[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Politika, bir grubun veya sınıfın kendi çıkarları doğrultusunda bilinçli bir şekilde uyguladığı, attığı adımların bütünüdür. Her sınıf ve grup çıkarları doğrultusunda politikalar oluşturur ve uygular. Biz Proletarya Partisi önderliğinde ezen sınıflara karşı ezilen sınıfların çıkarları doğrultusunda politika yapıyoruz. Ezen sınıflar ise işçi sınıfını ve diğer emekçileri sömürmek için politika yapıyor. Bu politikayı uygulamak için devlet, din, aile, eğitim vb. araçları kullanıyorlar. Komünist partisi ise en devrimci sınıf olan işçi sınıfının en ileri örgütü olarak, ezen sınıflara karşı kendi araçlarını yaratarak politikalarını uygulamakta ve ezen sınıfların iktidarını alaşağı ederek işçi sınıfının önderliğinde nihai olarak sınırsız sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesi vermektedir. İşçi sınıfı kendiliğinden bir sınıf olmayı bilimsel sosyalizmle birlikte aşıp kendisi için bir sınıf olma misyonunu kazandıktan bugüne kadar sömürüsüz ve sınıfsız bir dünya yaratmanın en güçlü ve en doğru alternatifi olmuştur. Politikleşme, en başta burjuvazi ve onun müttefiklerine karşı verilen mücadelede en devrimci sınıf olan proletaryanın ve onun müttefiklerinin çıkarları doğrultusunda bilinçli bir mücadele yürütmek demektir. Bu mücadelenin en ileri örgütü olan komünist partisinin politikalarını tavizsiz bir şekilde uygulamak demektir. Bunun için Marksizmin üç temel ayağında: Felsefe (diyalektik materyalizm), ekonomi politik ve bilimsel sosyalizmde kendimizi geliştirmemiz gereklidir. Sınıf mücadelesinin yasalarını ancak bu üç temel alandan edineceğimiz bilgiler ışığında çözümleriz. Böylece hem ortaya konulan politikaları en doğru biçimde uygulayabiliriz hem de yeni yeni politikalar oluşturabiliriz. Tüm bunlar MLM doğrultusunda bilinçlenmekle mümkündür. Mao yoldaştan bir alıntı yaparak bu üç ayakta yöntemin sınıf savaşımında ne kadar önemli olduğunu ortaya koyalım. “Gerçek hayatta ‘daima zafer kazanan generaller’ bekleyemeyiz. Zaten tarihte de bunlara pek ender rastlanır. Bizim istediğimiz generaller, cesur ve akıllı, bir savaş sırasında genel olarak girdiği muharebeleri kazanan, aklı cesaretle birleştirebilen generallerdir. Hem akıllı hem de cesur olabilmek için bir yönteme sahip olmak gerekir. Hem öğrenmek hem de öğrenileni uygulamak için böyle bir yönteme ihtiyaç vardır.”
“Ne gibi bir yöntem? Söz konusu yöntem, hem düşmanın hem de kendi durumumuzun bütün yönlerini iyi tanıyabilmek, her iki tarafın hareketlerine yön veren yasaları keşfetmek ve bu yasalardan kendi harekatımızda yararlanmaktır.” Seçme Eserler-1, s.240)
Bir savaş gerçekliği temelinde ortaya konulan yöntem, diyalektik materyalist yöntemdir. İşte bu yönteme sahip olmadan sınıf mücadelesinin binlerce muharebesinden başarılı ayrılmak mümkün olmaz. İşçi sınıfı açısından ancak MLM ideolojisi doğrultusunda oluşturulan politikalar başarılı olabilir ve bunu da en doğru biçimde MLM ideolojisini içselleştirenler uygulayabilir. Politikleşmek MLM ideolojisini içselleştirmek ve sınıf mücadelesi içinde kullanmaktır. İdeolojik olarak MLM olmayan biri de politik olabilir. Ancak bu politikleşme hiç kuşkusuz ki bizim anladığımız anlamda, işçi sınıfı ve emekçi halkın yararına bir politikleşme değildir. Bizim politikleşmeden anladığımız hiç kuşkusuz ki işçi sınıfı ve emekçi halkın çıkarına olan politikleşmedir. Meseleyi böyle koymak doğru olandır.
Genel olarak anlattığımız politikleşme ülkemiz gerçekliğinde nasıl anlaşılmalıdır? İbrahim Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu Türkiye’nin ekonomik-sosyal ve siyasal gerçekliği temelinde, faşist Kemalist düzene karşı mücadele yürüten Proletarya Partisinin ideolojik formülasyonunu kavramak politikleşmede atılan temel adımlardan biridir. Politikleşmek komünist partisi politikalarını kavramak ve ülke gerçekliğini daha derinden çözümleyerek bu politikaları uygulamak demektir. Ülkemiz sınıf mücadelesinin yasalarını çözümlemek, diğer ülke devrimlerinin deneyiminden yararlanmak ve bunları ülkemiz sınıf mücadelesinde kullanmak, bahsettiğimiz politikleşmedir. Bugün ülkemizde halk savaşı stratejisi ile demokratik halk devrimini gerçekleştirmek politik yönelimimizdir. Bunun için işçi sınıfı önderliğinde, çeşitli sınıfların ittifakı temelinde gelişecek mücadeleyi kavramamız ve devrimden çıkarı olan sınıf ve katmanları bu mücadeleye katmak hedefimiz olmalıdır. Bu hedef temelinde oluşturacak tüm çalışmalarda ilkelerimize uygun davranmak, sürekli araştırma-inceleme yaparak ülke gerçekliğimizi daha derinden kavramamız politikleşmemiz açısından vazgeçilmezdir.
Politikleşmek öne çıkmak, önderleşmektir. Bu iki yönlü olarak böyledir. Birincisi merkezi önderliğin ortaya koyduğu politikaları kavramak ve bulunduğumuz alanda uygulamak; ikincisi çalışma yürüttüğümüz alanlarda kitleyi incelemek, onu kavrayacak biçimde politika geliştirmektir. O halde öncelikle kolektife kulak vermeliyiz, teorimize ve stratejimize başvurup bunların ne demek olduğunu kavramaya çalışmalıyız. Bunları bilince çıkardığımız ölçüde kolektifin politikalarına eleştirel yaklaşıp kavrama çabası içinde oluruz. Kolektifin politikalarını eleştirel bir gözle ve sorgulayarak anlamaz ve kavramazsak uygulamada başarılı olmamız mümkün değildir. Uygulama çabası içinde olmadığımız politikaların ise doğruluğunu ya da yanlışlığını ortaya çıkarmamız mümkün olmaz. Teorimiz ve stratejimiz doğrultusunda ortaya konulan politikalar cesaret ve cüretle uygulamaya konulduğunda işte o zaman gelişmenin, sıçramanın ve kördüğümleri açmanın yolunu buluruz.
Politikleşme düzeyimizi yükseltmek teorimizi ve stratejimizi, sınıf mücadelesinin yasalarını, kitlelerin devrimdeki rolünü kavramamızı; Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal yapısı ile komprador-patron ağaların faşist politikalarını anlamamızı, devrim yapan parti tarihlerinin ve bunların MLM ideolojisiyle sentezlenmesini öğrenmeyi gerektirir. Emperyalizm ve proleter devrimler çağında işçi sınıfının önderliği altında halkı örgütleyip savaştırmaktan başka kurtuluş yolu yoktur. Bunun Türkiye’deki yolu Halk Savaşı stratejisidir. Bütün adımlarımız Halk Savaşını geliştirmeye dönük atılmalıdır. Özgürlüğe giden yol buradan açılacaktır. Politikleşmek ise buna inanmaktan ve buna uygun davranmaktan geçmektedir.
Fakat bu kolayca ulaşılır bir hedef değildir, politikleşme önünde şüphesiz engeller durmaktadır. Bunlara kısaca değinelim: Politikleşmeyi engelleyen etkenleri burjuva zaaflar kategorisinde toplamamız mümkün. Burjuva zaaflar bir süre sonra hastalıklara yol açmaktadır. Kolektifimizde subjektivizm, liberalizm, kendiliğindencilik, sekterizm ve dogmatizm çeşitli dönemlerde, çalışma tarzında, örgütlenme anlayışında, kitle çizgisinde ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıkların yok edilmesi MLM ideolojisini daha derinden kavramak ve donanmakla mümkündür. Bu hastalıkların ortaya çıkma nedenleri çeşitlidir. Her birinin ve her bireyde yansıyış biçimini irdelemek ve bu çerçevede müdahalede bulunmamız ilerlememiz için gereklidir. Bu zaaflarla ilgili daha ayrıntılı bilgilenmek için önceki sayılarda çıkan yazılara bakılabilir. Biz burjuva ideolojisinin etkisi altından kurtulup proleter ideolojiyi içselleştirdikçe, politik seviyemizi artırmış, sınıf mücadelesinde başarılara imza atmış olacağız. Her yoldaş küçük burjuva yaşamın kendini etkileme düzeyini ortaya çıkartarak bunlara müdahale etmeli, misyonuna uygun çaba içinde olmalıdır.
Politikleşme sorununu çözmek için teorimize, stratejimize cevap verecek, sınıf mücadelesinin yasalarını öğrenecek, halk gençliğinin sorunlarına çözüm üretecek ve kendi çalışmalarımızdan dersler çıkaracak tarzda eğitim çalışmaları yapmalıyız. Bunu hem gruplar halinde hem de bireysel yapabiliriz. Eğitim çalışmalarında dogmatizme düşmeden gelişmemizin ve çalışmalarımızın önünü açacak konular seçilmelidir. Eğitim çalışmaları pratikten uzak kalarak değil, bizzat pratikle iç içe alınmalıdır. Eğitim çalışmalarında seçilen konular sadece teorik konular olmamalı, yaptığımız bir eylem, örgütlenme çalışması veya buna benzer pratikler de eğitim konusu olarak ele alınarak dersler çıkarılabilir. Eğitim çalışmaları dışında yüzümüzü sınıf mücadelesi gerçekliğine daha fazla dönmemiz de politikleşmemizi sağlayacak bir yönelim olacaktır. Özellikle kitlelerden öğrenme anlayışını içselleştirmeliyiz.