Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) 1 Mayıs İşçi Bayramı için bir açıklama yayımladı. AGEB açıklamasında daha örgütlü, daha mücadeleci ve daha fazla devrimci ruhla 1 Mayıs’ta alanlarda, sokaklarda olma çağrısı yaptı.
AGEB’in “1 Mayıs’ta Haklarımızı Savunalım, Emperyalist Yağmaya Karşı Duralım!” şiarlı açıklamasının tamamı şöyle:
“Uluslararası işçi sınıfının ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs sınıf mücadelesi açısından tarihsel bir anlama sahiptir. İşçi sınıfı ve emekçiler bu tarihsel günde birlik olmanın, örgütlü hareket etmenin, sömürü sistemine karşı mücadele etmenin anlam ve önemini bir kez daha idrak ederek, sınıf mücadelesinin zorunluluğunun altını çizer.
“Uzun bir süredir emperyalistler arasında çelişkiler keskinleşmekte, pazarlarda hakimiyet mücadelesi kızışmaktadır. Özellikle 2008’de tüm dünyayı sarmalayan ekonomik kriz, durmaksızın ivme kazanarak derinleşmektedir. Sermaye birikim modelinin bir krizi olarak karakterize olan gelişmeler, emperyalist güçlerin rekabetini körüklerken, her birinin gücünü arttırma yolu da işçi ve emekçilere bu krizin faturasını kesme şeklinde olmaktadır.
“Tüm dünyayı kuşatan ve sarmalayan emperyalist sermaye korkunç kar hırsıyla gelir dağılımı arasında büyük uçurumlar oluşturmakta, durmaksızın biriken ve birikirken yozlaşan sermayesine alan açma çabasına girmektedir. Kapitalist-emperyalist sistem bir yandan biriken sermayesiyle tatlı vurgunlar yaparken diğer yandan durmaksızın üreterek, adeta işçi ve emekçileri varlık içinde yokluğa mahkûm etmekte, büyük çaplı aşırı üretim krizini yaratmaktadır. Bu tablonun oluşturduğu birkaç sonuç olmaktadır. Birincisi, dünyayı sarıp sarmalayan bir enflasyonist süreç, ikincisi, yoğunlaşan yoksulluk ve sefalet, üçüncüsü, sosyal haklarda dayatılarak yaşanan gerilemeler, dördüncüsü, emperyalistler arasında yıkıcı rekabet ve yaygınlaşan bölgesel savaşlar, beşincisi, yaşanan göç dalgası ve buna paralel oluşan şovenist dalga.
“Tüm dünyada egemen sınıfların, işçi ve emekçilerin ekonomik ve politik haklarına daha fazla göz dikmesi durumu ile karşı karşıyayız. Politik ve örgütlenme hakları sürekli yeni güvenlik yasaları ve düzenlemeleri, düşünce ve ifade özgürlüğünü çeşitli gerekçelerle sınırlama, basın özgürlüğüne yönelik yeni saldırılarla hayat bulmaktadır. Ekonomik hakları noktasında ise enflasyon karşısında eriyen ücretler, emeklilik haklarına sınırlama, daha uzun çalışma saatleri ve daha düşük ücret, sosyal yaşamda ve temel ihtiyaçlarda sürekli taviz vermeye sürükleyen yeni ekonomik şartlar şeklinde olmaktadır.
“Yaşanan dalga boyu kapsamlı bir saldırı kampanyasıdır. Egemenler daha yüksek kar için buna mahkumdur. Aynı mahkûmiyet dünyayı kendi çıkarları için felakete sürüklemeyi içeren savaş kışkırtıcılığı ve savaş hazırlığıdır. Ukrayna’dan Kafkaslar’a, Balkanlar’dan Latin Amerika’ya ve Uzak Asya’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar uzanan savaş kışkırtıcılığı ve hazırlıkları dikkat çekicidir. Büyük çaplı savaş bütçeleri emperyalistler için kitlelere normal bir hazırlık olarak sunulmaktadır. Şovenizm savaş ortamını beslemenin bir aracına dönüşmüştür. Irkçılık ve milliyetçilik yükselen dalgadır. Tüm dünyada burjuvazi faşist biçimlere daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Emperyalizm daha fazla sömürü, daha asalak ve çürümüş bir sermaye ve daha kanlı savaş politikaları demektir. İşçi ve emekçilere daha fazla nefret, onlara daha fazla kan ve göz yaşı, daha büyük bir yoksulluk ve sefalet anlamına gelmektedir.
“Dünyanın her yerinde kitleler yoksullaşmaya, adaletsizliğe, yoğun sömürüye ve gün gün kötüleşen hayat şartlarına daha fazla öfke duymaktadır. Bunun kaynağının emperyalist sistemler ve onların uşakları olduğunu görmekte, tespit etmektedir. Örgütlü bağımsız eylem ve önderlikten yoksunluk ise kurtuluş mücadelesi için büyük sorun olarak önlerine çıkmaktadır.
“2024 1 Mayıs’ına giderken artan yoksulluğa, dünyayı saran savaş tamtamlarının yükselen sesine, gasp edilen politik ve sosyal haklara, daralan yaşam koşullarına büyük bir öfke ve tepki söz konusudur. 1 Mayıs’ta emperyalistlere ve onların çürümüş sistemlerine ve uşaklarına karşı öfkenin ve tepkinin bir politik güce dönüşmesi potansiyeline odaklanalım.
Daha güçlü örgütlenmek, daha fazla kitleyi örgütlemek ve seferber etmek gibi sorumluluklarımız vardır.
“1 Mayıs’ı emperyalizmin ekonomik ve politik saldırılarına, savaş politikalarına karşı yönelen bir mücadele ile karşılamalıyız.
“Daha örgütlü, daha mücadeleci ve daha fazla devrimci ruhla 1 Mayıs’ta alanlarda, sokaklarda olalım!
“AGEB (Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği)”
(AVRUPA)