimin durduğu tek alan Bakırköy Belediye Tiyatroları. Tiyatrolar 25 Ekim’de perde kapattı. Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun her platformda yinelediği gibi temizlik başta olmak üzere, park bahçeler, sağlık işleri, fen işleri gibi ana üretim alanlarında şirket işçileri hayatın akışını aksaklıklar olmasına rağmen devam ettiriyor. Bu alanlarda çalışan işçilerin sendikal ve ekonomik hakları greve çıkan işçilerin çok gerisinde. İşçilerin birliği noktasında sendikaların KHK’lı işçilerle kurduğu yüzeysel ilişki, çelişkilerin açığa çıkması ve KHK’lı işçileri grevle dayanışma noktasında temel bir sorun olarak önümüze çıkıyor. Şirket işçilerinin çoğunluğu grevdeki Belediye-İş Sendikası’na üye ancak iş kaygısı ve patron/yönetim baskısı aynı sendika üyesi işçilerin hak arama duygusunda ortaklaşmasının önüne geçiyor. Sendikanın bugüne kadar yapmış olduğu basın açıklamaları ve bilgilendirmelerde KHK’lı işçilerin sorunlarına ilişkin tek cümle olmaması, grevdeki işçilerle işyerinde çalışan işçiler arasında bağ kurma noktasındaki kayıtsızlık, grevci işçilerle şirket işçilerinin sınıf mücadelesinde ortak mücadele hattı kurması önünde bir engel… Mesai saatleri dışında grevin havasını solumak isteyen, işçilerle dayanışmaya gelen şirket işçisi ve memurlar yönetimin sıkı takip ve mobbingi altında. Süreç içerisinde grev alanını ziyaret eden memurlar ile ilgili soruşturmalar başlatılıyor, şirket işçisi bir işçi greve katıldığı gerekçesi ile işten atılıyor ancak grevi yürüten Belediye-İş Sendikası bu baskılamayı birkaç ajitasyon dışında görmüyor. Bakırköy Belediyesi’nde grev neden uzuyor, kazanım noktasında neden ağır aksak ilerleyen bir süreç var sorularının cevaplarına ilişkin temel ipuçları da buralarda gizli.
Tam bu noktada kritik soru şu; Bakırköy Belediyesi Grevi’nin öznesi kim, grevi kim yönetiyor?
İşçi sınıfının direniş tarihi, kazanmanın tabanın inisiyatifi ve sınıfın birliği ile olacağına ilişkin sayısız örnekle doludur. Belediye-İş İstanbul 2 Nolu Şube’nin yıllardır örgütlü olduğu Bakırköy Belediyesi işçileri de bu direniş kültürünün bir parçası. Grev sınıf mücadelesinin en keskin hattı ve grevi kazanmanın yolu kararların ortak alındığı, işçilerin karar süreçlerine katıldığı, taban örgütlenmelerinin etkinleştirildiği bir durumda mümkün. Sık sık ziyaret ettiğimiz Bakırköy Belediyesi grevinde grevci işçilerle yaptığımız sohbetlerde gördüğümüz; etkin bir grev komitesinin olmadığı, kararların sendikal bürokrasi içerisinde işçilerden kopuk olarak alındığı ve işçilerin özneleşmediği bir görünüm hâkim. Eylem biçimlerinden sloganlara, eğitimlerden kamuoyu oluşturma süreçlerine kadar tüm süreç tepeden aşağı doğru bir ilişki ağı içerisinde ele alınıyor.
Belediye-İş Sendikası’nın Türkiye örgütlülüğü Bakırköy’e aktı. Yüz binlerce işçi kilometrelerce mesafelerden gelerek sınıf kardeşleri ile dayanışma gösterdi. Sınıf dayanışmasının pekişmesi noktasında olumlu bir yaklaşım ancak emeğin başkenti İstanbul işçi sınıfının, İstanbul’daki sendika şubelerinin Bakırköy grevi ile dayanışması halen bir eksiklik olarak duruyor. Sendikanın açıklamalarında anladığımız 290 civarında işçi greve katılmış durumda ancak grevdeki işçilerle yaptığımız sohbetlerde; insanlar işe gitmiyor ama buraya da gelmiyor, alanda bir dağınıklık var, slogan atmayan işçiler var, insanlar grev alanında durmuyor gibi örgütsel disipline ilişkin sorunlar ön plana çıkıyor. Hâlbuki en basit haliyle kararları işçiler alsa, grev komitesi etkin şekilde işletilse alınan karara uyulması bir sorun olmaktan çıkacaktır. Sınıf mücadelesi içinde herkes bilir ki grev bir okuldur ve grevci işçiler pratiğin gücü ile öğrenir. Pandemi ile derinleşen ekonomik kriz ve sınıfa yönelik saldırı hamlelerini püskürtmek isteyen sendikaların işçilerin öğreneceği ve öğreteceği kanalları açık tutması günümüz koşullarında temel görevler arasında duruyor.
Bakırköy Belediyesi işçileri güvenceli iş, insanca yaşama yetecek ücret için 2 ayı geçen süreçte haklı bir mücadele yürütüyor. Grev derinleşen ekonomik kriz koşullarında sınıfa yönelik düşük ücret ve esnek çalışma saldırılarına karşı oluşturulacak mücadele hattına öncülük ediyor. Sendikacıların bürokratik yaklaşımla 2 aya yakın pasif bir görünümde olan grevde işçiler, CHP Bakırköy ilçe binasını işgal eden, boğaz köprüsüne pankart asan, düzen partilerinin söylemleri ile uygulamaları arasındaki çelişkileri teşhir eden bir görünüme kavuşuyor. Bakırköy grevcileri ancak sınıf sendikacılığı çizgisinde ısrarla kazanacak, tüm işçi sınıfına kazandıracaktır.
Birlik, Mücadele, Zafer…