HABER MERKEZİ- Ankara’da aralarında Partizan’ın da bulunduğu devrimci örgütler ve demokratik kitle örgütleri, artan baskılara karşı birlikte mücadele çağrısı yaptı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü, Alınteri, Birleşik Devrimci Parti, Demokratik Alevi Derneği (DAD), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Kaldıraç, Karala, Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), 78’liler Federasyonu tarafından artan antidemokratik uygulamalara ilişkin basın toplantısı düzenlendi. Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda ortak basın metnini HDK İl Yürütme üyesi Sibel Polat okudu.
‘İKTİDAR VAR GÜCÜYLE SALDIRIYOR’
Polat, iktidarın kapitalizmin yarattığı koronavirüs krizini kasalarını doldurma fırsatına çevirdiğini, ezilenlerin yaşamlarını daha fazla denetlemek ve baskı kurabilmek için kullandığını söyledi. Polat, “Kadın özgürlük mücadelesine saldırarak, kadınları katlederek, LGBTİ+ları ve mücadelesini hedef gösterip topluma nefreti aşılayarak ve katlederek, koronavirüs kriziyle emek sömürüsünü büyüterek, çocuk istismarını sürdürerek, işçi grevlerini ve her türlü sokak eylemini türlü yöntemlerle engellemeye çalışarak; evde, işte, sokakta, hastanede, okulda, hapishanede halkları sindirmeye çalışıyor. Hapishanelerde insanların en temel hakları, var olan yasalara rağmen ayaklar altına alınıp çiğneniyor. Tecrit, çıplak arama, dayak, görüş yasağı gibi İşkenceler sıradanlaştırılmış durumdadır. Tüm bu baskılarla kurduğu talan ve sömürü düzenini korumaya çalışıyor. Her kim gasp edilen hakları için mücadele etse iktidar olanca gücüyle saldırıyor. İktidar, halkları açlığa, sefalete, ölüme mahkûm ediyor” diye konuştu.
‘DİRENEN UMUT YEŞERTİYOR’
Bu kadar baskıya rağmen ekonomik, demokratik haklarını ve topraklarını talana karşı korumak isteyen kadınların, işçilerin, köylülerin ve gençlerin direndiğini ifade eden Polat, “Bize doğru olanın ne olduğunu gösterip, umutları tekrar yeşertmeye devam ediyor. Kendi sonunun geldiğini fark eden iktidar da her türlü sokak eylemine saldırıyor, maden işçilerinin ve kadın özgürlük mücadelesinin önüne barikat, sendikal mücadeleye KHK, hak arayışına polis ile karşılık veriyor. Kim ki savaş karşıtı ise terörist damgasını yiyor” dedi.
Polat, iktidarın, salgında ‘doğru rakamları açıklamıyorsunuz’ diyen Türk Tabipler Birliği’ne, kayyım rektör atamalarına karşı çıkan tüm üniversite bileşenlerine savaş açıldığını belirtti.
‘DÖRT BİR YANA SAVAŞ İHRAÇ EDİYOR’
Kürt halkına yönelik saldırıların hiç durmadan devam ettiğini aktaran Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halk en ağır askeri silahlarla bombalanarak, helikopterlerden atılarak, yakılarak katlediliyor. Cenazeleri haftalarca sokak ortasında sergileniyor. Devletin özel savaş politikası olarak taciz ve tecavüz, kadınlar ve çocuklar üzerinde uygulanıyor. Siyaset yapma hakları yok sayılıyor. Siyaset sahnesinden silmek için yasaları, anayasayı, en temel insan haklarını hiçe sayıyor. Halkın seçtiklerini tanımıyor, kayyum atıyor, vekillerini hapsediyor. Halkların özgürlük mücadelesini yok etmeye yönelik bu saldırıları daimi bir politika olarak uygulayan iktidar, yaşadığımız coğrafyanın dört bir yanına bu savaşı ihraç ediyor.”
ÖZGÜRLÜK TALEBİ
Tecride ve hapishanelerdeki hak ihlallerine karşı dönüşümlü-süresiz açlık grevlerinin başladığını dile getiren Polat, “Toplumun bir bütün olarak özgürlüğü talebini gören iktidar, bu talepten korkuyor. Bütün baskı araçlarını ve ayrıştırıcı, nefret dilini kullanarak bu talebi manipüle etmeye çalışıyor. Yakın zaman önce çıkarılan bir yasayla bütün dernek, sendika ve vakıflara el koyma hakkı getiriliyor. Keyfi olarak dernek ve vakıfların faaliyetlerini durdurmanın önünü açan bu yasa muhalif tüm sesleri susturmayı hedefliyor. Üniversitelerde yapılan seçimleri hiçe sayarak kayyum rektörler atıyor. Bu atamalara karşı çıkan tüm üniversite bileşenlerine ise savaş açıyor” ifadelerini kullandı.
MÜCADELE ÇAĞRISI
Polat, devlet ve erkek şiddetine maruz bırakılan, yaşamı yok sayılan tüm halkları evde, işte, sokakta, yaşamın her alanında tüm toplumu birlikte mücadele etmeye, mücadeleyi büyütmeye çağırdı.