8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle Altınokta Körler Derneği’nden Handan Solmaz ile kadın emekçilerin yaşadığı zorluklar ve görme engellilerin yaşadığı sorunlar üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Yeni Demokrasi: Sen hem kadınsın hem de görme engellisin. Yaşamdaki zorlukları nasıl tarif edersin?
Altınokta Körler Derneği Yönetim Kurulu Sosyal İşler Sorumlusu Handan Solmaz: Önce direnmeyi öğreneceksin aileden başlayarak. Yasaklar, günahlar, ayıpların neye göre olduğunu araştırıp okuyup kendi doğrularını bulacaksın. Başkalarının doğrularıyla değil kendi doğrularınla yaşamayı öğreneceksin. Elalem ne der annem ne der diye değil. Hayatı Allah sana verdiyse kendin için yaşayacaksın.
Ev yaşantısından başlayarak; kadınlar kısıtlanarak yaşadığı için ülkede buna ayak uydurduğu için kadın olmak zor, engelli kadın olmak iki katı zor. Hep “neden?” ve “niçin”ler ile savaşıyoruz. “Hem görmüyorsun hem kadınsın neden tek başına çıkıyorsun, senin sahibin yok mu?” niye dışarı çıkamadığımı kendilerine sormuyorlar. Niye çıkamıyorum? Çünkü yaptıklarını biliyorlar; yollar uygun değil, halk eğitimli değil. Bize verilen hakları kendileri bile sadece kanun üzerinde yazıyorlar. Uygulamada da kendileri öğrenmediği için topluma da öğretmedikleri için biz çok zorlanıyoruz.
Eğitimde de çok zorlanıyoruz. Çünkü okumak için bize uygun materyaller yok. Mesela sınavlara giriyoruz, 3 gözetmenle giriyoruz. Bu psikoloji bile seni 1-0 geriden başlatıyor. Biri okuyor biri işaretliyor biri gözlemliyor. Çünkü ikisi sana yardımcı olursa diye denetmen altında gidiyorsun. Kendin bile okuyamıyorsun sorunu.
Evlenirken aileden sıkıntı, işe girerken “Yapabilecek misin?” Yani erkek bir yere kadar soru işareti kadınlar komple soru işareti engellilerde. “Erkek sonuçta çıkar, yapar, mücadele verir ama kadın nereye?” gibi… Normal insanda nedir gece erkek çıkar kız çıkamaz, körlerde de gece gündüz erkek çıkabilir ama kadın çıkamaz. Yardımcı olmak isteyen bazı erkekler taciz eder. Ülkenin geneli kadına hitap etmiyor, engelli kadına hiç hitap etmiyor. Çünkü eğitimsiz bir süreçten geçiyoruz. Eğitim ille üniversite değil. Engelliye engel çıkarmak bizim hayatımızı daha zor yapıyor. Biz engelli değiliz engellendiğimiz için engelli oluyoruz. Çünkü beni engellemeseydi ailem, okul sistemi ben bugün avukat olabilirdim. Okuyan arkadaşlarımız da var, çoğunlukla erkek. Aydın kadın görmeyen olarak çok az. O da direnerek, kendi ailelerinden zor ama başkalarından yardım alarak okumuşlardır. Normal kesimde okuyan erkek ne kadar çoksa görme engelliler içerisinde de bu aynı, değişmiyor. “Kız çocuğu okuyacak ne olacak, görmüyor etmiyor, evden dışarıya nasıl çıkacak? Ben mi getirip götüreceğim? Okusa ne olacak? Sonuçta evde oturacak, ona iş mi verecekler?” gibi… Örneğin ben evlilik kararı alana kadar bile evde benim evlenmeme mucize gibi bakılırdı, akıllarının köşesinden geçmezdi.
Yeni Demokrasi: Yaşam içinde mücadele eden bir kadın olarak; Görme engelli kadınların temelde talepleri nelerdir? Hangi talepler etrafında toplanıyorlar, bir araya geliyorlar?
Solmaz: En temel olarak talebimiz “iş.” Çünkü çalışmak istiyoruz. Görme engelli kadınlar çalışıp özgürlüklerine kavuştuklarında her işini kendi başlarına yapabileceklerini biliyorlar. Çünkü çalışan kadınları görüyoruz. Bir yere giderken erişimde, belediye başkanıdır, kaymakamdır falan inanılmaz zorlanıyorlar görüşmekte, talep etmekte. Çünkü işverenlerin, patronların “E sen görmüyorsun, kadınsın nasıl yapacaksın?” sorusu deli ediyor bu bizim görmeyenleri! Ben hep şey diyorum: Bu gören kadınlar için de geçerli, gören kadınlarda da özgürlüğünü alan kadın daha özgüvenli… Şiddete maruz kalmak istemiyorlar, eğer çalışırlarsa kalmazlar, ona güveniyorlar.
Yeni Demokrasi: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde senin gibi emeği her yerde var eden kadınlara vermek istediğin bir mesaj var mı?
Solmaz: Yılmak yok! Biz bize verilen hakkı alamazsak kimse bize altın tepside sunmayacak. Direneceğiz! İnadına isteyeceğiz, inadına başaracağız, inadına alacağız!