İSTANBUL- Cumartesi Anneleri 675. haftaya giren oturma eyleminde Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu. Her Cumartesi Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen oturma eyleminde bu hafta Avukat Eren Keskin ve Aydınlar ailesi adına konuşmalar gerçekleştirildi.
“Gözaltında kaybetme bir devlet politikası”
Eylemde ilk olarak Cüneyt Aydınlar’ın gözaltında kaybedilmesi sürecini takip eden Avukat Eren Keskin konuştu. “Firar etti” iddialarına karşın Aydınlar’ın beraber gözaltında kaldığı arkadaşlarıyla hapishanede yaptığı görüşmeyi aktaran Av. Keskin, Aydınlar’ın gördüğü işkence sonucu su bile içemez duruma geldiğini söyledi. Aydınlar’ın “yer gösterme” iddiasıyla götürüldüğü Cihangir’e de giderek tanıklarla görüştüğünü söyleyen Av. Keskin, orada yaşayan bir kadının evine götürülen Aydınlar’ın “Teyze bu beni getirdikleri 25. ev. Neden buraya getirildiğimi bile bilmiyorum” dediğini aktardı. Av. Keskin, görüştüğü diğer tanıklara göre, polislerin ayakta duramayan Aydınlar’ı yakındaki bir inşaata götürdüğünü, sonrasında da silah sesleri duyulduğunu belirtti.
Devlette sürekliliğin esas olduğuna değinen Av. Keskin, gözaltında kaybetme suçlarını araştırmayan AKP’nin de sorumlu olduğunu ifade etti ve gözaltında kaybetmenin bir devlet politikası olduğuna dikkat çekti.
Aydınlar ailesi adına konuşan Recep Aydınlar, gözaltında kayıpların davalarında hukukun işletilmediğine dikkat çekti ve “Devletin fıtratında yaşatmak yok” dedi. Konuşmaların ardından Hatice Onaran tarafından basın açıklaması okundu.
“İstanbul Emniyet’i Cüneyt Aydınlar’ı kaybetti”
AKP’nin gözaltında kayıplar konusundaki vaatlerine değinilerek başlayan açıklamada, buna karşın hiçbir adım atmadığına şöyle dikkat çekildi: “AKP’nin iktidarında gözaltında kayıplarla ilgili hiçbir gelişme yaşanmadı. Şikayetlerimiz ve taleplerimiz dikkate alınmadı. AKP’nin topluma vaadinin aksine, demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemez uygulamaların en ağırları ile karşı karşıya kaldık.” Açıklamanın devamında 1994 yılında gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar anlatıldı.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Aydınlar’ın 20 Şubat 1994’de, İncirli’deki Ömür durağından Terörle Mücadele Şubesi polisleri tarafından gözaltına alındığı aktarılan açıklamada, aynı operasyonda gözaltına alınan 14 kişiyle birlikte Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü belirtildi. 7 gün kayıt dışı tutulduktan sonra 27 Şubat’ta gözaltı kaydının yapıldığı belirtilen açıklamada, 14 kişinin mahkemeye çıkarılmasına karşın Aydınlar’ın çıkarılmadığı söylendi. Bu kişilerin 17 Mart tarihinde avukatları aracılığıyla yaptıkları açıklamada, Aydınlar’la 2 Mart’a kadar birlikte gözaltında kaldıklarını ve başına gelebileceklerden Terörle Mücadele Şubesi’nin sorumlu olduğunu belirttikleri aktarıldı.
Açıklamanın devamında Aydınlar’ın gözaltında kaybedilmesi şöyle anlatıldı: “İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise Cüneyt Aydınlar’ı soran ailesine oğullarının yer gösterme esnasında ellerinden kaçtığını söyledi. Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli polisler, 28 Şubat 1994 tarihinde Cüneyt Aydınlar’ın yer göstermek için götürdükleri Beyoğlu Çukurcuma’da ‘Dur’ ihtarına uymayarak kaçtığına ve arkasından koşmalarına rağmen onun firar ettiğine dair bir tutanak düzenlediler.
“Ailenin başvurusu üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) avukatları olayı araştırdı ve yapılan araştırma sonrasında, İHD İstanbul Şubesi, 25 Mart 1994 tarihli basın açıklaması ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini duyurdu.”
“Polisi esas alan yargı Aydınlar’ın kaçtığına hükmetti”
Bugüne kadar Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini açığa çıkartacak, onu kaybedenleri yargılayarak ceza adaletini sağlayacak idari ve adli bir süreç işletilmediğine dikkat çekilen açıklamada “Ailenin başvurduğu tüm yetkili merciler, elleri kelepçeli, ayakkabıları bağcıksız, görgü tanıklarının beyanına göre desteksiz ayakta duramayan birinin 30 kadar polisin elinden nasıl kaçabileceğini sorgulamadan polisin firar senaryosunu esas aldı” denildi. Savcıların olayı soruşturmak yerine, Aydınlar hakkında firar ettiği iddiasıyla yakalama kararı çıkardığı ve hakimlerin Aydınlar’ı kaybeden polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdiği belirtildi. Aydınlar’ın gözaltında kaybedilişinin 24.yılında akıbetini sormaya ve failler yargılanana kadar bu dosyanın kapanmayacağını ve adalet talebinin sürdürüleceği vurgulanarak açıklama sona erdi.