HABER MERKEZİ-Danıştay, IŞİD tarafından 10 Ekim 2015’te gerçekleştirilen Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren İsmail Kızılçay için açılan tazminat davasında devlette kusur bulmadı. Danıştay, katliamda istihbari bilgi, belge veya ihbarın bulunmadığını iddia etti.
Haberine göre; katliamda yaşamını yitiren İsmail Kızılçay’ın yakınları ‘hizmet kusuru’ bulunduğu iddiasıyla Avukat Kazım Bayraktar aracılığıyla İçişleri Bakanlığı ve Ankara Valiliği aleyhine 1 milyon 325 bin TL’lik tazminat talebiyle Ankara 5’inci İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
İdare mahkemesi, aileye 218 bin 935 TL maddi, 300 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Ailenin avukatları tazminat kararını hizmet kusuru yönünden yeniden bir yargılama yapılması yönünde temyiz etti. Temyiz incelemesini yapan Danıştay 10’uncu Dairesi ise verdiği kararda, ‘idarenin hizmet kusurundan söz edilmeyeceğini’ ileri sürerek tazminatın da sosyal risk ilkesinin kanunlaşmış hali olan ‘Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’ kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti. Danıştay, idarenin hizmet kusurundan söz edilmeyeceğine yönelik kararı kesin olduğunu belirtirken tazminatın yeniden belirlenmesi için idare mahkemesinin kararını bozdu.
İHBAR YOKMUŞ
Danıştay kararında, tetkik hâkimin değerlendirmesine de yer verildi. Hâkim kararında, dosyaların, Müfettiş Raporlarının ve Emniyet’in ilgili birimlerince dosyalara sunulan ara karar cevaplarının birlikte değerlendirildiğini belirterek, katliamda istihbari bilgi, belge veya ihbarın bulunmadığını savundu. Yaşanan katliamı ‘terör olayı’ olarak değerlendiren hâkim, idarenin hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk halinin bulunmadığını ileri sürdü. Danıştay kararının hukuki değerlendirme kısmında da katliama dair bir ihbarın bulunmadığı belirtildi. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından hazırlanan 25 Şubat 2016 tarihli Ön İnceleme Raporunda toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin emniyet tedbirlerinin planlamasını yürüten Güvenlik Şube Müdürlüğü ile paylaşıldığına dair bir belge bulunmadığını öne sürüldü.
Kararda, “Olay sonrasında ise biber gazı kullanıldığı iddiaları hakkında ise gaz kullanımının bu konuda sertifikalı güvenlik görevlileri tarafından gerekli görüldüğü için yapıldığı, tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesi neticesinde idarenin olay sonrasında emniyet tedbirleri ve sağlık hizmetleri yönünden hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır” denildi.