HABER MERKEZİ- Fabrika girişinde telefonlarının toplanmasına karşı çıktıkları için işyerine alınmayan ve fabrika önünde beklemeye başlayan Angel Halı işçileri, üçüncü günün sonunda Kod 46 ile işten çıkarıldı. Kod 29’un farklı kodlara ayrılması ile SGK tarafından yeni kodlar belirlenmişti. Kod 46, işçinin hırsızlık yapması ve işverenin meslek sırlarını deşifre etmesi halinde tazminatsız şekilde çıkarılmasına yol açıyor. İşyerine alınmayan 60 civarında işçinin telefonuna gelen mesajda, “İşveren tarafından Kod 46 ile işten çıkarıldınız. Sağlıklı günler dileriz” ifadeleri yer alıyor. Konuyu, işçilerden Müslüm Güneş ile konuştuk.
PATRONDAN İŞÇİLERE: SÜRÜNDÜRECEĞİM, REZİL EDECEĞİM
Cuma günü telefonlarına mesajın geldiğini ifade eden Güneş, “Biz iplik bölümünde çalışıyoruz. Üç vardiya toplam 75 kişiden fazla. Çavuş ve amirler içeride olduğu için 60, 65 kişiydik. Hepimizi birden Kod 46 ile çıkarmış” dedi. Patronun, fabrikanın diğer bölümlerde toplantı yaptığını ve işçilere gözdağı verdiğini dile getiren Güneş, “Diğer bölümlerde toplantı yapmış patron, ben onları Kod 46 ile çıkardım, aylıklarını da yatırmayacağım. Onları süründüreceğim, rezil edeceğim demiş. O derece kendine güveniyor. Başpınar’da ağa da benim paşa da benim, istediğimi yaparım diyor. Bir nevi içerideki işçilere gözdağı veriyor” diye konuştu.
TELEFON YASAĞI İPLERİ KOPARDI
Çalışma koşullarından bahseden Müslüm Güneş, fabrikada pek çok sorunla karşılaştıklarını belirtti. Fabrikada yeni uygulanan telefon ve mola yasağının sabırlarını taşırdığını söyleyen Güneş, “12 saat çalışıyorduk pazar günleri. Haftanın 7 günü hiç dinlenmeden sürekli çalışıyorduk, sosyal faaliyetimiz yoktu. Elden para veriliyordu. Yemeklerimiz çok kötüydü. Telefon ve sigara yasağı gelince ipin ucu koptu. Sen bizim telefonumuzu elimizden alıyorsun, bizim ailemiz, çoluğumuz çocuğumuz var. Hiç kimseyle iletişime geçemeyecek miyiz? Birisine bir şey olduğunda 8 saat sonra, benim telefonum yoktu patron telefonuma el koydu desen, adamlar demeyecek mi senin bize gereğin yok, olan oldu biten bitti” dedi.
Yaşadıkları karşısında haklarını aradıklarını, bunu karşılığında hırsızlıkla suçlandıklarını vurgulayan Güneş, “Biz hakkımızı aradık, kötü bir şey yapmadık. Sadece fabrikanın önünde oturduk. Zaten iki gün orada kaldık. Bize servis göndermediler, kendi imkânlarımızla gitmeye çalıştık. İçeri girmeye çalıştık ama ‘Hayır, siz artık içeri giremezsiniz’ dediler. Patronun bu kadar gaddar olduğunu bilmiyorduk. Biz, üç gün içeri giremediğimiz için devamsızlıktan atarlar diye düşünüyorduk, ne bilelim hırsızlık suçundan atacağını” sözlerini kullandı.
“HAKKIMIZI ARAYACAĞIZ”
İşverene bu hakkı devletin verdiğini dile getiren Güneş, “Bizim devletimiz bu tür şeylere müsaade ediyor, patronların, zenginlerin yanında. İşverene, sen işçini hırsızlıktan çıkarabilirsin diyor yani. Hal bu ki bir şey olduğu zaman da biz koşuyoruz devletin yardımına” dedi.
Ülke çapında uygulanan tam kapanmanın ardından haklarını arayacaklarını vurgulayan Müslüm Güneş, “Yasaklar olduğu için hakkımızı savunamıyoruz, fabrikanın önüne gidemiyoruz. Yasaklar bittikten sonra fabrikanın önüne gideceğiz, hakkımızı soracağız. İşi mahkemeye de taşıyacağız. İş aylıktan, tazminattan çıktı, şeref davasına giriyor artık. Patron bizi hırsızlıkla suçluyor” diye konuştu.