Abhazya, Gürcistan’ın kuzeybatısında ve Karadeniz’in doğusunda yer alan küçük bir bölgedir. Abhazya, 2008’e kadar Gürcistan’a bağlı özerk bir bölge konumundadır. Gürcistan’a bağlı görünse de 1990’ların başından beri özerk bölgenin yönetiminde Rusya’nın belirleyici bir etkisi söz konusu. Bu “ülke”nin vatandaşları aynı zamanda Rusya vatandaşı konumunda ve 1990’dan bugüne Gürcistan’dan de facto olarak bağımsızdır. 2008 yılında Rusya’nın Gürcistan ile yaşadığı çelişki sonucu Güney Osetya ve Abhazya bağımsızlığını ilan etmiş, Gürcistan müdahalesine karşı Rus “korumacılığı” devreye girmiştir. Bu tarihten itibaren bağımsız olan Abhazya Nikaragua, Venezuela, Nauru, Suriye gibi bazı devletler ve Güney Osetya, Transdinyester ve Dağlık Karabağ gibi bağımsız devletler tarafından tanınsa da başta Gürcistan olmak üzere Abhaz diasporasının en yoğun yaşandığı Türkiye, Birleşmiş Milletler üyesi devletlerin büyük çoğunluğu ve Birleşmiş Milletler teşkilatı tarafından tanınmamaktadır.
Abhazya her ne kadar kendini bağımsız olarak tanımlasa da ekonomisi neredeyse tamamen Rusya’ya bağımlı. Kamu yöneticilerinin maaşları ve bölge sakinlerine yapılan sosyal yardımlar Moskova tarafından ödeniyor. Abhazya’da etkin role sahip tüm siyasi oluşumların Rusya eksenli bir çizgisi ve tutumu vardır. Bundan kaynaklı 245 bin nüfuslu Abhazya için “Moskova’nın kukla devleti” demek ne abartıdır ne de onu küçük düşürücü bir ifadedir, aksine bu tanım onun gerçekliğidir.
Karadeniz sahilleri ve yoğun dağlık bölgeleri olan Abhazya, Rus turistler için popüler bir yer olarak görülüyor. Bu nedenle bölge, Rus oligarkların iştahını daha da kabartıyor. 30 Ekim’de Rusya ve Abhazya yeni yatırım anlaşması imzaladı. Anlaşma Rus şirketlerin Abhazya’da “çok işlevli kompleksler” inşa etmesini öngörüyor. Abhazworld’da yer alan bilgiye göre bu anlaşma, tekil projelere 2 milyar ruble (20 milyon dolar) yatırım yapabilecek büyük ölçekli Rus sermayesini çekmeyi hedefliyor. Abhazya’nın toplam bütçesinin 12 milyar ruble (120 milyon dolar) olduğu düşünüldüğünde, bu oldukça büyük bir miktar. Bütçenin 5 milyar rublesi (50 milyon dolar) Rus mali yardımlarından geliyor.
Muhalifler ise Rus şirketlerin bölge dışından işçi getirme hakkına sahip olmasıyla yerel iş gücünün dışarıda bırakıldığını belirtirken, ayrıca anlaşmayla birlikte Rusların Abhazya’da mülk edinmesinin önünün açıldığını, bunun da yerel kontrolü zayıflatacağını savunuyor. Muhalefet, kontrolsüz gelişimin büyümesinin konut fiyatlarını artıracağına ve zengin Rusların önünde yerel halkın haklarını ihlal edeceğine inanıyor. Muhalefet liderlerinden eski cumhurbaşkanı adayı Adgur Ardzınba, bölgenin hâlihazırda yatırımcılar için garantiler, özel koşullar ve avantajlar sağlayan 2014 tarihli bir yatırım yasasına sahip olduğunu söyledi. Ardzınba, yeni anlaşmanın, Abhazya’nın ekonomik egemenliği üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olacak daire satışını yasallaştırmak için tasarlandığını belirtti.
Yatırım anlaşmasından kaynaklı bölge halkı 11 Kasım’dan beridir protestolara devam ederken Rus yatırım anlaşmasının oylanmasının yapılacağı gün yani 15 Kasım’da muhalif protestocular başkent Sohum’daki parlamento binasını işgal etti. Parlamentoyu çevreleyen halk, Cumhurbaşkanı Aslan Bjania’ya yönelik “savaş kaçağı” sloganı attı. Bjania, 1992-1993 Abhaz-Gürcü savaşında Abhazya’da savaşta değil, Rusya’nın başkenti Moskova’daydı. Parlamento binası önünde toplanan ve gittikçe sayıları artan kitle, yasa tasarısının parlamentoya bir daha getirilmemesinin garantisini almadan meydanı terk etmeyeceklerini söyleyerek parlamento önündeki demir parmaklıkları yıkarak içeriye girdiler. Halk, askeri güçler tarafından saldırıya uğrarken Abhazya tarihinde ilk kez muhaliflere biber gazı atıldığı belirtiliyor. Bu durum iç gerginliğin hangi boyutta olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanmalıdır.
Rus devlet haber kuruluşu RIA Novosti’nin bildirdiğine göre, 15 Kasım Cuma günü muhalif protestocular polisle çatışırken en az 14 kişi yaralandı. Cumhurbaşkanı Aslan Bjania, 16 Kasım Cumartesi günü yaptığı açıklamada, göstericilerin parlamento binasını boşaltması halinde istifa edeceğini ve erken seçimlere gideceğini duyurdu. Ancak başkent Sohum’da toplanan kalabalık anlaşmayı reddederken muhalefet liderleri de sadece Bjania’nın koşulsuz istifasını kabul edeceklerini bildirdi.
Bjania her ne kadar artan protestolarla beraber Türk ve Batılı güçlerin önderliğinde bir darbenin gerçekleştirildiğini iddia etse de muhalif kesimlerin Abhazya ve Rus bayraklarıyla meydanlara çıkması bu iddiaları boşa çıkarmayı hedefleyen bir tutuma işaret ediyor. Bjania arka planda Türkiye ve Gürcistan’ın olduğunu söylese de istifa etmekten başka çare bulamadı. 19 Kasım Pazartesi günü, “Ülkede istikrarı ve anayasal düzeni sağlamak için… Abhazya Cumhurbaşkanlığı görevinden istifa ediyorum” diyen Bjania’nın ardından Başbakan Alexander Ankvab da istifasını duyurdu. Kararın protestoculara duyurulmasıyla parlamento önündeki kalabalık dağılmaya başladı. Ancak muhalifler anlaşma geri çekilinceye kadar protestoları sürdüreceklerini duyurdu.
26 Ağustos 2008 tarihinde Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyan Rusya’nın bu tanıma kararı, 2004’de başlayan ve Rusya’nın Ukrayna ve Kafkasya üzerinden siyasal kuşatma altına alınmasını içeren “turuncu devrimlere” karşı en güçlü hamlelerinden biri olarak kayıtlara geçti. Böylece Gürcistan fiilen parçalandı. Ve ayrılan iki parça Rusya’nın himayesi altına girdi. Mart 2015’te Rusya ve Abhazya arasında imzalanan bir anlaşmayla “askeri ortaklık” sağlandı. Bu antlaşma Abhazya’yı Gürcistan’dan gelebilecek bir saldırıya karşı korurken, Rusya’nın da Doğu Karadeniz’deki askeri etkinliğini artırması anlamına gelmiştir. Sonrasında ise Abhazya Cumhuriyeti’nin topraklarını Rus sermayesine açmak için eski Cumhurbaşkanı Aleksandr Ankvab ve 22 Kasım 2022’de, “Egemenliğimizin bir bölümünü paylaşmak zorunda kalacağız, ki bunda herhangi bir trajedi görmüyorum” açıklamasını yapan Bjania Abhaz siyaseti içerisinde belirleyici konuma geldi.
Abhazya Cumhuriyeti’nde Abhaz vatandaşı olmayanların, yabancı tüzel kişiliklerin ve devletlerin arazi, toprak, taşınmaz, mülk satın alıp sahibi olması yasak ve anayasa tarafından kesin hükümle belirtiliyor. Yapılmak istenen “Apartman yasası” ile, bu yasağın kaldırılması amaçlanıyordu ancak parlamentoda halkın büyük baskısı sebebiyle kanun teklifi olarak kabul edilmedi ve geri çekildi. Bunun ardından çok daha kapsamlı ve Rus şirketlerine tanınan imtiyazların daha da artırıldığı bir ortak yatırım anlaşması için yasa tasarısı hazırlandı.
Bu tasarı, Abhazya’nın yerel ekonomisi için çok ağır şartlar içeriyor. Bir nevi Abhazların parasını Rus sermayesine devredecek tasarı şunları içeriyor: Abhazya’da 21 milyon dolardan fazla yatırım yapan Rus şirketleri eşi benzeri görülmemiş avantajlar elde edecek. Yabancı sermaye 8 yıl boyunca emlak, kurumsal ve ithal edecekleri inşaat malzemeleri ve ekipmanlar için gümrük vergilerinden muaf tutulacak yani vergi vermeyecek, yüzde 10 olan KDV yarıya düşecek. Rus yatırımcılara enerji, iletişim ve diğer altyapı hizmetlerinin ulaştırılmasında öncelik tanınacak ve devlet Rus yatırımcılara arazi tahsis edecek. Abhazya’da ki kendisine tahsis edilen toprağı ipotek ederek kredi alabilecek. Nihayetinde bankalar topraklara el koyacak. Rus tekelci burjuvazisi böylece kaynağı nereden geldiği belli olmayan kara paralarını aklayabilecek. Bu aynı zamanda zamanla Abhazya üzerindeki siyasette de söz sahibi olmalarına neden olacak.
Bu durum Rusya’nın burjuvazisinin aç gözlü emperyalist emellerini göstermektedir. Gürcistan vs tehditleri ile bu adımın Abhazya’yı Rusya toprakları içinde özerk bir yapı haline getirmenin zeminini oluşturma olarak yorumlamak mümkün. Her ne kadar Rus burjuvazisine tanınan bu imtiyazlara muhalefet edenler bunun Rusya lideri Putin’den habersiz yapıldığını iddia etse de gerçeğin öyle olamayacağı açıktır. Rus burjuvazisinin emperyalist politikalarının bir sonucudur bu durum. Yaşanan gelişmelerin ve protestonun ise Abhaz ulusçuluğu karakterinden çok pastadan pay kapmaya çalışan bir yaklaşımı içerdiğini söylemek mümkün. Rus yanlısı olduklarını açık şekilde ifade eden yaklaşımlar, Rus burjuvazisinin aç gözlülüğüne yönelen bir uyarı mahiyetindedir.
Yaşanan tüm bu gelişmelerde ABD, AB ve Türkiye’nin müdahil olduğu tartışmaları söz konusudur. Özellikle Gürcistan seçimleri sonrası gelişmelere karşı bu güçlerin Abhazya’yı karıştırma hamleleri olarak değerlendirildi. Kuşkusuz emperyalistler arası gerginlik ve Rusya’nın arka bahçelerine yönelik müdahaleler bu türden gelişmeleri bu yorumlara açık hale getirmektedir. Fakat bu bölgede Türkiye ve ABD’nin etkisi yok düzeyinde ya da çok zayıf durumdadır. Bu bağlamda gelişmeler Rus burjuvazisinin tekelci girişimlerine karşı bir direnç olarak görülmelidir. Sonuç olarak, Gürcü tehdidi altında olan Abhazya bağımlı olduğu Rusya’ya her açıdan ihtiyaç duymaktadır. Abhazya’nın içinde bulunduğu bu konum da Rusya’ya olan bağımlılığı artırmaktadır. Ekonomik açıdan da gerek turizm gerekse ihracat kalemleri bakımından Abhazya’nın Rusya’ya bağımlı olması Rusya’nın Doğu Karadeniz’de ekonomik, sosyal, siyasal ve askeri varlığını artırmaktadır. Rusya’nın yeni yatırım anlaşmasını rötuşlar yaparak dayatacağı düşünülmelidir. Bu durumun da bir anlaşmaya yol vereceği söylenebilir.