HABER MERKEZİ- “Afrin Kurtuluş Kongresi” Sözcüsü Hasan Şindi, Afrin’in yönetiminde koordinasyon görevini Hatay Valiliği’nin üstleneceğini söyledi. Şindi, Afrin’in Antakya’ya ait olacağını Antep’teki toplantıda kararlaştırılan 35 kişilik kent meclisi listesinin de Türk yetkililere sunulduğunu belirtti.
Türkiye’nin Afrin kent merkezinde kontrolü sağladığını duyurduğu gün, Antep’te de Afrin’in geleceğine dair bir kongre düzenlenmişti. Afrin’in önde gelen isimlerinin katıldığı açıklanan “Afrin Kurtuluş Kongresi”nde 5 yedek üyeyle birlikte 35 kişilik bir meclis seçildi.
DW Türkçe’den Cengiz Özbek‘in sorularını yanıtlayan “Afrin Kurtuluş Kongresi” Sözcüsü Şindi yaptığı açıklamada, Afrin’in yeniden inşası ve kentte düzenin tesis edilmesi için çalışacak olan meclis üyeleri içinde 24 Kürt, 8 Arap, bir Alevi, bir Ezidi ve bir Türkmen olduğunu belirtti.
Şu an için koordinasyonu Gaziantep’ten yürüttüklerini söyleyen Şindi, seçilen isimlerin listesini valilik ve Dışişleri Bakanlığı’na verdiklerini söyleyerek, durumun bir hafta içindenetleşeceğini ifade etti.
‘KOORDDİNAYSON HATAY’DAN’
Şindi’nin verdiği bilgiye göre, Afrin’in yönetiminde koordinasyon görevini ise Hatay Valiliği üstlenecek. Türkiye’nin atayacağı bir vali yardımcısı, Afrin’de vali gibi hareket ederek koordinasyonu sağlayacak. “Afrin, Antakya’ya ait olacak” diyen Şindi, Hatay Valisi ile “Afrin Valisi”nin koordinasyon içinde olacağını sözlerine ekledi. Türkiye’nin Afrin’de vali yardımcıları üzerinden yürütmeyi planladığı yönetim şekli daha önce Fırat Kalkanı Harekâtı ile ele geçirilen Cerablus, El Bab, Azez ve Mare gibi bölgelerde de hayata geçirilmişti.
Kent merkezinde görev yapmak üzere 450 kişilik bir polis gücünün oluşturulduğu da açıklandı. “Güvenliği sadece polis sağlayacak. Asker gücü olmayacak” diyen Şindi, polis gücünün birkaç gün içinde faaliyete geçeceğini, ardından ÖSO’nun Afrin kent merkezinden çıkacağını ifade etti.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Vahap Coşkun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ocak ayında yaptığı “Azez’de, Cerablus’ta, Mare’de bugün kaymakamımız var, Emniyet müdürümüz var, bugün jandarma komutanımız var” açıklamasını hatırlatarak, “Bakan bahsettiği bürokratların adeta Türkiye’nin bir beldesi ya da ilçesini yönetir gibi mülki idare pozisyonlarında görevlerini ifa ettiklerini söylemişti. Benzer bir durum Afrin’de de olacak” dedi. Coşkun, “Hukuken burada hukuki bir durumdan ziyade, bir fiili durum söz konusu. Türkiye kendine yönelik tehlike arz ettiğini düşündüğü bölgelere operasyon yaptıktan sonra, orada hayatı normalleştirme misyonunu da üzerine almış ve bunu gerçekleştiriyor” dedi.
TÜRMEN: EGEMENLİK YETKİLERİ KULLANILAMAZ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin eski yargıçlarından Rıza Türmen, Türkiye’nin başka bir ülkenin topraklarına yönelik atama yapması ile ilgili, 1907’de imzalanan Lahey’i hatırlatarak “Uluslararası hukuka göre, işgal eden devlet işgal edilen ülkenin toprak parçası içinde kamu düzenini sağlamak ve oradaki sivillerin yaşamını korumakla yükümlüdür. Ancak yükümlülüğü bununla sınırlıdır, egemenlik yetkileri kullanamaz” dedi.
Türkiye destekli güçlerin kontrolü sağladığı bölgelerde egemenlik yetkilerinin halen Suriye devletinde olduğunu kaydeden Türmen, “Burada halen Suriye yasaları yürürlüktedir. Türkiye de bu yasaların geçerliliğini korumak zorundadır. Ama tabii kamu düzenini korumak ya da oradaki insanların yaşamlarını, insan haklarını korumak için birtakım düzenlemeler yapabilir” diye ekledi. Türmen, ayrıca, söz konusu bölgelerde gerçekleşebilecek insan hakları ihlallerinden Türkiye’nin sorumlu tutulacağı konusunda uyarıda bulundu.