[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Özgür yoldaş, onu tanıyan herkesin yüreğinde mutlaka bir iz bırakmıştır. Bende de öyle derin izler bıraktı ki birini anlatsam diğeri eksik kalacak sanki. Bir ömre karşılık gelecek kadar yoğun geliyor şimdi Özgür yoldaşla paylaşımlarımız. Birçok insanın bir ömür boyu yaşayamadığı duyguları, onu, onları tanıdığım şu birkaç yılda yaşamış olmanın gururunu, onurunu yaşıyorum.
Defalarca yazmaya çalıştım ve hiçbiri anlatmak istediklerimi tam olarak ifade edemedi.
Onu anlatmak için nereden başlayacağımı bir türlü bulamasam da bu bana çok zor gelse de anlatmam gerektiğinin bilinciyle ondan, onlardan öğrendiğim, bende derin izler bırakan bazı yaşanmışlıkları paylaşmak istiyorum.
Özgür yoldaş, ilk tanışan insanların üzerinde hemen bir etki yapan yoldaşlardandı. Bende de hemen güçlü bir etki bırakmıştı. O dönemler kardeşimin gerillaya katılması bende Halk Ordusu gerillalarıyla tanışma isteğini daha da güçlendirmişti. Ve ilk görüştüğüm grupta Özgür yoldaşla karşılaştım. O güzel ve içten gülüşüyle karşıladı beni. Sonra Çiğdem, Yurdal, Orhan, Sefkan… Hepsiyle sanki yıllardır tanışıyormuşum gibi sıcacık derin sohbetlere daldık. Niye görüştüğümü dahi unutmuştum. Öyle ki ikinci görüşmem bir görev için oldu. Kopamıyordum yoldaşlardan. Ne deseler ne görev verseler hemen yerine getirmek için elimden geleni yapıyor, kısa sürede yeniden onları göreceğim günü iple çekiyordum.
Bu görüşmeler bazen köylülerin yaşadığı sorunları yoldaşlara taşımak, bazen örgütlenmek isteyen gençleri gerillalarla görüştürmek, bazen de eylem çalışmaları için toplanan istihbaratları iletmek için oluyordu.
Her görüşme benim için bir eğitim çalışması gibiydi sanki. Her anı dolu dolu geçen tartışmalar, sorunların çözümü benim ve benim gibi yeni örgütlenen yoldaşların kafasında partiyi, örgütü ve yoldaşları daha iyi tanımamızı sağlıyordu. Özgür yoldaş kendilerini, ne için mücadele yürüttüklerini, neden örgütlenmek gerektiğini, halkın yaşadıkları çelişkileri nasıl çözmek gerektiğini, düşmanı bizim anlayacağımız dilde ayrıntılarıyla anlatıyordu. Görüşmelerde bizlere sorular soruyor, tanımaya, çelişkilerimizi anlamaya çalışıyordu.
Gerilla bölgelerinde yaşamayanlar gerillanın halkla iç içe yaşadığını, köylülerin yaşamlarında gerillanın vazgeçilmez olduğunu pek bilmezler. O yüzden de farklı şehirlerden gelip de ilk defa gerillayla karşılaşanlara rüya gibi gelir bu karşılaşma. O güne kadar hikâyelerini dinledikleri, romanlarda okudukları gerillalar işte şimdi capcanlı karşılarında durmaktadır. Bu heyecanla ne konuşacaklarını ne söyleyeceklerini bilmezler çoğu zaman. İşte böyle anlarda Özgür yoldaş imdada yetişiyordu. Gelen kişiyi hızlıca gözlemleyip neyin ilgisini çekeceğini bildiğinden hemen ortama dâhil ediyor, onun ilgi alanına göre konular açıp meseleyi sisteme, mücadeleye güzel bir şekilde bağlıyordu. Her yaştan insan onda mutlaka kendinden bir şeyler bulabiliyordu. Çocuklarla oyun oynarken, ekmek yapan kadınların elinden hamuru alıp ekmek açarken, odun kırarken vb. birçok biçimde görmek mümkündü onu.
En çok dikkat çeken yanı sürekli gülen gözleriyle yaşam dolu olmasıydı. Yüksek sesle konuşur, sürekli güler, güldürür, ama mutlaka bir ortamda ne yapıp eder ilgi odağı olurdu. Bir dönem uyuşturucu batağına saplanan, madde bağımlısı, gelecekten umudu kesmiş gençlerle görüşmesine şahit olmuştum. Pek umudum yoktu o insanların bize katılacaklarından. Özgür yoldaşın yaklaşımlarını gözlemledim. Neler anlatacağını merak ediyordum. Özgür yoldaş önce onları hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan dikkatlice dinledi. Yaşamlarına dair sorular sordu. Gençler kendilerini ifade ettikten sonra Özgür yoldaş sistemin gençleri nasıl yozlaştırdığını, bu ortama nasıl itildiklerini, faşist devletin özellikle emekçi halkın çocuklarına yöneldiklerini, devrimcilerden uzaklaştırılıp bu batağa ittiklerini onların anlayacağı dilde çok yalın anlattı. Gençlerin dikkatle Özgür yoldaşı dinlediklerini gördüm. Özgür yoldaş bu bataklıktan nasıl çıkacaklarını anlatıyordu onlara. Çıkan, bunu başaran yoldaşları örnek vererek onları cesaretlendiriyordu. Hakan (Ersin Erel) yoldaş en çarpıcı örnekti ve umuttu onlar için. Özgür yoldaşı dinleyenler sanki o ortamlarda yaşamış sanırdı onu. Kullandığı terimler, gidilen yerlere nasıl da hâkimdi… Bu bile gençlerin onun samimiyetine inanmalarını sağladı. Bir sonraki görüşmelerde halk için ölümsüzleşen yoldaşları anlatarak durmamak gerektiğini, az ya da çok herkesin bu mücadelenin bir parçası olabileceğini söyleyerek onlara küçük küçük görevler verdi. Bu görevler o zaman belki çok önemli değildi. Bizim de yapabileceğimiz şeylerdi ama Özgür yoldaş onların yapmasını istedi. Yapılan bu işler onları örgüte bağlayacak, onların bu mücadelenin bir parçası olduklarını hissettirecekti, öyle de oldu…
Özgür yoldaşı daha sonra da kitlelere yaklaşımında çokça gözlemledim. Bu gözlemler bizim için aynı zamanda eğitim oluyordu. Onu can kulağıyla dinliyor, sorunları çözme biçiminden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorduk.
Bu ilişkilenmelerde en çok dikkatimi çeken şeylerden birisi de hiçbir olayda tek taraflı bilgiyle yetinmemesiydi. Bir evde hem erkeği hem de kadını ayrı ayrı dinler, kadını sorunun çözümüne katılması için cesaretlendirirdi. Bu da onu köylülerin gözünde daha güvenilir yapardı. Özgür yoldaş kendini bu halkın hizmetine adamış, kendinden vazgeçmeyi birçok yönden başarmış bir yoldaştı. Bir görüşmemizde elinde bastonla gelmişti. Merakla sordum. Bir şey mi oldu diye. Dizinin rahatsız olduğunu söyledi. Baktım o kadar çok şişmişti ki bu halde nasıl yürüyebildiğine hayret ettim. Üstelik de Munzurlardan geliyordu. Ve orası genelde kayaların olduğu sarp bir araziydi. O kendini öyle zorluyordu ki gülen gözleriyle hatta durumla alay ediyordu. Bu beni çok etkilemişti. Demek ki inancın gücü bütün sorunların üstesinden gelmeye yetiyor diye düşündüm içimden. Ona olan saygım daha da güçlendi. Onunla aynı değerler için mücadele ettiğim için bir kez daha onur duydum.
Yoldaşlarına o kadar çok düşkündü ki her zaman önce yoldaşlarım derdi. Bunu gerilladaki bütün yoldaşlarda gördüm. Savaş alanında omuz omuza düşmana karşı çarpışırken önce yoldaşını düşünmenin anlamı gerçekten bir başkaydı. Bunu tanıdığım bütün yoldaşlarda gördüm, yaşadım. Son süreçte ölümsüzleşen yoldaşların hepsinden çok şey öğrendim. En çok da ölümsüzleşen yoldaşların mevzilerini boş bırakmamayı, yarım kalan görevleri tamamlamak için silahın kabzasına daha sıkı sarılmayı öğrendim.
And olsun ki yoldaşlar, şu dağların doruklarında, ormanların kuytuluklarında söylediğiniz türküleri yarım bırakmayacağız. Hayalimiz ne kadar zor ve ulaşılmaz gözükse de ona ulaşmak için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Bir Yoldaşı