[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle “]
En güçlü ekonomilerin resesyon dönemlerine girdiği, sistemlerin sorgulanıp alternatiflerin arandığı, işçi ve emekçilerin sokaklarda, alanlarda, fabrikalarda haklarını aradığı bir kriz döneminin ortasındayız.
Covid-19 pandemisiyle başlayan, enerji krizi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal saldırısıyla derinleşen ekonomik krizin uzun sürmesi, çözülememesi ve hatta derinleşmesi nedeniyle açığa çıkan siyasi kriz, özellikle Avrupalı emperyalist ve kapitalistleri sarsmaya devam ediyor.
İspanya, Yunanistan, İtalya, Hollanda, İngiltere ve daha birçok ülkede işçi ve emekçiler son yılların en kitlesel ve uzun süreye yayılan eylemlerini, grevlerini yaparken bu dalgaya son olarak Almanyalı işçi ve emekçiler de katıldı.
Enflasyonun hızla yükselişi ve buna karşın ücretlerin sabit kalması nedeniyle alım gücü günden güne düşen emekçi kesimler, ücretlerin artırılması, yaşam koşullarının düzeltilmesi için çeşitli eylem ve etkinlikler örgütlemektedirler. Uyarı grevi ve devamında gelecek grevler Alman egemen sınıflarını tedirgin etmektedir.
PERŞEMBENİN GELİŞİ ÇARŞAMBADAN BELLİDİR
Avrupa’nın en büyük, dünyanın dördüncü büyük ekonomisine sahip olan Almanya’da da bir süredir işler diğer emperyalist-kapitalist ülkelerde olduğu gibi iyi gitmiyor. Alman devleti yaşanan ekonomik kriz nedeniyle gelişecek halk kitlelerinin tepkisini engellemek için daha önce milyarlarca avroluk yardım paketi açıkladı. Bu paket yüzünden Fransa ile karşı karşıya kalan Almanya, fiyatların artışına bir türlü engel olamamaktadır.
Alman Ekonomi Enstitüsü’nün (IW) 2 bin 500 Alman firma ile gerçekleştirdiği 2023’e yönelik beklenti anketinin sonuçlarına göre, her 10 Alman şirketinden yaklaşık dördü 2023’te işlerinin küçülmesini beklediğini söylüyor. Almanya’daki şirketlerin yüzde 39’u ticari faaliyetlerinde bu yıl düşüş bekliyor. Söz konusu ankete katılan şirketlerin yalnızca yüzde 32’si mevcut iş durumlarını bir yıl öncesine göre daha iyi olarak değerlendiriyor. Her kriz döneminden nemalanan bu kesim dışında, mevcut durumun bir önceki yıla göre daha kötü olduğunu aktaran şirketlerin oranı ise bir önceki yıla kıyasla üçte birlik bir artış göstermiş. IW raporunda “İnşaat sektöründe ciddi bir resesyon öngörülüyor ve sanayide de karamsarlık hâkim. 2023 yılına ilişkin üretim beklentilerindeki bozulma tüm ekonomik alanlarda hemen hemen aynı oranda gözlemlenebilmektedir” denildi. Almanya emperyalist devleti için işlerin hiç de iyi gitmediği ortada. Tüm bu rakamların ardından ülkede patlayan eylem ve grevler ise hükümeti ciddi şekilde zorlamaktadır.
ENFLASYON ARTIYOR, ÜCRETLER SABİT
Almanya’da şubat ayı enflasyonuna gıda fiyatlarındaki artış damgasını vurdu. Gıda enflasyonu yüzde 21,8 ile enerjideki fiyat artışlarını geride bırakırken, genel enflasyon yüzde 8,7 oldu. Federal İstatistik Dairesi, gıda fiyatlarının ocak ayına göre yüzde 2,4 arttığını, artış oranının bir önceki yılın şubat ayına göre yüzde 21,8’i bulduğunu bildirdi. Yıllık bazda enerji fiyatlarındaki artış, yüzde 19,1 ile gıdanın gerisinde kaldı.
Ocak ayında enflasyon gıda fiyatlarında yüzde 20,2, enerjide yüzde 23,1 olarak kaydedilmişti. Gıda maddeleri arasında en yüksek fiyat artışı, yüzde 69,9 ile şeker, yüzde 35,3 ile yumurta ve süt ürünleri, yüzde 24,3 ile ekmek ve tahıl ürünlerinde gerçekleşti. Yemeklik yağ ile balık ve deniz mahsullerinde fiyatlar yüzde 22,8 oranında artarken sebzede fiyat artışı yüzde 12,5 oldu. Sıkıcı da olsa bu istatistiki veriler bize mevcut durumu daha iyi ve tüm çıplaklığıyla anlatmaktadır. Bu rakamların sadece istatistiki bilgi olmadığı, bunun yaşamın her alanında yoğun şekilde hissedildiği açıktır.
GREV DALGASI YAYILIYOR
İşçi ve emekçiler yaşanan bu fiyat artışlarına karşı, ücretlerin artırılması talebiyle bir süredir çeşitli iş kollarında eylemler yapmaktadırlar. Verdi Sendikası’nın çağrısıyla 17 Şubat’ta 7 havaalanında düzenlenen grevler nedeniyle ülkede hava trafiği durma noktasına geldi. Alman Havalimanları Birliği’nden (ADV) yapılan açıklamaya göre ülke genelinde 2 bin 300’den fazla uçuş iptal edilirken iptallerden iç ve dış hat uçuşlarında yaklaşık 300 bin yolcu etkilendi. Mart ayı içinde de Alman emperyalizmini sarsacak birçok grev oldu, olmaya da devam ediyor.
Almanya’da 2,5 milyon kamu çalışanını ilgilendiren toplu iş sözleşmesinin ikinci turundan da bir sonuç çıkmaması üzerine kamu emekçileri 3 Mart’ta, altı eyalette birden uyarı grevine çıktı. On binlerce işçi ve emekçinin katıldığı grevler Hessen, Kuzey Ren Vestfalya, Baden-Württemberg, Saksonya, Aşağı Saksonya ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde yapıldı. Birçok yerde yapılan eylemler iklim eylemleriyle birleştirildi. Grevler sebebiyle toplu taşıma felç oldu. Almanya’nın en kalabalık eyaletlerinden yedisinde otobüs ve tren seferleri yapılmadı. Grevler bununla bitmiyor elbette. Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) eyaletinin Köln, Dortmund, Düsseldorf, Duisburg, Bochum, Gelsenkırchen şehirlerinde grevler nedeniyle 9-10-11 Mart tarihlerinde çöpler toplanmadı. Aynı zamanda geri dönüşüm ve atık toplama merkezleri de kapalı kaldı. 27 Mart’ta yapılacak toplu iş sözleşmesinin üçüncü turu öncesi yapılan bu uyarı grevleri Verdi Sendikası tarafından organize edildi. Sendika 2,5 milyon kamu çalışanı için bir yıllığına ücretlere yüzde 10,5 ya da en az 500 avro zam yapılmasını talep ediyor. Meslek eğitimi yapan çıraklara da en az 200 avro daha fazla maaş verilmesini istiyor.
Patron tarafı olan belediyeler ise son görüşmede ücretlere iki aşamada yüzde 5 zam ve bir seferliğe mahsus olmak üzere 2 bin 500 avro ödenmesini teklif etmişti. Alman basınının “Fransa’yla aynı duruma mı geleceğiz?” şeklinde kaygıyla gelişmeleri yorumlaması, hükümetin önlem paketleri açıklaması belli bir kaygının ifadesi olarak okunmaktadır.
Almanya’da sendikalar, ücret ve çalışma koşulları konusunda artan anlaşmazlık nedeniyle 27 Mart Pazartesi gününü ülke çapında ulaşım grevi günü ilan etti.
Farklı kentlerde otobüsler, tramvaylar ve metrolar durdu. Ulaşım dışında çeşitli sektörlerin de katılması beklenen grevin, Almanya’da 30 yılı aşkın bir süredir gerçekleşen en büyük grev olması bekleniyor.
Kamu emekçilerinin örgütü Verdi Sendikasından yapılan açıklamada, büyük havalimanlarındaki toplu taşıma çalışanları, güvenlik ve yer personelinin 24 saat süreyle iş bırakacağı açıklanmıştı. Yaklaşık 2,5 milyon çalışanı temsil eden sendika, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle yüzde 10,5 ve en az 500 avro maaş artışı talep ediyor.
Ekonominin ve sanayinin merkezi durumunda olan, milyonlarca işçinin yaşadığı Almanya’da gelişecek güçlü bir hareketin domino etkisi yapacağı açıktır. Emperyalist-kapitalistlerin kaygısı ve telaşı bundan kaynaklıdır. Bu kaygıyı büyütecek adımların atılması, Alman devrimcilerinin işçi sınıfıyla güçlü bağlar kurarak örgütlenmesi ve bu harekete öncülük etmesiyle mümkün olacaktır.