Munzur Festivali’nin 2. günü panel ve konserlerle tamamlandı.
GÜNCEL SİYASAL GELİŞMELER PANELİ YAPILDI
Sanat Sokağı’nda “Güncel Siyasal Gelişmeler” başlıklı panel yapıldı. Avukat Kenan Çetin’in moderatörlüğünü yaptığı panele Partizan Temsilcisi Kazım Tosun, YSP Dersim Vekili Ayten Kordu, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Temsilcisi Erdal Ataş, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Ebru Yiğit konuşmacı olarak yer aldı.
Ezidi Katliamı’nda katledilenleri anarak sözlerine başlayan Levent Tüzel Türkiye’de yaşanan, IŞİD eliyle gerçekleştirilen katliamlara dikkat çekti.
Doğa talanı üzerine konuşma Tüzel, devam eden Akbelen direnişini sahiplenme çağrısı yaparak Cudi’deki orman yangınlarının askerler tarafından “keyifle” paylaşıldığını söyledi.
Türkiye’deki yasaklamalar hakkında da yalnızca devrimci demokratların etkinliklerinin değil birçok yerde festivallerin yasaklandığını söyledi.
Seçim sonuçları üzerine ise sonuçların bir yenilgi olmadığını, yeni görevler açığa çıkardığını ve değişim için halkı harekete geçirmek be örgütlemek gerektiğini belirtti. “Halk güçlerinin birlikte mücadelesini büyüterek önümüzdeki sürece hazırlanacağız.” dedi.
Ebru Yiğit “ezilenler, kitleler umutsuzluk girdabına düşmüş durumda” diyerek seçimlerin AKP’nin girdiği son seçimler olduğu propagandasının halkta büyük bir yenilgi hissi uyandırdığını belirtti.
AKP’nin seçim sürecinde faşist ve dinci örgütlenmelerle ortaklarını artırdığına dikkat çeken Yiğit bu hamleyle ailenin daha fazla kutsallaştırılarak kadın ve LGBTİ+ların yaşamlarının hedef aldığını söyledi. Yerel seçimlere ilişkin ise amaçta ve yöntemde birleşmemiş en geniş birlikteliklerin kazandırmayacağını, amaçta ve yöntemde birleşmek gerektiğini belirtti. “Aldığımız belediyeleri kayyıma karşı korumak için halkı çekebilecek bir merkez oluşturmamız gerekiyor.” diyerek tek görevin oy toplamak olmadığını vurguladı.
Munzur Festivali’ndeki yasaklar hakkında konuşma yapmadı.
MESELENİN ÖZÜ DEVRİMDE VE KİTLELERE ULAŞMADA ISRAR
Kazım Tosun ise sözlerine Munzur Festivali’ne yıllardır devam eden saldırılara dikkat çekerek başladı, bu saldırıların festivalin özüne yönelik bir saldırı olduğunu söyledi. Sözlerine şöyle devam etti:
Grup İsyan Ateşi, Grup Yorum ve Ermeni folk grubu Veradardz’ı yasakladı. Buna yönelik biz, festivali örgütleyen tertip komitesinin edilgen kaldığını ve bu yönlü bir karşı duruş sergilemediğini söyleyelim. Biz devrimci sanatı, devrimci kültürü halkımızın sahipleneceğini ve devletin istediği biçimde devrimci grupları halktan tecrit etmeye, yalıtmaya yönelik politikalara karşı uyanık olacağını ve karşı duracağını biliyoruz. Hep böyle oldu, halkımız kendi sanatçısına ve mücadele eden devrimci gruplarının her zaman sahip çıkmıştır ve yanında olmuştur.
Dünyadan gelişmelerle sözlerini sürdüren Tosun, emperyalist kapitalizm yapısal krizinin derinleşerek sürdüğünü, pandemi döneminin tedarik zincirinde aksamalar yaşattığı ve bundan kaynaklı dünya genelinde enflasyonun yükseldiğini, ekonomik resesyonla (durgunluk) karşılaşıldığını söyledi. “Emperyalistler arası çelişki derinleştikçe, pazar alanları daraldıkça pazar alanlarını genişletmek açısından yeni hamleler yapmak zorunda. Bu sermayenin karakteri gereği böyledir. Peki nedir bu yeni hamleler? Görüyoruz, NATO genişleme politikaları gündemde. Buna karşı Rusya’nın geliştirdiği politikalar var. Bu aslında Ukrayna savaşıyla birlikte daha da açık görülmeye başladı. Yani ABD’nin hegemonyasının sarsıldığı noktada diğer emperyalist güçler devreye giriyorlar, pazar alanı noktasında savaşlar sürüyor.” dedi.
Halkın biriken öfkesinin açığa çıkmaması için devletin şiddetle bastırma yöntemine başvurduğunu söyleyen Tosun “14-28 Mayıs seçimleri birçok yönüyle öğreticidir ve Türkiye devrimcilerinin geçmişten dersler çıkarmadığını gösterir. Türk hâkim sınıflarını iki klik arasında halkımızı bir tercihe zorlamıştır. Özellikle Türkiye sosyalist hareketinde reformizmi temsil eden hareketlerin Türkiye halkını genel olarak hâkim sınıfların bir kliğinin peşine takması söz konusu oldu. Bu durum psikolojik gerilemeyi, halktaki gerilemeyi yarattı. Bizim buradaki tutumumuz şuydu: Biz mevcut seçimlerde, mevcut durum ve koşullarda bu durumun değişemeyeceğini, halkımızın bu durumda sandığa yönlendirilmemesi gerektiğini, bunun halkta büyük geri çekilme hayal kırıklığı yaratacağını, sonuçların bu durumda olacağını söyledik. Bunu tekrarlıyoruz.” dedi. Bu noktada sistem partilerinin sınıf karakterini, hangi sınıfa mensup olduklarının incelenmesi gerektiğini belirten Tosun, bu yapılmadığı takdirde hataya düşüleceğini ve bu seçimde yapılan hataların bundan kaynaklandığını düşündüklerini söyledi.
TC’de faşizmi partiler adıyla açıklamanın yanlış olduğunu, sürekli bir yönetim biçimi olduğunu söyleyen Tosun, bu ele alışın da birçok hataya sevk ettiğini belirtti.
“Bu sömürü, bu baskı sistemi devam ettikçe, kendi karşıtını da yaratmak zorundadır. Önemli olan devrimcilerin bu noktada kitlelere dokunması, kitlelerin istek ve özlemlerini yakalamasıdır. Eksik olan nokta bu. Baskı, zulüm sürdükçe, halkın mücadelesi sürecektir.” diyen Tosun, devrimcilerin güçsüzlüğünün sebebinin ayrışmalar olmadığını, meselenin özünün devrimde ve kitlelere ulaşmada samimiyet ve ısrar olduğunu söyledi.
Ayten Kordu ise hem devrimci müzik gruplarının hem de 15 gün boyunca eylem ve etkinliklerin yasaklanmasını kınayarak valiliğin yasak kararının “huzur” getirmeyeceğini söyledi.
“Bu mücadeleyi yürütürken toplumsal olarak yürütüyoruz. Seçim sürecinde bizlerin şöyle bir sorumluluğu vardı: Biz eşit, adil bir şey istiyoruz. Biz halklar olarak da, parti olarak da ‘tek adam rejimini devirmeliyiz’ dedik.”diyerek tüm çalışmalarını bunun üzerine yaptıklarını söyledi.
Lozan’ın Kürtler üzerindeki etkisinden bahseden Kordu “Bu ülkede yaşan halklar eşit, özgür, kendisini ifade edene, tekçilik anlayışa karşı kendisini inşa edene kadar bu mücadelemiz devam edecek.” dedi. Ezidi Katliamı’ndaki anlayışın devamı olarak HÜDA PAR’ı işaret etti ve bu süreçte daha çok örgütlenmek gerektiğini söyledi. Yoksulluk derinleşerek devam ederken iktidarın savaşa ayrılan bütçeye dikkat çekti.
Erdal Ataş, “Daha fazla sömürü, baskı gerçekleştirecek sistemleri uygulayan bir siyaset var. Biz şu an bir avuç kesimin zenginleştiği yerde ekonomik olarak en kötü dönemdeyiz. Mazotundan, tohumuna kadar kendimizi geçindirdiğimiz alanların tümü küçük azınlık tarafından sömürülerek, kriz içindeki bu düzenlerini devam ettirmek istiyorlar. Üreten bizsek, yöneten de biz olmalıyız. Bu düzeni, kentimizi, kendimizi niye biz yönetmiyoruz.” diye konuştu. Geçmiş dönem vekillik yapan Ataş parlamento üzerinden hiçbir şey elde edilemeyeceğini söyledi.
YASAKLARA TEPKİ GÖSTERİLDİ
Akşam Seyit Rıza meydanında sahne alan Pınar Aydınlar, Munzur Festivali’ndeki yasakları protesto etti ve şunları söyledi: “Grup İsyan Ateşi ve Grup Yorum’un yasaklanmasını kınıyorum. Bir kez daha ‘devrimci dayanışma yaşatır’ şiarıyla, ‘devrimci sanatı sahiplenme’ şiarıyla! Bizler sarayların sanatçıları değiliz. Bizleri kayıt alan herkes bilsin, bizler ezilen işçilerin, köylülerin, emekçilerin, ezilen insanlığın yoldaşlarıyız.”
Raber Diler de yasakları kınayarak “Yanlarındayım” dedi. Diğer sahne alan grup ve sanatçılar yasaklara değinmedi.
(DERSİM)