Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, Metris 2 No’lu R Tipi Hapishanesindeki ALS hastası tutsak Abdulkadir Kuday’ın durumuna dikkat çekmek amacıyla dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirdi.
Açıklamaya, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) destek verdi.
Toplantıda konuşan ÖHD’li avukat Eda Önal, 2014’den beri hapishanede olan Kuday’a, 1 Aralık 2021’de kendisine ölümcül kas ve sinir hastalığı olan ALS teşhisi konduğunu belirtti. Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesine ait sağlık kurulu raporunda, Kuday hakkında, “Ağır hasta olup engellik halinin olduğu, bu sebeple infazının 6 ay geri bırakılması gerektiği”nin belirtildiğini aktaran Önal, bu raporun hemen sonrasında, aynı hastaneden “R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na nakli gerektiği” yönünde rapor verildiğini kaydetti. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) 24 Aralık 2021 tarihli raporunda da yine tutsağın, tam teşekküllü bir eğitim araştırma ya da üniversite hastanesi nöroloji kliniğine sevkinin sağlanması gerektiği ve R tipi hapishane şartlarında infazına devam olunabileceğinin ifade edildiğini aktaran Önal, Kuday’ın ATK raporu üzerine Metris R Tipi Kapalı Hapishanesine sevk edildiğini aktardı. Önal, burada Kuday’ın durumunda herhangi bir iyileşme görülmediğini ve durumunun daha da kötüye gittiğini kaydetti.
SAĞLIK KURULU RAPORUNA RAĞMEN TAHLİYE EDİLMİYOR
Kuday’ın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na infaz erteleme talebinde bulunduğunu,fakat talebinin R Tipi Hapishanede kalabileceği gerekçesiyle reddedildiğini belirten Önal, “Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi 16 Ocak 2023’de verilen Sağlık Kurulu Raporu’nda; mahpusun günlük işleri için tam desteğe ihtiyacının olduğu, mevcut hastalığında gerileme olmayacağı, başvurucunun 2 kişinin desteği ile ancak yürüyebileceği, yutma sorunu için mama kullanım ihtiyacı olduğu, bu nedenle mahpusun cezasının infazının ertelenmesi gerektiğini açıklamıştır” ifadelerini kullandı. Sağlık Kurulu Raporu’na rağmen ATK’nin 1 Mart’ta Kuday’ın R tipi hapishanede kalabileceği yönünde rapor verdiğini söyleyen Önal, bu duruma tepki gösterdi.
Yine Adalet Bakanlığı Genelgesi kapsamında Kuday için tahliye başvurusu yapıldığını aktaran Önal, Kuday’ın durumunun bu kadar kritik bir aşamaya gelmesine rağmen genelge kapsamındaki başvurusuna henüz bir yanıt verilmediğini söyledi. Önal, yine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan tedbir talepli tahliye talebinin de reddedildiğini belirtti.
“YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLİYOR”
Kuday’ın sağlık durumunun kritik eşikte olduğunun altını çizen Önal, “Geçtiğimiz hafta gece göğsünde çok şiddetli bir şekilde baskı hissetmiş, reviri çağırmış, hastaneye sevk edilmiş. Orada bir gün bekletilip ertesi gün kalp hastanesine sevk edilmiş. Burada kalp krizi geçirmiş olduğu belirtilmiş ve 12 Temmuz’da hapishaneye geri gönderilmiş. 14 Temmuz’da ise tekrar hastaneye sevki yapılarak anjiyo yapılmıştır. Mahpusun hastalığı ciddi olup her geçen gün ilerlemektedir. Mahpus 45 kiloya düşmüş neredeyse tüm kasları erimiş mahpusun durumunun iyiye gitme ihtimali bulunmamaktadır. Hastalığın herhangi bir tedavisi de bulunmamaktadır” aktarımlarında bulunarak Kuday’ın yaşamının ağır risk altında olduğunu, yaşama hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti. Önal, ÖHD olarak, 18 Temmuz’da Kuday’ın sağlık durumunda meydana gelen son gelişmelerin akabinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na yeniden infazın geriye bırakılması noktasında başvuruda bulunduklarını aktardı.
“YAŞAMINI YİTİRME RİSKİ VAR”
Kuday’ın tedavisinin ailesinin yanında devam etmesi gerektiğini vurgulayan Önal, Kuday’ın hapishanede yaşamını yitirme riski olduğunu belirtti. Önal, “Tüm bu bilgiler ışığında Abdulkadir Kuday’ın sağlık durumunun geldiği kritik aşamada tedavisinin tam teşekküllü bir hastanede ailesinin yanında devam ettirilmesi, infazına ara verilmesi ve serbest bırakılması için, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, Adalet Bakanlığı’nı ve tüm yetkilileri gerekli adımları ivedilikle atmaya davet ediyoruz” çağrısında bulundu.
“DEVLETİN ‘İNTİKAMCI’ YAKLAŞIMI”
TOHAV üyesi Avukat İbrahim Bilmez, bir ülkenin demokrasinin olup olmadığını anlamak için hapishanelere bakmak gerektiğini belirterek Türkiye’deki hapishaneler için “kanayan bir yara” benzetmesi yaptı. Hapishanelerde çok sayıda hasta tutsağın olduğunu hatırlatan Bilmez, bunun nedeninin devletin “intikamcı” yaklaşımı olduğunu kaydetti. Devletin bu “intikamcı” yaklaşımından vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Bilmez, muhalefeti bu konuda duyarlı olmaya çağırdı.
Tutsakların yaşam hakkının devletin sorumluluğunda olduğunu hatırlatan CİSST üyesi Özge Akyüz, ATK’nin hasta tutsaklar noktasında tek karar mercii olduğunu ve bağımsız olmadığını belirtti. Tutsakların işkence koşullarında yaşadığını söyleyen Akyüz, devlet kurumlarını sorumluluklarını yerine getirmeye devam etti.
İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise devletin tutsakların sağlık ve yaşam hakkını sağlamakla hükümlü olduğunu hatırlatarak “Devletin bu konudaki sorumluluklarını yerine getirme talebimizi tekrarlıyoruz” dedi.
ÇHD üyesi Avukat Seda Şaraldı da hapishanelerdeki uygulamalarla küçük hastalıkların dahi büyüdüğüne dikkat çekti.
(MA)