HABER MERKEZİ- AKP ve MHP’nin “dezenformasyonla mücadele” adı altında getirdiği kanun teklifi, Meclis Genel Kuruluna sunuldu. 40 maddeden oluşan teklifin yasalaşması durumunda, Türk Ceza Kanunu’nun 217. maddesine “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu eklenecek. Maddeye göre “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis” cezasıyla cezalandırılacak.
HABER KAYNAĞI GİZLENİRSE CEZA ARTACAK
Ayrıca suçun, “Failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde” işlenmesi halinde verilen ceza yarı oranında artırılacak. Gazetecilere yaptıkları haberler nedeniyle verilecek cezalar için muğlak ifadeler kullanılması tartışmaları da beraberinde getirdi. Bir yandan haberlerdeki suç tanımı için kullanılan “kamu düzeni”, “ülkenin güvenliği”, “kamu barışı”, diğer yandan ceza artışı gerekçesi olarak sunulan “Failin kimliğini gizlemesi” ve “örgüt faaliyeti” gibi muğlak ifadelerinin ne anlama geldiği gazeteciler arasında tartışıldı. “Failin kimliğini gizlemesi”nin haberi yapan gazetecinin kimliğini mi haber kaynağını mı yoksa her ikisini de mi tarif ettiği anlaşılamadı. İkisini de kapsaması durumunda gazetecilerin haber kaynaklarını gizleme durumunda kalması, “üst düzey bir yetkili” gibi ifadeler kullanması veya ürettiği metinde kendi ismini vermemesi ceza artışına neden olacak.
HABER SİTELERİ DE GAZETE GİBİ DENETLENECEK
İnternet haber siteleri de Basın Kanunu kapsamına alınarak, ‘süreli yayın’ kategorisinde kabul edilecek. Böylece haber siteleri savcıların yanı sıra Basın İlan Kurumunun da denetimine tabi olacak. Basın İlan Kurumundan resmi alan alabilecek olan haber siteleri, gazetelerde olduğu haberlerin nedeniyle BİK tarafından denetlenecekleri için haberleri üzerinden ilan cezası da alabilecekler. Haber siteleri yayımladıkları içerikleri 2 yıl boyunca muhafaza etmek zorunda olacaklar. ‘Haber siteleri yoluyla işlenen suçlar’la ilgili ceza davalarının dört ay içinde açılması gerekecek. Yine süreli yayınlarda olduğu gibi haber siteleri de cevap ve düzeltme yayımlama zorunluluğuna tabi olacak. Haber sitelerine yayın durdurma cezası düşünüldüğünden, aykırı bilgilerin düzeltilmemesi veya eksiklerin giderilmemesi durumunda süreli yayın kapsamından çıkarılacaklar.
MİT FAALİYETLERİNE YÖNELİK İÇERİKLER KATALOG SUÇLARA DAHİL EDİLECEK
Yasa teklifiyle Milli İstihbarat Teşkilatı’nın faaliyetleri ve personeline yönelik “suç teşkil eden içerikler”, katalog suçlar kapsamına dahil edilecek.
“Katalog suçlarla daha etkin mücadele” adı altında yurt içi yurt dışı ayrımı kaldırılacak. Yani “yurt dışındaki bir intihara yönlendirme içeriğine müdahale edebilen Başkan, yurt içindeki intihara yönlendirme içeriğine de müdahale edebilecek”.
Ayrıca teklifin 29. maddesinde yer alan “Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilen ceza yarı oranında artırılır” maddesinin “İsmini açıklamak istemeyen üst düzey yetkili” gibi haberler için de uygulanabileceği ifade ediliyor.
BASIN ÖRGÜTLERİ: BU TEKLİF ACİLEN GERİ ÇEKİLMELİDİR
Bunun üzerine Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın Konseyi, Haber-Sen ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti iktidarın “Dezenformasyonla Mücadele” olarak tanımladığı kanun teklifi ile ilgili açıklama yaptı.
Ortak açıklama şöyle:
“Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin TBMM’ye sunduğu ‘Basın Kanunu ve Bazı Konularda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ başlıklı teklif, Türk Ceza Kanunu’na ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ diye yeni bir suç eklemekte, bu suçu işleyenlere hapis cezası öngörmektedir. Medyaya yönelik olarak öngörülen idari tedbirler arasında para cezası, reklam yasakları ve sosyal medya ağlarına bant daraltma yaptırımı da vardır.
Mesleğimizi doğrudan ilgilendiren bu önemli kanun teklifi, gazetecilik örgütlerinin görüşü alınmadan, bir grup siyasetçi ve bürokrat tarafından kapalı kapılar ardında hazırlanmıştır.
Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür ve otosansür mekanizmalarından birine yol açabileceği endişesiyle, ‘dezenformasyonla mücadeleyi’ değil gazeteciliğe baskıyı artırmak üzere tasarlandığı anlaşılan bu kanun teklifinin acilen geri çekilmesi çağrısında bulunuyoruz.
Kınıyoruz: ABD merkezli teknoloji şirketlerinden bile bu süreçte görüş alan siyasi iktidar, kanunun doğrudan muhatabı olan Türkiye’deki gazetecilik örgütlerinin fikrini sorma gereği duymamıştır. Hangi partiden olursa olsun siyasetçilerin, toplumun bilgi edinme ve haber alma hakkını doğrudan ilgilendiren bu tür yasal düzenlemeleri hazırlarken ilgili alanın önde gelen meslek örgütleri ve sivil toplum temsilcileriyle diyalog kurması demokrasinin gereğidir. Bu demokratik ilkenin çiğnenmesini kınıyoruz.
Reddediyoruz: Teklifte ‘dezenformasyon,’ ‘yalan haber,’ ‘asılsız bilgi’ ve ‘tahrif edilmiş bilgi’ gibi kavramlar hukuki bir tanım yapılmaksızın kullanılmaktadır. ‘Güvenlik,’ ‘kamu düzeni’ ve ‘kamu barışı’ gibi, gazetecilere karşı adli taciz davalarında sıkça başvurulan muğlak kavramlara dayanılarak mahkemelere yeni bir suç işaret edilmektedir. Böyle bir yaklaşım, yasaları, bağımsızlığını yitirmiş olan yargı sistemi tarafından suistimale açık hâle getirmektedir. Bu girişimi reddediyoruz.
Davet ediyoruz: Dezenformasyon, tüm dünyanın sorunudur. Türkiye’de gazeteciliğin kalitesini düşüren, halkın haber alma hakkını zedeleyen daha birçok sorun da vardır. Tüm bu sorunları çözebilecek çoğulcu yasaların, demokratik kurumların ve meslek içi özdenetimin oluşturulması veya güçlendirilmesi için, bu kanun teklifinin askıya alınmasının ardından, tüm siyasi aktörleri, gazetecilik örgütleriyle kapsamlı ve şeffaf bir diyalog süreci başlatmaya davet ediyoruz.