HABER MERKEZİ- Doğa savunucuları, Antalya’nın Kemer ilçesindeki arkeolojik SİT alanı Phaselis Antik Kenti’nde iki ayrı plaj inşaatı projesinin durdurulması için seslendi: “İş makinalarının ve şirkete ait bütün ekipmanın derhal alandan çıkartılması için gerekli girişimlerin hızla yapılmasını talep ediyoruz.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya’nın Kemer ilçesindeki Phaselis Antik Kenti’nde iki ayrı plaj işletmesi için Safa inşaat şirketine ihale vermişti. Bölge, 1’inci derece arkeolojik SİT alanı statüsündeki koruma alanı içerisinde yer alıyor.
1000 metreküpten fazla beton malzemenin de kullanılacağı projenin inşası için PVC, demir ve alüminyum gibi malzemelerin yanı sıra yoğun olarak ahşap kullanılacak. Bir kısmı tarım arazisi niteliğindeki özel mülk olan arazinin tamamı Beydağları Sahil Milli Parkı sınırları içinde bulunuyor. Doğa savunucularından oluşan Phaselis’e Dokunma Hareketi, bugün Kültür Varlıklarını Koruma Antalya Bölge Kurulu önünde basın açıklaması düzenledi.
Açıklama özetle şöyle:
Bizler bugün burada 9 Mart 2023 tarihinde toplanacak olan Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na Phaselis’te yürütülen söz konusu projenin durdurulması yönünde karar verilmesi çağrısında bulunmak için toplanmış bulunuyoruz. Arkeolojik sit alanlarının kullanım kriterlerini belirleyen yasal düzenlemeler, 1. derece arkeolojik sit alanlarında iş makinaları kullanılıp beton dökülerek herhangi bir faaliyet yapılamayacağını belirtmektedir. Koruma kurulunun şüphesiz hepimizden iyi bilmesi gerektiği gibi, böylesi koruma alanlarında yapılabilecek düzenlemeler son derece sınırlıdır ve bunlar Yüksek Kurul’un İlke Kararları ile açıkça belirlenmiştir. Yüksek Kurul İlke Kararları, 1. Derece Sit alanlarında sadece zorunlu hallerde bazı istisnalara izin vermiştir ve bunlar da alt yapı çalışmaları gerektirmeyen, toprağa müdahale edilmeyen, beton dökülmeksizin uygulanacak projelerle sınırlıdır. Bakanlığın açıklamasından anlaşıldığı üzere bu proje, turizm amaçlı bir çalışma için planlanmış olup herhangi bir zorunluluk arz etmemektedir.
Phaselis Antik Kenti ve çevresinin, sadece insanların alandaki tüketim ihtiyaçlarına yanıt veren çözümlerle değil; doğanın, kültürün ve canlı yaşam alanlarının birlikteliğinin korunduğu bir alan olarak geleceğimize aktarılabilmesi için şeffaf ve katılımcı bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekmektedir. Koruma Bölge Kurulu tarafından verilen izinlerin yol açtığı olumsuzluklar kamuoyu tarafından da endişeyle karşılanmıştır. Ortaya çakan bu durum karşısında bu yanlıştan dönülmesi talebimizi yazılı olarak da ilettiğimiz Kurul üyelerine, Yüksek Kurul tarafından belirlenen ilke kararları ile Arkeolojik Mirasın Korunması ve Yönetimi Tüzüğünün (ICOMOS) gereğini yerine getirmeleri çağrısında bulunuyoruz.
Türkiye’nin, biyolojik çeşitliliğin küresel bazda korunması ve geliştirilmesini hedef alan Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 2024-2026 dönem başkanlığını üstlenmeye hazırlandığı bugünlerde, sözleşmenin taraflar toplantısının da Antalya’da düzenleneceği akılda tutularak, 2030’a kadar ülkemizin yüzde 30’unu koruma alanı yapma hedefine ulaşmak için çıkılan yolda, bugün Phaselis ile ilgili alınan kararların uzun vadede ulusal ve uluslararası yüzleşmeleri olacağı unutulmamalıdır.
Aynı Kurul üyeleri, bugün Phaselis’e Dokunma Hareketi adı altında toplanan bizler tarihine, kültürüne ve yaşadığımız bölgenin eşsiz doğasına gönülden bağlı, binlerce yıllık mirasın geleceğe olduğu gibi korunarak aktarılması için çalışan, her meslekten ve her yaştan insanlarız. Bizzat kamuyu temsil ediyoruz.
Bu bağlamda, son on gündür Phaselis Antik Kenti 1. Derece sit alanında, ne sebeple izin verildiğini anlayamadığımız, gözlerimizin önünde ilerleyen yıkıcı proje, Phaselis’in eşsiz doğasına ve tarihi kültür mirasına sorumsuzca ağır zararlar vermektedir. Ortaya çıkan bu korkunç zararın bir sebebi hiçbir gerekçeye dayandırılamayan izinleriniz iken (Yüksek Kurul’un İlke Kararları orada dururken böyle bir iznin verilemeyeceğini ülkemizin en yetkin arkeologları ortaya koymuşlardır), bir diğeri de verdiğiniz bu izinlerle yapım işine girişen cahil ve saldırgan şirketin yeterince denetlenmemesidir. Verilen izinde denetleme görevi belirsizliklerle dolu bir şekilde ifade edilmiş, bunun sonucunda yetersiz ve yetkisiz denetim ortaya çıkmıştır. Bütün yıkım orada güya denetleme göreviyle bulunan arkeologların gözleri önünde gerçekleşmiştir. Sonuçta 1. Derece Arkeolojik SİT Alanında değil de imarlı bir arsadaymış gibi hunharca çalışan iş makineleri, beton mikserleri, kafasına göre ormana dalan kepçe operatörleri eliyle hem tarihi eserlere, hem doğal dokuya ve hem de kamu vicdanına ağır darbe vurulmuştur. Üstelik, bu korkunç görüntüyle karşılaşınca isyan eden vatandaşlar, çalıştığı alanın hassasiyetini anlamaktan uzak olan şirket çalışanlarının saldırgan muamelelerine maruz kalmışlardır. Bunların hepsi, meslek etiğinizi hiçe sayan, temsilcisi olduğunuz kurulun sorumluluğunu taşımayan söz konusu izinleriz yüzünden yaşanmaktadır.
Üstelik, Phaselis Antik Kenti 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı içindeki bu korkunç projeye verdiğiniz izinler, diğer arkeolojik sit bölgelerini de tehlikeye atan bir örnek teşkil etmektedir. Kültür varlıklarımızı koruduğuna inandığımız ve güvendiğimiz kurulunuz böyle bir yıkım projesine izin verebiliyorsa, ören yerlerimizi kim koruyacaktır? Sorumluluğunuz dün olduğu gibi bugün de büyüktür. Koruma kurulunuzun gelecek oturumunda söz konusu projeye verilen izinlerin iptalinin yanı sıra; acilen sürdürülen yıkımın durdurulması, bugüne dek yapılan tüm beton çalışmasının sökülmesi, iş makinalarının ve şirkete ait bütün ekipmanın derhal alandan çıkartılması için gerekli girişimlerin hızla yapılmasını kurulunuzdan talep ediyoruz.
Kaynak: Diken